Tanıdık yerler, konumlar ve insanlar ile güven bulmak, bizden bekleneni yaparak "ilişkilerimizde sürekliliği garantiye almak" hepimizde kısmen var olan bir tutum. Hepimiz, zaman zaman davranışlarımızı "aidiyetlerimizi" bahane ederek şekillendirir ve seçimimizin "uygun" olup olmadığını tartışmadan, "kaçınılmaz olanı yaptığımız" iddiasına sığınırız. Zira "böyle yapmamış olsam…" diye başlayan ve sonu gelip kişisel güvenliğimize ya da kurduğumuz bağların sürekliliğine dayanan, savunma senaryolarımız yazarız.
Ama bu Dolunay bize, geçmişten bu yana sahiplendiğimiz "savunma senaryolarının" bir işe yaramadığını, bizi hayatın çetrefil geçişlerinden sakınamadığını ve gerçeklerden kaçmamıza imkan olmadığını, pek güzel gösterecek.
Hayır demeyi başarmamız gereken bir süreçteyiz!
Bizi belli bir koşula, belli bir duruşa, tam onun/onların istediği gibi bir ilişki ya da alışveriş modeline zorlayan insanlara, kesin ve net bir hayır! Belki bunu yapmak, önce etrafımızdaki güvenlik duvarı illüzyonunu yıkacak, bizi alıştığımız ipekböceği kozasından çıkmaya zorlayacak. Ama ısrarlı tavrımızın bizi geçmişte yaşadığımız beklenmedik olaylar ve tekrar eden hayal kırıklıklarından korumamış olduğunu artık kendimize itiraf etmeli ve aslında miladı dolmuş bir kozayı etrafımızda tutup hareket alanımızı kendi kendimize kısıtlamakta olduğumuzu fark etmeliyiz. Dolayısıyla asıl hayırı başkalarına değil, kendimize söylüyor olacağız!
İnsan bazı koşullar, bazı insanlar ya da bazı konfor alanlarından mahrum kalsa beslenemeyeceğini ve bu yüzden de hayatta kalamayacağını zanneder. Oysa "beslenme modelimiz" bizi içimizdeki güçlü, sağlıklı, becerikli, sağlam duruşlu kişi olmaktan alıkoyan bir takıntı da olabilir. Belki de biz hayır demeyiz de birileri bize hayır diyerek dönüşmemize vesile olur!
Sağlam bir zemine oturan gelecek planları yapmak, eski yüklerimizden kurtulmak ya da bize ayakbağı olmuş duygusal/fiziksel alışkanlıklarımızı dönüştürmek istiyorsak, zaman tam da bu zamandır. Etrafımızda sandığımız gibi bir korunaklı alan olmadığını görecek ve ancak "alıştığımız, kolay bulduğumuz, güvenli ve rahat hissettiğimiz şekilde davranmayı bir yana bırakırsak" geçmişte yaşadığımız türden hayal kırıklıklarından, şaşkınlıklardan, aldanışlardan, dolduruşlardan ve yıkımlardan korunabileceğimizi idrak edeceğiz. Ve gözden çıkarmayı, reddetmeyi, vazgeçmeyi, mahrum kalmayı, beklentiyi karşılamak yerine "neden bunu yapmayı doğru bulmadığımızı ifade etmeyi becerdiğimizde -belki ilişkilerimizi değil ama- hem kendimizi hem de karşımızdakileri koruyor ve kendimizin de onların da öğrenmesine ve gelişmesine zemin sağlıyor olacağız.
Her şeye evet demek özverili bir davranış değil, üstü başarıyla örtülmüş bir bencilliktir!
Sürekli evet dersek, sürekli bekleneni verirsek, karşımızdakileri, çevremizi, insanları dönüşmeye teşvik etmeyiz. Beklentilerinin anlamlı ve gerekli olmadığını fark etmeleri ve olgunlaşmaları için kendimize ve karşımızdakilere bir şans vermeyiz. Unutmayın ki, "kaygılı evetler" sadece dengeyi bozmamak adına yapılan feragatler olup, her iki tarafa da zarar vermekten başka bir şey yapmazlar.
Bilinçli bir hayır ise, dengeleri sarssa da zaman içinde yeni ve daha anlamlı bir denge oluşması için bir kapı açar. Bu Dolunay’da içinize sinmeyen, tecrübelerinize göre size sıkıntı vereceği belli olan, hayat yolunuzu desteklemeyen ve geleceğinize ipotek koymasını istemediğiniz hiç bir şeye, sırf "kaybetmeye cesaretiniz olmadığı için" evet demeyin.
Kimseyi size evet demesi için zorlamayın.
Bazen duyacağınız bir "hayır"da görülmeyi, anlaşılmayı bekleyen hayır vardır. Ve olayların akacağı mecrayı görmek için de acele etmeyin. Şimdi başlayan her raundun 2015 Nisan başına kadar rövanşı olacak. Bu Dolunay’ın ilişkilerdeki duruşumuz ve beklentilerimiz konusunda bize getireceği farkındalık, hayatımızda radikal değişimlerin kapısını açabilir. Zira başkalarına karşı duruşumuzu dönüştürmek için çıkacağımız yolculuk, aslında bizi kendi içimizde dönüştürülmesi gereken saplantılı, atıl, işlevsiz tutum ve önkabullerle yüz yüze getirecek.
İnsanın en büyük değeri, kendine olan saygısıdır. Bu saygıyı kaybetmeyen, merkezini korur. Evren merkezini kaybetmeyen, duruşu sağlam olan kişiye arzu ettiği korunmayı ve hak ettiği değeri bir şekilde sağlar.
Junoastrology.com