Tara Kitap’tan çıkan Pin Kodu kitabı ile kadınlara bir ilişkiyi zekice ‘yönetmeleri’ için rehberlik eden Özden, “Evet, ruh eşini bulmak diye bir şey var, bu bir efsane değil; size onu tanımanız için tüm tüyoları vereceğim” diyor ve kadınların merak ettiği tüm soruları erkek gözünden filtresiz bir şekilde cevaplıyor.
Kaçan gerçekten kovalanıyor mu?
Kitapta dikkat çeken başlıklardan biri ‘Kaçan Kovalanır mı?’ sorusu. İlişkilerde taktik uygulamak belki insanlık tarihi kadar eski ama Özden, soruyu erkek gözünden bakarak yanıtlıyor ve şunları söylüyor: “İnsanların kişisel farkındalıkları arttıkça bu tarz oyunlar ters teper. Kendinizi ancak aptal bir adama kaçarak kovalatabilirsiniz. Zeki bir erkek daha ilk günden ne yapmaya çalıştığınızı anlayacak; ya bu oyunun bir parçası olmayacak ya da o sizinle oynayacaktır. Bu durumda da çiftler mutlu olmaya mı, satranç tahtasında diğerini mağlup etmeye mi çalışıyor belli olmuyor. Bu, kazananı olmayan bir oyun, çünkü sonuçta iki tarafı da mutsuz ediyor.”“Biraz kaçayım da beni kovalasın”, “Kolay kadın olmadığımı görsün ki kıymetimi bilsin” tarzı cümlelerin de zeki bir erkeğin gözünde değerinin olmadığını söyleyen Özden, sözlerine şunları ekliyor: “Bunlar ancak egosunu tatmin etme peşinde koşan kadınların cümleleri. Zeki bir kadın, ilişkisinin ego tatmin aracı olmadığını bilir. Çok istiyorsa egosunu iş yerinde ya da arkadaş çevresinde tatmin eder ama ilişkisinde asla.”
Gerçek olun
İlişkilerinden mutlu olmak isteyenlere gerçek olmalarını tavsiye eden Özden, kadınlar meclisinde arkadaşların tavsiyelerine de çok kulak asmamak gerektiğini söylüyor. İçinden “Taktik uyguluyorum ve çatır çatır işe yarıyor” diyenlere ise Özden’in kötü bir haberi var: “Eğer öyle ise ne yazık ki, aptal bir erkekle birliktesiniz. Bu durumda da iki alternatifiniz var; ya kendi çöplüğünüzde kraliçe olduğunuzu düşünerek kendinizi kandırmaya devam edersiniz ya da zeki bir adamla gerçek bir ilişki yaşamak için kafanızı kaldırırsınız."Hangi kadın tipi vazgeçilmez?
Baturay Özden kitabın da bu soruya da samimiyetle yanıt veriyor: “Her erkek için vazgeçilmez olmanın kriterleri farklılık gösterebilir, ancak size her insanda işe yarayacak harika bir formül verebilirim. Her şeyden önce bir erkek için ‘onun olan’ vazgeçilmezdir. Tüm ruhunuz ve bedeninizle sevdiğiniz erkeğe ait olduğunuzu hissettirmeniz gerek. Karşınızdaki erkeğin ne olursa olsun onun yanında olduğunuzu iliklerine kadar hissetmesi gerekiyor. Eğer bir erkeğin; ‘Acaba hasta olsam bana bakar mı?’, ‘İşlerim kötü gitse benimle birlikte olmaya devam eder mi?’, ‘Zor anlarımda yanımda olup beni destekler mi?’ gibi çok temel sorularına ‘Evet’ cevabını vermesini sağlayamıyorsanız vazgeçilmez olmayı da beklemeyin.”
Baturay Özden, vazgeçilmez olmanın her insan için önemli olduğunu, çünkü bu duygunun insanın özel hissetme ihtiyacını tatmin ettiğine değiniyor kitabında. “Bir kişinin vazgeçilmez olması, o kişinin sizin hangi ihtiyaçlarınızı karşıladığı ile ilgilidir” diyor ve her ilişkinin ‘temel ihtiyaçlar’ının karşılanması gerektiğini anlatıyor. Amerikalı ünlü kişisel gelişim uzmanı Anthony Robbins’in belirlediği altı temel insan ihtiyacının ilişkilere de uyarlanması gerektiğini söyleyen Özden, bu ihtiyaçları şöyle sıralıyor:
Kesinlik ihtiyacı: Her ayın sonunda ne kadar maaş alacağınızı bilmeden çalışamazsınız, akşam nerede uyuyacağınız belli değilse bu sizi strese sokar. Hayatınızdaki kişinin yarın sabah uyandığınızda da sizinle birlikte olmaya devam edeceğini bilmek istersiniz. Örnekleri çoğaltmak mümkün ancak ‘kesinlik’ en temel ihtiyaçlarımızdan. Bazı şeyleri bilmeye ve emin olmaya ihtiyacımız var.
Değişiklik ihtiyacı: Kesinlik ihtiyacının tam tersi aslında. Her akşam aynı yemeği yiyemezsiniz. Bilinmezlik korkutucu olabildiği kadar heyecan verici de. Sihirli lambadan bir cin çıksa ve önümüzdeki 10 yıl boyunca yaşayacaklarımızı harfi harfine bize gösterse yaşamanın bir heyecanı kalır mıydı? Hayatın olduğu gibi ilişkilerin de sürprizlere ihtiyacı var.
Sevgi ve bağlılık ihtiyacı: İstisnasız her insanın sevgi ve bağlılık ihtiyacı var. Bizler duygusal varlıklarız. Yeni doğan bir bebeğe 30 gün boyunca hiç dokunulmazsa ölüyor. İşte dokunmak bu kadar hayati öneme sahip. Mevlana der ki, “Sevgi sadece verildiğinde hissedilir.” Hepimizin sevmeye ihtiyacı var; bağlılık hissine, aidiyet duygusuna...
Özel hissetme ihtiyacı: Herkesin kendini özel hissetme ihtiyacı var. Hayatta birileri için önemli olmak isteriz. Bu, tüm dünya ordularının temel motivasyonu. “Sen benim için çok önemlisin” duygusunu vermek önemli, çünkü eşlerin birbirleri için özel olduğunu hissetmeye ihtiyacı var.
Gelişim ihtiyacı: İnsanoğlunun bitmek bilmeyen bir gelişim ihtiyacı var. O yüzden Ay’a gideriz, yetmez Mars’a gitmeye çalışırız. İlişkilerin de gelişme ihtiyacı var. Üzerine hiçbir şey katılmayan ilişkiler bitmeye ya da monotonlaşmaya mahkum.