Neden uyku apnesi olanlarda cinsel işlev bozukluğu daha fazla görülüyor?
Uyku apnesi olanlarda genel olarak kandaki oksijen seviyesi düşer ve bu durum kişilerde yağ oranının artmasına neden olur. Kandaki oksijen seviyesinin düşmesi cinsel fonksiyonun yeterince yerine getirilememesine neden olur. Bir de yine aynı şekilde uyku bozuklukları, gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve yorgunluk yaptığı için kişi akşam eve geldiğinde zaten halsiz ve uykulu oluyor. Onun için doğrudan uyumak istiyor, bu da cinsel isteksizliğe neden oluyor. Ayrıca o uykusu da sağlıklı olmadığı için bir işe yaramıyor bu uyku. Yapılan araştırmalar uyku apne sendromu olan bireylerdeki cinsel sorunların dolaşımdaki testosteron miktarının azalmasıyla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Uyku apne bozukluğuna bağlı sertleşme bozukluğu olan hastalarda apnenin cerrahi veya CPAP ile tedavisinden sonra büyük olasılıkla testesteron düzeylerinin de normale gelmesine bağlı olarak sertleşme bozukluğunda düzelme saptanmıştır. Bilindiği gibi testosteron erkek ve kadında cinsel dürtü ile ilişkili bir hormondur ve kandaki düzeyi stresten, uyku ve duygudurumdaki değişikliklerden etkilenir. Cinsel sorunlara neden olan tıbbi bir neden saptandığında, psikolojik nedenler varolan cinsel sorunu olumsuz etkileyeceği için bu hastaların psikiyatrik açıdan da desteklenmesi tedaviyi olumlu etkiler.
Uyku sırasında vücudun salgıladığı hormonların uykusuzluk sırasında salgılanamamasının bir etkisi oluyor mu cinsel fonksiyonlarda?
Aslında bu konuda net bir şey yok.Ancak uykusuzluk halinde stres hormonlarından kortizol salınımının arttığını ve testesteron salınımının azaldığı, bu hormonların düzeylerindeki değişikliklerin cinsel istekte azalmaya neden olduğunu gösteren araştırmalar var.
Erkekler kadınlara göre daha mı fazla mı etkileniyorlar bu durumdan?
Uykusuzluk, hem kadını hem de erkeği cinsel yönden etkiliyor. Ancak, erkekler muayene sırasında cinsel isteksizliklerini kadınlara göre daha çok dile getiriyorlar ve yardım arayışına giriyorlar. Cinsel isteksizlik ve uyarılma sorunları olan kadınlar cinsel ilişkiye aktif olarak katılabilir, ancak erkekte sertleşme problemi cinsel ilişkiyi imkansız ve doyumsuz kılar. Bu nedenle, kadınlar genellikle bunu bir sorun olarak dile getirmezler.
Vardiya sistemiyle ya da gece çalışmak zorunda olanlar nasıl etkileniyor bu durumdan?
Vardiyalı çalışanların, çalışma saatleri dolayısıyla uyku saatlerinin sürekli değişmesi nedeniyle uyku düzenlerinde sürekli kayma oluyor. Teorik olarak bir vardiya saatinin en geç bir hafta içinde değiştirilmesi gerekiyor. Eğer bir haftayı geçerse kişinin biyolojik ritmi etkileniyor. Yani aslında çalışanın o vardiya saatlerine uyum sağlamaması gerekiyor. Böyle çalışan insanlar, bazen gündüz uyudukları için cinsel fonksiyon bozuklukları da ortaya çıkabiliyor. Çünkü gündüz uykusunun kalitesi gece uykusuyla bir olmuyor. Ne kadar perdeler kapatılsa, güneş ışığı engellense de gece karanlığındaki ve sessizliğindeki gibi kaliteli bir uyku ortamı olmuyor. Vardiya sisteminde çalışanlarda genel olarak yaşam kalitesinde düşme olduğundan bu hem uykuyu hem de cinsel yaşamı olumsuz etkileyebilir.
Yaş ile uykusuzluk birleştiğinde cinsel fonksiyonlardaki etkisi artıyor mu?
Yaş ilerledikçe zaten uyku bozuklukları, özellikle uyku-apne sendromu, daha fazla ortaya çıkıyor. Çünkü bu dönemde hayat biraz daha hareketsizleşiyor, insan daha az yoruluyor, buna paralel olarak da uyku saatleri kaymaya başlıyor.Yaşla birlikte, şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve kullanılan ilaçlar gibi diğer tibbi nedenlerle cinsel fonksiyonlarda ister istemez azalma oluyor. Bu ikisi birleştiğinde cinsel performansı tabii ki olumsuz etkiliyor.
Fazla uyumanın cinsel fonksiyonlara bir etkisi olabilir mi?
Fazla uyumanın cinsel fonksiyona direkt bir etkisi olmaz. Ama fazla uyuma şöyle bir sorun yaratabilir. Fazla uyuyunca vücut kortizolu çok fazla salgılıyor, kortizol salgısı artınca da kilo artışı oluyor. Bu nedenle vücut hantallaşıyor ve hareketler zorlaşıyor. Bu da her türlü fiziksel ve zihinsel fonksiyon gibi cinsel fonksiyonları da olumsuz yönde etkiliyor.
Uyku ve cinsellik arasında bir de şöyle bir ilişki var. Cinsel işlev bozukluklarını belirlemek için kişiye uyku testi yapılıyor.
Uykunun nasıl bir belirleyiciliği var bu testte?
Uyku testi sayesinde hastanın cinsel probleminin psikolojik mi yoksa organik mi olduğunu kesin olarak anlayabiliyoruz. Psikiyatrist ve ürologlar bazen bunu ayırt edemediklerinde nokturnal penil tümesans testi yapmamız için bizden yardım isterler.
Nasıl gerçekleştiriliyor bu test?
Bu testte, uyku testinde kullandığımız bütün EEG ve kalp elektrotlarının yanı sıra hastanın cinsel organının üstüne de halka şeklinde bir elektrot takarız. Cinsel fonksiyonu normal olan her erkek normalde, uykunun, REM dönemi dediğimiz, rüyaların ancak psikolojik nedenlerle iktidarsızlık yaşayan kişilerde genellikle sabaha karşı, uykunun REM dönemi dediğimiz rüyaların en çok görüldüğü periyodunda ereksiyon haline geçer. Bu testi uyguladığımızda, eğer uykuda ereksiyon oluyorsa kişide organik bir sorun olmadığını, sorunun psikolojik olduğunu anlıyoruz. Ancak erkek o sırada ereksiyon olamıyorsa sorunun organik olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Bu test yüzde 100’e yakın bir sonuç veriyor.
Uygulaması kolay mı bu testi?
Çok zor da bir test değil ama hastalara söylediğimizde bu pek hoşlarına gitmiyor genellikle. Çünkü erkekler cinsel organlarına bir elektrot takılmasından hoşlanmıyorlar. Ama aslında uyku testi cinsel işlev bozukluklarının tespit edilmesinde önemli bir rol oynuyor.
Erkekler bu testi yaptırsa hayatında neler kolaylaşır?
Öncelikle tanı konur. Sertleşme sorunun temelinde psikolojik nedenler yatıyorsa bu ortaya çıkar ve bu tanıya yönelik tedavi uygulanır. Eğer sorun psikolojikse mutluluk çubuğu, ilaç gibi tedavi yöntemleri yerine terapiye yönelinir. Ama tabii bu da tedavinin kolaylaşacağı anlamına gelmiyor.
Son olarak bu konuda erkeklere ne önerirsiniz?
Uykularını düzenli bir şekilde alsınlar. Ellerinden geldiğince aynı saatte uyuyup aynı saatte kalksınlar, uyku süresine olduğu kadar uyudukları saatlere de dikkat etsinler, yatak odasını kitap okumak, TV seyretmek, yemek yemek gibi başka amaçlar için kullanmasınlar. Kısacası uyku hijyenine dikkat etsinler. Çünkü uyku hijyeni ne kadar iyi olursa cinsel fonksiyonlar da o kadar iyi olur.