- Dolunay olarak tanımlanan Güneş-Ay karşıtlığı, İkizler-Yay düzleminde, 2 ve 8’inci evlerde, 14 derecede gerçekleşecek.
- Ay’ın girdiği İkizler Burcu'nun yöneticisi Merkür, Yay Burcu’nda ve Güneş ile kavuşum halinde olacak.
- An’ın Yükseleni Boğa Burcu’nun 5 derecesi olacak. Yöneticisi Venüs de Yay’da ve 8’inci evde yerleşecek.
- Güneş’in girdiği Yay Burcu’nun yöneticisi Jüpiter ile, Yükselen yöneticisi Venüs, 5’inci ve 8’inci evlerde üçgen açı yapacaklar.
- 12’inci evdeki Uranüs, hem Güneş-Merkür ikilisine, hem de Ay’a ılımlı açılar yapacak. Chiron ise, Dolunay’ı oluşturan elemanlar ile kare görünüm içinde olacak.
- 3 Aralık’ta tam halini alan Satürn-Uranüs 135’lik açısının uzantıları ve 15 Aralık’ta tam halini alacak Uranüs-Pluto karesinin potansiyeli, bu Dolunay’da kendilerini belli edecekler.
Gökyüzündeki bu hareketliliğin etkileri ne olacak?
Düşüncelerimizi yansıtmak için aksiyon alacağımız, kendimizi açıkça ortaya koyacağımız bir Dolunay bu. Hani ”Akacak kan damarda durmaz!” diye bir atasözü vardır ya, işte zaman o zaman. Uzunca bir süredir bastırdığımız için bize acı vermiş olan düşünceler açığa çıkacak. Ya da acı vermesi korkusu ile bastırılan, ertelenen adımlar atılacak. Sorun yaratma ihtimali yüzünden üstü kapatılmış olaylar, yaşanması engellenmiş gerilimler, bir şekilde kendilerine yol bulup ortaya dökülecekler.
Cüretkar ve talepkar bir Dolunay bekliyor bizi. Yeterince bekletildiğini, yeterince haksızlığa uğradığını, yeterince ertelendiğini ve artık sesini yükseltip, hakkı olanı alması gerektiğini düşündüğü için, neyi dağıttığını çok da umursamayan bir Dolunay! Sahip çıkmakla ilgili bir derdimiz var bu aralar. Hak, kazanç, öncelik, önem, saygınlık, gibi konularda girişilecek her türlü mücadele kapımızda.
Bu Dolunay'da nelerle sınanacağız?
- Değer verdiğimiz şeyler ve onları kaybetmemek için yapacağımız cesur girişimler,
- Kendimizi yeterince ortaya koyamadığımız için kaybetmek üzere olduğumuzu düşündüğümüz haklar, fırsatlar, kazançlar,
- Başkalarının talepleri/öncelikleri/hakları ile kendi arzularımız arasında kalacağımız seçimler,
- Zamanında netleşmemiş sınırların yeniden çizilmesi, üzerinde anlaşılmış ama hoşnut olunmamış kuralların yeniden düzenlenmesi için uğraşacağımız durumlarla sınanacağız.Bu konular kişisel ve toplumsal alanda önümüze çözülmesi gereken bir sorun, yapılması gereken bir seçim olarak çıkacak. Haklı iken haksız, haksız iken yüzsüz ve vicdansız durumuna düşmememek için dikkatli olmalıyız.
İyi düşünün!
Hiçbir şeyi yapmış olmak için yapmayın. Hiçbir lafı dilinize düştüğü için söylemeyin. Hiçbir fırsatı sırf önünüze geldiği için kullanmayın! Bunun size ne getirip, ne götüreceğinizi çok iyi düşünün.
Korkmayın!
Eğer eminseniz –ama zanlarınız veya tercihlerinize göre değil, somut göstergelere göre eminseniz– sözünüzü söyleyin. Talebinizi yapın. Tercihinizi ifade edin. Ya da takmayın sizi engelleyecek olanları –hiç laf etmeden, kabul ettirme gayreti ile zaman ve enerji kaybetmeden– adımınızı atın! Ama attığınız adımın tüm sorumluluğunu da üstünüze alın. Yüreğinizi elinize alıp, ileri gidiyorsanız, tanıdık, sıkıntılı, ama bir şekilde güvenli görünen hale geri dönmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
Ummayın!
Önceliğiniz sizin için değerli olan bir şeyi yerine getirmekse, bunun başkaları için de değerli olmasını, herkesin sizi desteklemesini ya da bunun için onay, sevgi, teşekkür almayı ummayın. Bazen birçok adımı atmamıza engel olan şey, becerememek kaygısı değil, başkalarına ters düşme ve onay ya da sevgiden mahrum kalma korkusudur. Eğer atacağınız adım kimseye haksızlık olmuyorsa ve bu adımı atmamak size haksızlık oluyorsa, o zaman sevilme kaygınızı gözden geçirin. Ve onun bunun sevgisini elde tutacağım diyerek yıllar geçtikten sonra, kendinizi sevip sevmeyeceğinizi bir daha sorun!
Abartmayın!
Haklılığı dahi abartmak, hareketi ya da olayı değil kişiyi eleştirir gibi davranmak, neyi yıkıp geçtiğinize aldırmadan bodoslama gitmek ve hazır yola çıkmışken haddi de aşmak, talebinizi değil egonuzu ortaya koymak, sizi durumun üzerine çıkartsa dahi, evrenin yasalarına göre borçlu duruma getirir! Haklı olduğunu düşündüğü için fazla üzerinize gelecek ya da üzerinize basıp geçecek birileriyle karşılaşma hakkını bonus olarak kazanmamaya özen gösterin.
Hak yemeyin!
Arzu ettiğiniz şey size göre ne kadar değerli olsa da, buna uzanarak bir başkasının alanına el uzatmış, bir başkasının mutluluğunu bozmuş, size yapılmasını asla istemeyeceğiniz bir şeyi başkasına yapmış olacaksanız. Bu mutluluktan vazgeçin. Zira böyle kazanılmış ödüller, sonradan elinizde patlar! Bunu asla unutmayın. Bahaneler bulup böyle şeylerin üzerini şekerle kaplamayın.
Sonsuz isteklerimiz vardır. Bir yanımız ölümlü olduğunu bilip de ”doyamamaktan korkar gibi” tutkuludur dünya nimetlerine. Peki hayat uzun ve sınırsız yaşandığında mı değerlidir yoksa, küçücük gibi görünse de, ”hayatı anlamlı kıldığına inandığımız bir şeyler” yapabildiğimizde mi? Ya da basitçe; nedir insanın ömrüne değer katıp, gönlünü sonsuzlukla buluşturan?
Junoastrology.com