Bu Yeniay haritasını değerlendirirken aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;
- Güneş ve Ay, Akrep burcunun 7 derecesinde, ve haritanın 5’inci evinde kavuşumda.
- Akrepin klasik yöneticisi Mars, 8’inci evden 11’inci evdeki Uranüs’e kare açı alıyor. Pluto da, 7’inci ve 8’inci evlerin sınırında.
- Haritanın yükseleni İkizler Burcu’nun 25 derecesi ve yöneticisi Merkür de YENİAY oluşumuna kavuşum yapıyor.
- Yeniay ve Merkür kavuşumu, Güney ve Kuzey AY Düğümleri ile ılımlı açılar yapıyor.
Meali;
Şaşırtıcı gelişmelere, karşı konulamayan değişimlere ve bunların tetiklemesiyle başlayacak yepyeni bir döneme hazır olmamız gereken bir Yeniay bizi bekliyor. Kararlı, girişimci, ve kesinlikle dönüştürücü bir süreci hep birlikte yaşayacağız.Türkiye için önemli bir süreç. Zira Yeniay, Türkiye’nin Güneşi ile 2 derece açıyla kavuşumda. Ülkede, askeri bir hareketliliğin olması mümkün. İçten ya da dışarıdan gelen bir tehdite karşı tavır alabilir ya da doğrudan müdahale eden duruma geçebiliriz. Ancak savaş ya da çatışma halinin çok uzun süreceğini gösteren bir tablo yok! Herhangi bir gerilimin 1-1.5 ay’dan uzun sürme ihtimali görünmüyor. Öte yandan süregelen tutuklama ve yargı süreçlerinin biraz daha keskin hale gelmesi mümkün.
Sosyal düzlemde, uzlaşmadan ziyade ayrışma iklimin devam edeceği söylenebilir. Aksiyoner, taraf seçen, kendi bakış açısında ısrar eden bir tutum, gireceğimiz her tür sosyal ortama hakim olabilir. Kendimizi kaptırmamak, çatışmayı körüklemek yerine, verilere dayalı ve mantıklı bir bakış açısını korumak, galeyana gelip ani kararlar almamak veya ortamın gerilimine kapılıp gitmemek, böyle durumlarda sağlam bir duruş sergilememizi sağlar.
Bireysel düzlemde ise, meydan okumaların artabileceği ve hayatın bizi harekete geçmeye zorlayacağı bir dönemdeyiz. Yeni başlangıçlar yapmak, değerimizi görünür kılmak ve yeteneklerimizi ortaya koymak, özellikle de işe yarayacağımızı fark ettiğimiz durumlarda öne çıkmak için çaba göstermemiz gereken bir zaman. İşlevsiz ve isteksiz hissettiğimiz konularda, yepyeni bir bakış açısı ile harekete geçmemiz, tembellik ya da ürkeklik ettiğimiz konularda, kaçınılmaz gelişmelerle adım atmaya zorlanmamız çok mümkün. Bir yılanın deri değiştirmesi, bir kartalın ömrünü uzatmak için pençelerini kırıp tüylerini yolup, ömrünü uzatacak bir değişimi başlatması gibi radikal adımlara gebeyiz!
Hayatın bize – olaylar ve insanlar aracılığı ile – meydan okuduğunu ve buna yapıcı, etkin bir bir biçimde karşılık vermemiz gerektiğini fark edeceğiz. İlk şaşkınlık ve değişime karşı göstereceğimiz standart tepkilerinin ardından oluşan canlılık hissi hoşumuza da gidebilir. Bu süreçte odaklanmamız gereken konu yapıcı bir biçimde yeniliklere kapı açmak… Aşırı hırslı, kıskanç, yıkıcı, intikamcı, menfaatçi ve sabit fikirli ya da aşırı kontrolcü davranırsak, kendimiz ve çevremiz için zarara yol açacak olayları tetiklememiz mümkün!
Bu Yeniaay’ı pozitif yönde kullanabilmek için kendimize şu soruları sormamız yerinde olacaktır.
- Hayatımda değişimin kaçınılmaz olduğu alanlar hangileri? Ben bu konuda nasıl bir tutum içindeyim?
- Kaynaklarımı verimli ve dengeli kullanıyor muyum?
- Hangi konularda aşırı tutucu, kontrolcü ve değişimi engelleyici davranıyorum? Bu kadar yoğun bir kontrol arzusu veya baskıcı olma eğiliminin, en fazla zararı yine bana verdiğini neden göremiyorum?
- Neden duruyorum? Eğer ben işlevsizleştiğimi, beden ve zihin sağlığımı kaybettiğimi, ya da basitçe tıkandığımı fark ettiğim konularda dönüştürücü bir adım atmazsam, hayatımda olumlu bir gelişme olmasını nasıl bekleyebilirim? Beni kaygılandıran şeylere mantık çerçevesinden bakıp, kendimi olumlu yönde motive etmek için neyi bekliyorum?
- Hangi konularda olumlu güdülenmelere ihtiyacım var? Eğer bunu çevremden alamıyor olsam da ben küçük bir adım atsam ne kaybederim? Kendim için iyi bir şey yapmaya ille de teşvik ya da mecbur edilmem mi lazım?
- Beni ele geçiren hırs, kıskançlık, nefret, intikam alma güdüsü gibi olumsuz düşünce ve duyguların temelinde ne var? Neden kaybetme korkularım doğrultusunda davranıyor veya zaten kaybedildiği belli olan savaşları sürdürüyorum?
- Eğer bir mücadele kaçınılmaz ise, neyi kazanmayı bekleyerek buna giriyorum? Hangi aşamaya kadar gitmek amacıma uygun? Hangi aşamadan sonra adaleti tesis emek için değil, sadece gücümü kanıtlamak ve basitçe kazanan olmak için yürüyor olacağım? Buna gerçekten ihtiyacım var mı?
- Neden kendi yolumu çizmek yerine, başkalarının yollarına ve seçimlerine müdahale etmeye çalışıyorum?
- Müdahale arzusu duyduğum şeyler, benim yetki ve sorumluluk alanım içinde mi? Yoksa ben sadece bana göre doğru ya da çıkarıma uygun olanları dikte etmek için yetki ve sorumluluklarımın dışında kalan şeylere de müdahale mi ediyorum?
İnsan, varlığını korumak ve daim kılmak için, elinde olan koşullara hem uyum sağlar, hem de onları dönüştürür! Bu insanlığın uzun yolculuğunda, varlığını devam ettirmesinin en önemli nedenlerinden biridir. Aynı zamanda, hayat koşullarını kendi arzularına uygun hale getirmek adına, doğanın dengesini gereğinden hızlı ya da uzun vadede zararlı bir dönüşüme uğratacak adımlar atmasının nedeni de budur.
Uyum için yıkım ve yeniden yapılandırma gerekir… Yeni bir düzlemde yapılandırılması gerekenlerin yolunu açarken, adalet, şefkat, insaf, denge gibi temel kuralları ihlal etmezsek, hayat bizi destekler ve yol verir…
Maksadı aşan bir güç uygulayarak, haddimiz olmayanları talep edersek, kısa vadede başarılı olsak da, uzun vadede kayba uğradığımızı ya da özümüzdeki değerli nitelikleri feda ettiğimizi fark edebiliriz… Hayırlı dönüşümler, taptaze başlangıçlara vesile olacak adımlar dilerim hepimize.
Kaynak: junoastrology.com