Gökyüzündeki gezegenlerin kavuşumu bizi nasıl etkileyecek?
Çok sefalı zamanlardan geçmiyor dünyamız. Hatta insanlık gelişiyor derken, sert bir U-dönüş ile ne olduğumuzu şaşırdığımız ve olan bitenin etkisiyle dünyanın geleceği hakkında umudumuzu yitirir gibi olduğumuz bir döneme şahit oluyoruz.
Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değil!
İnsanlığın her şey iyi gidiyor gibi görünürken "Adaaam Sen de!" diye rahatına geldiği gibi davrandığı süreçler vardır. Biz bu süreçleri mutlu olduğumuz zamanlar diye hatırlarız. Zira insan nefsine kolay gelene iyi, gelmeyene kötü der!Böyle "elverişli" zamanlarda ekilen temiz tohumlar, zor zamanlarda gölge veren ağaçlara dönüşürler. "Şimdi kim uğraşacak!" ya da "Bundan da bir çıkarımız var!" diye diye ekilen kötü tohumlar ise biz farkına bile varmadan köklerini derine salar, bahçeyi sarar ve çiçeğe çimene nefes alacak yer bırakmazsızın hakimiyetlerini ilan ederler.
Şimdi o elverişli zamanlar geçti ve bahçe istila altında… İnsanlık güzel ve iyi diye tabir edilen şeylerin yok olması tehlikesini hissediyor ve her gün bir yerlerden patlak veren acı haberler, tam kafamızı kaldıracakken bizi tekrar endişe ve yasa sürüklüyor.
İnsan ne olduğuna bakar… Gökler ise ne öğrenildiğine!
Ve öğrenemediğimiz her ders, bizim zor dediğimiz zamanlarda önümüze çıkar.Dünya için zor olan dönemlerden, her insan kendine düşen payı alır. Hatta kimi insanlar böyle zamanlarda yıkılmakta olan bazı değerleri, duygu, dua ve davranışları ile ayakta tutarlar. Bazı dualar ve her şeye rağmen yapılan bazı insanca tercihler, görünmez sütunlara dönüşüp dünyayı korurlar.
İnsan dünyayı ayakta tutanın, kuleler, köprüler, silahlar, güç ve para olduğunu zanneder.
Oysa dünyayı ayakta tutan tek güç sevgidir! Diğerleri bir taraftan yaparken diğer taraftan yıkar.
Sevgi ise sadece yapar. Zira sevgi Yaratıcı’nın en yüce yansımasıdır. Bu nedenle sevgiyle yapılmış şeyler karşısında en katı kalpli insanın dahi gözlerine bir iki damla ferahlık veren yaş dolar. Zira Yaratıcı’nın ihtişamı en çok sevgi dolu ve naif şeylerde kendini gösterir.
Çocuklar, doğa, sanat, özellikle müzik, sözcüklerin dahi dile dökemediği incecik bir yerden kalplerimize dokunur ve bize özümüzdeki ihtişamı hatırlatırlar. İşte Neptün Stelyumu bu ihtişamı en iyi dile getiren oluşumlardan biridir! Şimdi kalbimizi karartmanın değil, umut, şefkat, sevecenlik, kardeşlik duyguları, BİR’den gelme bilinci, merhamet, sanatsal yaratıcılık, özveri ile başlatılan insani girişimler gibi tohumlar ekmenin, en iyi zamanıdır. Ama etraf karanlık demeyin! Işık karanlıkta parlar!
İyi niyet ve dualar ya da küçücük iyicil çabalar, karanlığın yüksek, umudun düşük olduğu zamanlarda, daha büyük değer kazanır! Kalbimizi açalım ve küçücük bir ışığı dahi içimizde büyütüp etrafa yayalım. Küçücük iyiliklerin büyük etkisini, sonradan getireceği beklenmedik korunmaları, ayağımızın altından çekeceği taşları küçümsemeyelim.
Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyi kimseye yapmayalım ve kimse için dilemeyelim. Gökleri yarıp, ışığı geri getirecek kadar çok dua edelim. Evrende cevaplar beklemediğimiz yerden ve beklemediğimiz zamanda gelir! O yüzden ertesi sabah kalkıp her şeyin istediğimiz gibi olmasını da beklemeyelim.
Öğretiler, sabır ve sevgiyi sürdürenlerin kalbine yerleşir ve orada kök salarlar. Öğretiyi alanlar için zor zamanlar da daha kolay geçer. Ve mucize –beklentilerimizin karşılığı değil, bizim için planlanan özel hediye paketleri– ummadığımız zamanda önümüze serilir.
Şimdi şefkat, iyi niyet, yardım, naif ve sevgi dolu bir üretkenlik zamanı… DUA zamanı… Kalbe tohum ekme zamanı! Şimdi ekeceğimiz tohumlardan büyüyecek ağaçların gölgesi, zamanda bizi ve etrafımızdakileri koruyacak.
Junoastrology.com