Venüs retroya 0 derece Başak Burcu'nda girecek ve gerileme tabir ettiğimiz süreç 14 derece Aslan Burcu'nda bitecek. Yani Başak temaları ile girip, Aslan temasındaki takıntılarımızla uğraştığımız bir retro yaşayacağız.
Bütün derdimiz, canımız gülümüz Venüs’ümüzün retro olması mı? Aslına bakarsanız astroloji camiası bir süredir amanın da Jüpiter Venüs kavuştu, hanemize ay doğdu diye yıkılıyor! Fakat ortamlarda buna dair bir hareket gördüğümüz yok. Zira hareketi zorlaştıran bir Satürn karesi almakta bu güzel ikili… Yani süreç tek boyutlu değil çok yönlü değerlendirmeye muhtaç.
Venüs Başak'ta "seçici, mükemmeliyetçi ve zor memnun edilen" bir karaktere bürünür! Hele de Aslan’daki Jüpiter ile dip dibe ise, bunun anlamı kısaca "olacaksa, şanıma, adıma yakışan, ruhuma hitap eden olsun!" demektir. Bu ikilinin Akrep’teki Retro Satürn’den kare alması ise, arzularımızı yerine getirmek istiyorsak, Evren’in mesajını iyi duymamız gerektiğine vurgu yapar; "Sana yakışanı yapmak istiyorsan, az bir şey zorlanacak ve öncelikle sana engel olan bazı temel unsurları dönüştürmek, değiştirmek, iyileştirmekle uğraşacaksın!”
İnsanın gözü ileriye dönük olsa da, gönlü geçmişe takılıdır.
Takıntılarımız, yarım kalmışlıklarımız, ayak bağlarımız, gerçekleşmemiş heveslerimiz, içimize uhde olmuş deneyimlerimiz ya da deneyememelerimiz, bizi ileri gitmekten alıkoyar. Önümüzde açılan yolda ilerlememize mani olan, umutlarımızı kıran, zevkimizi bozan bir durum varsa ve bu durumu şimdilik ortadan kaldırma şansımız yok gibi duruyorsa, tek çare yaklaşımımızı değiştirmektir!
Muhtemelen geçmişte de böyle durumlarda nasıl hareket edeceğimize dair sorunlar yaşamışızdır. Sır, özen, tevekkül, gayret, cesaret ya da basitçe "nefsimize kolay gelmeyeni yapmak" konusunda eksik kalan derslerimizi almadan, evrenin bizi bu geçitten geçiresi yoktur.
Eylül’e kadar sadece Venüs Retro olmakla kalmayacak, Jüpiter ve Satürn arasındaki kare de hep tam açılı olmasa da, yakın mesafeli devam edecek. Venüs’ün Aslan'da geri gittiği bu süreç içinde biz kendimizi;
- Hak ettiğimiz güzelliklerden mahrum kalmış,
- Kıymeti bilinmemiş,
- Alıştığı rahat ve bolluktan uzak düşmüş
- Ya da ne yapsa beklediği takdiri alamamış hisseden, bu yüzden de kendinden hoşnut olmakta zorluk çeken bir halde bulabiliriz.
Bu durum bize başta çok itici gelse de, bunu bir fırsat olarak görmek gerekir.
Ana temamız; Yakışanı yapmak
Yakışanı yapmak, herkes bize alkış tutarken, pohpohlarken, önümüze kırmızı halılar sererken kolaydır. Hatta böyle zamanlarda çoğu kez yapmamız gerekeni mi yoksa dolduruşa gelip başkalarının bize yakıştırdığını mı yaptığımızı bilemeyiz! Oysa kendimize duyduğumuz güven ve saygıyı asıl pekiştirecek olan, kendimize yakıştırdığımız bir duruşu her şeye rağmen sürdürmek ve engeller karşısında yılmamayı bilmektir.
Eylül ayına kadar;
- Hayat bize umduklarımızı gümüş tepside sunmayabilir.
- Seçimlerimiz bize beklediğimiz hoşnutluğu, onayı, faydayı getirmiyor gibi durabilir ya da bedelleri bize biraz ağır gelebilir.
- Eleştirilere maruz kalabilir ya da alıştığımız sevgi ve desteği bulamamaktan dolayı sıkıntı duyabilir ve kendimizi az ilgi gören bir çocuk gibi dudağı bükük hissedebiliriz.
- İlişkiler bize beklediğimiz kadar keyif verici deneyimler getirmeyebilir ya da aklımıza takılan insanların sandığımız kadar arzulanır özelliklere sahip olmadıklarını görebiliriz.
- Geçmişten beri devam eden özdeğer sorunlarımız, sevilmek ve değerli olmak için seçtiğimiz yöntemler, başkalarına değer verirken takıldığımız öncelikler ve ilişkilerde benimsediğimiz tutumlar masaya yatabilir.
Günlerin köpüğünden arda kalan öz saygımız olacaktır. Hep bize göre doğru, iyi, gerekli olanı vermesini bekleyemeyiz hayattan ve insanların hep bizim umduğumuz gibi davranmaları mümkün değildir. İnsan kendi değerini insanlardan aldığı tepkiler ve hayattan aldığı kısa dönemli sonuçlar ile yargıladığı zaman olumlu ya da olumsuz yönde yanılsamalara düşer.
İki yönlü yanılsama ne demek?
- İstediğimiz oluyor, birileri bizi seviyorsa kendimizi mutlu, önemli değerli zanneder ama fark etmeden hiç de uygun olmayan durumları gaz desteğiyle sineye çekiyor da olabiliriz. Ya da bu halin verdiği sarhoşluk, bizi önceliklerimizden geri koyabilir.
- İstediğimiz olmuyor, birileri bize beklediğimiz gibi davranmıyorsa da, kendi değerimizden, yaptıklarımızın gerekli ya da önemli olup olmadığından kuşkuya düşebiliriz. Ve bu bizim mutluluk, doyum, umut, yola devam etme gücü gibi stoklarımızı tüketebilir.
Aslolan ne tepkilerdir, ne görünürdeki sonuçlar. Aslolan bizim bir adımı atarken niyetimizin, önceliğimizin ve bu adıma yüklediğimiz değerin ne olduğudur! Eğer değer yargılarımız ve önceliklerimiz ise değişmesi gereken, bu süreçte bunu daha iyi anlamamız ve esnek olmayı öğrenmemiz mümkündür. Eğer rağmen yapmayı, sabırlı, dirayetli, prensipli olmayı becermek ise yolumuzdaki ders, bu süreçte kendimizi bu yönde geliştirmemiz mümkündür.
Retro’lardan korkmayın!
Hiçbir retro, içimizdeki bizi geri çeken ön-yargılar, korkular, kaygılar kadar engel değildir bize...
Hayat bize tam istediğimizi değilse de, bir şekilde asıl ihtiyacımız olanı getirir. Bundan korkmadığımız ve yaşadıklarımızı bir öğrenme vesilesi olarak görebildiğimiz ölçüde önümüz açılacak, öze-güven'den ve ruh’a sadakatten gelen bir şan ve şeref hissi bizimle olacaktır.
junoastrology.com