Evlilik konusunda araştırma yapan uzmanlar, problemlerin değil, davranış şeklinin evliliği bitirdiğini ifade ediyorlar. Bütün aşkların tatlı başladığı gibi bütün evlilikler de ‘bir yastıkta kocamak’ için yapılır. Ancak büyük heyecanlarla yaşanan ilk beraberlikler ve o ilklerin dayanılmaz cazibesi zamanla yerini kavgalara, ayrılıklara bırakır. Nikah masasında söylenen ‘evet’ler hayatınızda yeni açılan sayfanın da ilk sözcükleri olur.
Sonra gelenekler, birbirine aşık insanların duygu yoğunluğunda karmaşa başlar. Zorunluluklar, sorumluluklar birbiri ardına dizilir. Hayatın akıp giden çarkına çelme takmaya uğraşırken, taraflar birbirlerini kimi zaman anlayamaz olur. Kısacası zaman içinde yaşınız, çevreniz ve deneyimlerinizle değişirsiniz. Bu değişimleri yumuşak geçişlerle evliliğinize taşımayı beceremezsiniz. İşte bu noktada duygusal zeka denilen sihirli değnek devreye girip, görevini üstlenir. Duygusal zeka konusunda araştırmalar yapan psikologlar bu sihirli formülü bakın nasıl anlatıyor:
Evlilikte duygusal zekanın her zaman devrede olması gerekir. Eşler arasında evlilik içi sorunlar yaşanıyorsa, önce kendi analizlerini yapmaları şarttır. Duygusal zeka uyuduğu zaman, sorunlar bir çığ gibi büyümeye başlar.
Evlilik sonrası
Evlilik kanunlar önünde pekiştirildikten sonra, evlilik sürecinde birden fazla boyut başlar. Evliliğin sosyal boyutu, evliliğin kuralları, evlilikteki roller ve evliliğin duygusal boyutu. Evlilik terapilerine başvuran çiftlerde, en çok rastlanan sorunların başında, eşler arasındaki iletişim sorunu ve bu iletişimsizlikten doğan problemler geliyor. İşte bu noktada duygusal zeka önem taşıyor.
Duygusal zeka olarak adlandırdığımız, karşı tarafı anlayabilme, algılayabilme ve aynı zamanda da kişinin kendi duygularını ifade edebilme becerisidir. Toplumumuzda kişileri duygusal ve mantıklı olarak iki gruba ayırıyoruz. Üstelik mantıklı olarak nitelendirilen kişilerden övgüyle, diğerlerinden de eleştiri ile söz ediyoruz. Oysaki, her alınan kararın altında duygular yatıyor. İnsan kendisine yapılan bir harekete cevap vermeden önce duygularına başvurur. Duygusundan aldığı mesajla düşüncesini geliştirir, sonunda da bu düşüncesini eyleme döker. Bu gerçeği göz önüne alırsak duygusal insan, mantıklı insan ayrımına gitmemek gerektiğini görürüz.
Öncelikle zeka bir bütün olarak ele alınırdı. Son yıllarda zekanın birden fazla alanda işlevsel olduğu ortaya çıktı. Bu açıdan baktığımızda evliliklerde duygusal zekanın ne kadar gerekli olduğunu görüyoruz. Duygusal zekanın varlığı, uyumu evliliği son derece olumlu etkiler.
Evlilik terapilerinde çiftler terapi süresince bu alandaki boşlukları çok iyi fark edebilirler. Bir anlamda empati kurmayı da denemiş olurlar. Empati; bir kişinin diğer kişinin yerine bir an için geçerek, onun gibi hissetme ve onun gibi algılama becerisidir. Yani, bir başkasının gözleriyle dünyaya bakmak ve bir başkasının duyguları ile bir an için yaşamaktır. Eşinin üzüldüğü herhangi bir olayı saçma bulan eş, eğer duygusal zekasını işin içine sokarsa, söz konusu olan üzüntünün hiç de saçma olmadığını fark eder. Kırıcı, yıpratıcı bir çok konuşmanın ve davranışın da bu şekilde önüne geçilmesi mümkün olacaktır.
Şikayet nedenleri:
- Eşim beni anlamıyor.
- Eşim bana sevgi sözcükleri söylemiyor.
- Eşimle duygularımı paylaşamıyorum.
- Eşim benimle sohbet etmiyor.
- Eşim bana zaman ayırmıyor, başbaşa kalmıyoruz.
- Eşim benim ilgilerime karşı ilgisiz.
- Eşim çok duyarsız biri.
Anlaşılmak için:
- Acımasız eleştirilerden kaçınmak, duygusal zekayı öne çıkarmak.
- Birbirlerinin duygularına karşı açık ve duyarlı olmak.
- Hayatın koşturmacası yanında birbirine zaman ayırmayı başarmak.
- Aynı evde yaşayan iki yabancı konumuna düşmemek.
- Her zaman ve her koşulda duyguları uzakta tutmadan gözlem yapmak.
Boşanma riski artıyor
Uzmanlara göre, boşanma oranlarında yükseliş durmasına karşın, yeni evli çiftlerin boşanma riski artıyor. Evliliği kurtaran veya yıkan etkenler çiftler arasındaki sorunlardan değil, bu sorunların tartışılmasından kaynaklanıyor. Evliliğin tehlikede olduğunu haber veren erken uyarı işareti, insafsız eleştirilerle göz ardı ediliyor. Mutsuz çiftleri bile, bir arada tutan sosyal baskılar giderek azalıyor. Evlilikler eşler arasındaki duygusal güçlerle kurtulacaktır. Duygusal zeka (EQ) bu dönemde kurtarıcı bir rol üstleniyor.