Merkür astrolojide "retro" denilen bu lal olma haline, 5 derece Boğa Burcu’nda iken girip, 24 derece Koç’tayken çıkacak… Ama, başladığı yere tam dönmesi, yani gölgesinin de bitmesi 20 Mayıs’ı filan bulur.
Biz fanilere nasıl yansır derseniz;
Merkür Boğa’da zaten biraz durgundur. Sabit fikirli sözcüğünün astrolojideki karşılığı gibi bir şeydir. Aynı "kargadan başka kuş bilmeyen" bir adam gibi, hep kendi bildiğini söyler ve duymaya hazır olduğu kadarını duyup anlamaya hazır olduğunu anlar.
Merkür Boğa’da retroya girince, insanlar önceliklerini belirlemek, asıl önemli olanın ne olduğunu fark edip ona göre tavır almak, etrafında olan bitenin adını koyabilmek, verileri sağlıklı bir düzlemde değerlendirebilmek konusunda sorun yaşamaya başlayabilirler. "Benim için gerçekten iyi olan nedir? Çıkarım nerede? Şu anda neye odaklanmak zorundayım?" sorularına cevap bulmakta zorlanabiliriz.
Kendi değerimizden kuşkuya düştüğümüz, komplekslerimizi dağ yapıp önümüze dizdiğimiz, küskünlüklerimizi, hayattan isteyip de alamadıklarımızı, arabesk bir besteye döktüğümüz bir dönem de olabilir…
Böyle süreçlerde insan etrafındakileri tarafsızca dinlemek ve düşüncelerini sakince anlatmak yerine, duymak istediğini duyar, anlamak istediğini anlar. Ya da basitçe kendisine ucu değen yere takılır. Konuşmalar monolog şeklinde olabilir. Ya da karşılıklı tepkiler, çıkışsız yanlış anlamalara dönebilir.
Sabit fikirler, ön yargılara dönüşür. İnsan bu ön yargıları da içine atar ve tepki vermek yerine, nereden patlak vereceği belli olmayan küskünlükler biriktirir!
Merkür 20 Nisan’dan itibaren Koç’ta geri gitmeye başlayınca da, bu tepkiler, küskünlükler, bastırılmış kızgınlıklar, tuhaf dolaylı yöntemlerle açığa çıkmaya, bastırılmış sorunlar ortaya dökülmeye, eski defterlerin tozu alınmaya başlar.
İnsanın anlayışını en fazla kısıtlayan şey, olan biteni dışarıdan izlemek yerine, merkeze kendi kaygı ve beklentilerini koyarak dinlemeye başlamasıdır!
Bu nedenle, bize göre iyi görünen bir şeyin aslında hiç de iyi olmadığını, bize göre kötü görünen bir durumun ise, aslında bambaşka boyutları olduğunu fark edemeyiz.
Alıngan, küseğen, depresif, ya da şaşkın, tepkisiz, şapşal, duyarsız bir durumda, ayaklarımızı yere sağlam bastığımızı sanırken, bizi içine çeken bir anaforun orta yerinde kalakalırız.
Bu süreci, hasarsız geçirebilmek için, hepimizin söylenenleri varsayımlar, ön yargılara, kendimize odaklı kaygılara gömülmeden dinlemeyi başarabilmemiz… Ya da işte bunun için maksimum gayret içinde olmamız iyi olur.
Eğer içimizde birikmiş olan kızgınlıklar varsa ve bunları dile dökmek istiyorsak, bunun dili ve yolu da çok hassas olmalıdır!
"Sen beni üzüyorsun!" demek yerine "Böyle yaptığın zaman ben üzülüyorum." diyebilmek, bazen günlerce sürecek bir kavgayı engelleyebilir.
Ama zaten asıl mesele karşımızdakinin bizim üzüldüğümüzü fark etmiyor olmasıdır. Duygularımızın sorumluluğunu almak yerine onların başkaları tarafından fark edilmelerini ve bebekler gibi korunmaya alınmalarını isteriz.
Fakat bunun işe yaramadığını gördüğümüz zaman, hayatımızın sorumluluğunu elimize almak şart olur. Aksi takdirde, dolaylı, üstü kapalı, kindar, ödetmeci, pasif agresif yöntemlerle, kırgınlıklarımızın bedelini almaya kalkarız ve bu ilişkilerimizde onmaz yaralar açar.
20 Nisan’dan itibaren etkili olacak Koç’taki Merkür retrosunun bir etkisi de, kendini koruma güdüsü ile aşırı savunmacı ve düşüncesizce saldırgan tavırlar benimsemektir. Bu diyaloğun ve düşünmenin bitip, "Allah'ına kadar direnmenin ve didişmenin" başladığı yerdir. Karşı olduklarına fikrini sertçe söylemek, tavrını sertçe koymak değil, karşı olduklarına duvar örmek, irtibatı kesmek, ulaşılmaz olmak, terslemek, yok saymak, iplerin kopmasına göz yummaktır.
3 Mayıs’a hatta mümkünse 20 Mayıs’a kadar, çok önemli tartışmalarımıza son noktayı koymamak, belki faydalı olabilir.
Düşüncelerimizde ve kararlarımızda haklı olsak dahi, bunları ortaya koyma şeklimizdeki mantıksız veya haksız yanları sonradan fark ettiğimizde pişman olabiliriz. Bu süreci, anlamsızca geri çekildiğimiz, kendimizi ya da başkalarını sorgulamayı reddettiğimiz, ya da bir düşünce kalıbına saplanıp bir adım ileri gidemediğimiz durumları gözden geçirmek için kullanmak yerinde olur.
Nihai çözümleri ise, 15 – 20 Mayıs civarına bırakmak, ya da bu tarihlere kadar çok fazla endişeye kapılmadan, olayları manipüle etmeden süreci izlemek iyi olabilir. Zihnimiz açık, fikrimiz berrak, kalbimiz temiz, umudumuz daim olsun.
Kaynak: junoastrology.com