İsmini vermeyeceğim... “Delidolu” bir dostum…

Der ki; "Biz kadınlar pantolonu sadece bacaklarımıza değil, beynimize de giydik…"
Demek ister ki; Kendimizi, aslımızı ve belki “kadınlığımızı” yada “dişiliğimizi” kaybettik “EŞİTLİK” uğrunda…
Ne yaşadığımız ilişkinin keyfine varabilir olduk, ne ilişkiyi yaşadığımız adamın keyfine varabilir olduk, ondan üstün yada en kötü ihtimalle “eşit” olabilme uğrunda…
Kadın dediğin…
Erkek dediğin…
Aradaki fark?
Uçtu ve gitti mi bu durumda?
Durum tam tersi olsa; erkekler kadınlardan üstün ya da en kötü ihtimalle “eşit“
Kadın kadar becerikli,
Kadın kadar narin,
kadın kadar alıngan,
Kadın kadar hissiyatlı,
Kadın kadar anaç,
Kadın kadar süslü,
Kadın kadar kırıtık,
Kadın kadar………
Kadın kadar KADIN…
En istenmeyen ERKEK…
Peki ya en istenmeyen KADIN?
Erkek kadar ERKEK olan KADIN mı..???
Yaşasın ki; “EŞİT” olmamanın keyfine varabilen;
KADIN kadar KADIN‘lara…
“tırnağım kırıldı”, “çorabım kaçtı”, “324 gr. almışım”, “beğendiğim ayakkabının 37 numarası kalmamış”… dertlerine…
ERKEK kadar ERKEK‘lere...
“Birşey olmaaaazz…”
çözümlerine…
Şerefe…

Papatya Terzi
www.kirmizikalp.com


Papatya Terzi kimdir?
"Ben...
Kısa-ca keyifliyim.. çok..
Uzun-ca bir anneyim galiba en önemli olarak..
Bulut ve Peri'nin...
Oradan oraya koşturup, yeni bişeyler yapmak, mutlaka aynı anda yapmak bir sürü şeyi.. En büyük keyfim olabilir..
Bunun dışında kalan zamanlarda, "yeni neler yapabilirim acaba?" diye değerlendirmeyi mantıklı buluyorum zamanı...
Ha bir de, kendimi seviyorum biraz sanki...
Etrafımdaki herşeyi daha çok, daha çok, daha çok sevebilmek için..."