Nezaket kurallarını canlandırın
“Lütfen”, “Çok teşekkür ederim”, “Pardon” gibi ifadeler maalesef günlük hayatımızdan gitgide silinmeye başladı. Kadın oturacağı zaman sandalye çekmek, bir mekana girerken kapıyı açıp ona öncelik vermek, üşüdüğünde ceketini çıkarıp kadına vermek gibi nezaket adetleri de artık pek rastlanır şeyler değil. Moderne inat, siz bu nezaket kurallarını günümüze azıcık uyarlayarak hayatınızda kullanmayı bir deneyin. Çok da abartmadan bunu uyguladığınızda, birbirinize olan saygınızın nasıl arttığını fark edeceksiniz.
Kalem, kağıt geri gelsin
Modern çağın büyük gelişimi teknoloji hayatımızı kurtardığı gibi, birebir ilişkiyi yok etmeye de etkili oluyor. Eskiden onu ne kadar çok sevdiğimizi yazmak istediğimizde bir kalem alıp kağıda yazardık. Uzaktaki sevgilimize mektup gönderirdik ve yazdığımız o yazının ona ulaşmasını beklemek heyecan verici olur, mektubun değeri daha da artardı. Şimdilerde ise ona olan sevgimizi cep telefonundan sms atarak veya anında iletilen e-mail’ler ile ‘sıklıkla’ dile getirebiliyoruz. Ama siz bu anlamda teknolojinin kurbanı olmayın ve alın kağıdı, kalemi elinize! Kendi el yazınıza sahip mektubu posta yoluyla gönderin ona. Ne kadar keyifli olduğunu göreceksiniz…
Beraber dansa gidin
Eski aşk filmlerinde sık sık rastladığımız ve dönemine göre çok da güldürebilecek etkiye sahip çiftlerin dansını siz de deneyin. İsterseniz Babylon klasiği haline gelmiş ‘Oldies But Goldies’ gecelerine katılıp 70’lerin, 80’lerin çılgın danslarını taklit edip gülün eğlenin, isterseniz de bir tango kursuna yazılıp bu şehvetli dansı öğrenmeye birlikte başlayın. Dans etmenin mutluluk hormonlarını harekete geçirmesi ve bu hormon hareketini bir de sevdiğiniz kişiyle yaşamanız, ikinize de keyifli dakikalar yaşatacaktır.
Herşeyinizi bir anda anlatmayın
“Eskiden eşler öyle her şeylerini birbiriyle paylaşmazdı” der annelerimiz. Şimdiki ilişki anlayışında ise tamamen şeffaf olmak, her şeyini ona anlatmak söz konusu. Elbette güven açısından paylaşmak, şeffaf olmak önemli. Ama bir yandan da unutmamak gerekir ki mahremiyet ve merak ilişkinin heyecanını ayakta tutan en önemli hissiyatlardır. Dolayısıyla bu konuda da annelerimiz haklı. Dozunda olan ise bir anda tamamen partnerinize açılmak yerine bunu zamana yaymak, her detay anlatmadan arada ufak gizemler yaratmak.
Yatağa kavgalı girmeyin
Bu klasikleşmiş öğüdü çoğumuz duymuşuzdur büyüklerimizden; aslında ne kadar doğru bir tavsiye… Eşinizle bir tartışma yaşamış olabilirsiniz ve sonucunda uzlaşma sağlanamamış da olabilir. Tartıştığınız konu her ne olursa olsun, ya bu konuyu konuşarak birlikte çözümleyin, ya da tartışmanızın sinirini, üzüntüsünü üzerinizden atın; ve yatağa aranız düzelmiş vaziyette girin, birbirinizi öpün ve “iyi geceler” dileyin. Bu kararı her zaman uygulamaya çalışın.