Bu ikilik olmadığı takdirde bir tarafı anlamayız. Bir şeyi fark etmek, ayırt etmek için, onun arkasındaki “fona” ihtiyaç duyarız. Beyaz bir zemin üstündeki beyaz bir noktayı göremeyiz. O yüzden beyazın en net, en yoğun şekilde ortaya çıkması için siyaha ihtiyaç duyarız. İnsanın algıları ancak bu şekilde çalışır.
Evren yin ve yang toplamıdır
Spritüel alanda bu ikilik, yani kutupsallaşma, eril ve dişil enerji olarak isimlendirilir. Ancak burada bir cinsiyet söz konusu değildir. Doğu felsefesinde, eril enerji “yang”, yani aktif yön, dişil enerji “yin” yani dişil yöndür. Evren yin ve yang toplamıdır. Batı psikolojisinde ise insanın eril yanı “animus”, dişil yanı ise “anima” olarak tanımlanmıştır. Erkek ya da kadın olmasına bakmaksızın, kişi bir bütün olarak ifade edilir, ancak herkesin eril ve dişil tarafları vardır.
İnsan bedeni üzerinde eril enerjinin beynin sol tarafından, dişil enerjinin beynin sağ tarafından üretildiği tespit edilmiştir. Eril enerji analitik zihnimizi anlatırken, dişil enerji sezgilerimizi ifade eder. Kişinin beden sağlığı için her iki tarafı da aktif kullanması gerekir.
Eril enerji; düşünme, hareket, fiziksel performans demektir, kişinin çıkış yapan tarafıdır. Dişil enerji ise sezen, anlayan, pasif performans gösteren, kişinin alan tarafıdır. İkisinde de enerji vardır, ama farklı yönde hareket eder.
Ancak modern dünyada bu kavramlar yanlış anlaşılr. Eril enerjinin kişiye güç vereceği, isteklerine varmak için kullanacağı öğretilmiştir. Dişil enerji ise herkesten saklamak durumunda olduğumuz, hassas, zararlı bir duygu durumu olarak anlaşılır. Ancak birinin birine göre orantılanması oldukça yanlıştır. İkisi dengede olduğu sürece insan kendini rahat ifade eder. Olayları doğru algılar, tepkisi tutarlı olur. Yani kısaca eril enerji iyi, dişil enerji kötü değildir. İnsanın kendini ifade etmesi için sadece eril enerjisini kullanması da gerekmez. Dişil enerji saklanacak, utanılacak, başarısız bir durum değildir.
Günlük hayatta, mesela işe giderken yapmanız gereken hazırlıklar, eril enerjiyle gerçekleşir. Ama etrafınızdaki güzellikleri görmek ise dişil enerjinizi kullanmanızla olur. Eril enerji aklın aktif kullanımıyken, dişil enerji duyuların aktif kullanımıdır. Eğer akıl ve duyular birlikte aktif kullanılmazsa ortaya çıkan bölünme, öfke, dengesizlik, agresiflik olarak baş gösterir.
Dişil ve eril enerji dengesi neden önemli?
Kişi eril yönünü çok kullanırsa etrafındaki dişil tüm ögelere nefret duyar. Kendisinin cinsiyeti ne olursa olsun, etrafındaki dişil her şeye direnç gösterir. Duygularını ifade etmek istemez, kadınlarla sorun yaşar, anaç olmayı, beslemeyi, korumayı, kollamayı, şefkat göstermeyi beceremez. Aklının kölesi olur.
Dişil yönü çok kullanan biri ise kendisini göstermekte başarılı olamaz. Her zaman kurban pozisyonundadır. Aklını kullanıp, isteklerini dile getiremez. Seçim yapmak ve karar vermekte zorlanır. Kendini harcadığını bildiği için etrafındaki eril öğelere pasif bir savaş açar. Cinsiyeti fark etmeksiniz, erkeklere karşı hırs duyar, kıskanır, duygusal baskı uygular, babacan olamaz. Duygularının kölesi olur.
Eril enerji “bencil”dir; hayatta kalmak için ne yapması gerektiğini bilir. Dişil enerji “sencil”dir; hayatı paylaşmak için ne yapması gerektiğini anlar. Birinin diğerine göre daha avantajlı olduğu da söylenemez.
Dünyanın geneline baktığımızda, etrafımızda oldukça baskın bir şekilde eril enerji olduğunu görürüz. Medeniyet tarihi birçok zafer, başarı ve azim hikâyesiyle doludur. Ama hepsi aklın, mantığın ürünü. Doğayla beraber yaşamak yerine onun istediği gibi şekillendiren insan bugün aslında doğayı yenemediğini öğrendi. Açlık için onlarca savaş yaptıktan sonra, bugün hala açlıkla baş başa kalan insanlar herkesin gözü önünde. İnsanlık büyük bir ruhsal karanlık içinde ama bu, şafaktan önceki karanlık.
Şimdi içinden geçtiğimiz süreçte, eril enerjinin baskın hali azalacak, dişil enerji yükselerek dengelenecek. Dişil enerjisinin farkında olan kişiler ve toplumlar bunun zamanının geldiğini anlarlar.
Dişil enerji azlığı nelere yol açar?
Ülkemiz de bu denge durumundan nasibini alır. Dişil enerjinin, duyguların, hislerin aşırı baskılanması sonucunda ortaya çıkan kadın ve çocuk tacizleri, aile içi şiddet, toplumsal baskı bunun en bariz durumu. Erkekler ya da erkekleşmiş kadınlar sadece mantıkla hareket eden robotlar haline geldi. Kadınlar ya da kadınlaşmış erkekler ne yapacağını bilmez durumda.
Ancak acilen denge kurmayı öğrenmeliyiz. Bunun için önce durmalıyız. Etrafımıza, yaşam alanımıza giren her şeye bakmalıyız. Hem beş duyumuzu hem de aklımızı kullanmalıyız. Eril ve dişil yönlerimizi dengelemek için, gereken sihrin, yargılamamak olduğunu anlamalıyız. Aklımıza ve vicdanımıza güvenmeliyiz. Dışarıdan bir kurtarıcı beklemek yerine, dışarıdaki koşulların içimizdeki uyuyan devi sarstığını anlamalıyız.
Dişil enerjiyle işleyen astroloji, artık gündelik hayatta daha aktif
Zaman da ikilik içinde dönüp durur. Birine “bir dakika” gelen bir zaman, sizin için “bir ömür” olabilir. Zaman ölçülebilir ama çok kişiseldir. Kolunuzdaki saat eril enerji zamanını ölçer, gök haritası horoskopu ise dişil enerji zamanını. Takvim yapmanız gerekenleri gösterir, gezegen döngüleri ise anlamanız gerekenleri. Her sene aynı günleri yaşar, her seferinde yeni şeyler öğrenirsiniz, fakat hiçbir zaman aynı zamanda değilsinizdir.
Eril enerjinin dayattığı, bütün insanları bir gören zaman kavramı da değişmeye, dengelenmeye mecburdur. Dişil enerjiyle işleyen astroloji, artık gündelik hayatımızda daha aktif rol alıyor. Eril enerjinin reddeden zihniyeti çürüdükçe, dişil enerjinin kehanete dayanan negatifleri de azalır. Astroloji, basit ama etkili ve kişisel bir saat olma özelliği taşır. Astroloji kullanmak için ne batıl inançlara ne de keskin bir mantığa gerek yoktur.
Kozmik saat olan astrolojide, Dünya saatinin tersine bir işleyiş vardır. Merkezde Güneş değil, Dünya bulunur. Bu bir teknik hata değil, yorum farkıdır. Gezegenlerin Güneş değil, Dünya etrafında döndüğünü varsayarak zamanın niceliğini, yani sayısal değerini değil; niteliğini, yani içeriğini okur. Çizilen gök haritasının ortasında ise sadece o kişi bulunur, bütün sistemin onun etrafında döndüğü düşünülür. Bütün evren kişiyle bir tutularak yorumlanır.
Dişil enerjinizi keşfedin
Kişisel horoskopunuza baktığınızda çok açık bir şekilde eril ve dişil yönlerinizi görürsünüz. Nerede eril enerjiyle hareket ettiğinizi, cesaret gösterdiğinizi bilirsiniz. Enerjinizi ne kadar, kime karşı, nasıl kullanmanız gerektiği bellidir. Tersine bakarsak, dişil enerjinizin horoskoptaki açılımıyla pasif kaldığınız, ama dahil olduğunuz konuları öğrenebilirsiniz. Nerede, kime, neye karşı hassas olduğunuzu, bu hassaslığı nasıl yönlendirmeniz gerektiğini görürsünüz.
En önemlisi astrolojide yargılama yoktur. Bazen zor, sert olaylardan öğrendiğiniz şeyler iyi ve kolay yollardan öğrenebileceklerinizden çok daha değerlidir. Astroloji, zamanın şartlarını değiştirmeye çalışmak yerine, ruh ve bedeninizi bir bütün olarak tutmanıza yardımcı olur.
Zaten içine doğduğumuz ilahi şartları değiştirmek mümkün değildir. Ancak kişisel tercihlerinizi kullanarak olaylara verdiğiniz tepkileri değiştirebilirsiniz. Her şeyin dualite, yani ikilik içinde olduğu bu düzende, verdiğiniz her tepki, bir başka etkiyi doğurur.
Vereceğiniz tepkiyi düzenlediğinizde alacağınız etki kesinlikle değişecektir. Bu da eril-dişil dengesinin sırrıdır.
Bugüne kadar dünyayı eril enerjiyle algıladık; dışarıdan gelen etkilere tepki verdik. Dışarısının içerisini yönettiğini düşündük. Günümüzde gelişen kuantum mekaniği sayesinde tersinden bakarsak, aslında insan her şeyi ikileştirir, kutupsallaştırır. Bilim insanlarının son tespitleriyle, basit bir şekilde gözlemlenen, gözlemleyene göre tepki verir. Yani dışarıdakiler içimizin yansımasıdır.
İşte bu, dişil enerjinin keşfidir. Siz de dişil enerjinizi keşfedin, güçlenerek içinize bakın. Hep birlikte dengeye gelene kadar!
Esenliklerle...
Astroloji Uzmanı Asude Argun
www.asudeargun.com
facebook.com/AsudeArgun
twitter.com/AsudeArgun