On günlük Noel ve yılbaşı tatili boyunca uzak ve pahalı Castle Spa’da başarılı kadınların buluşması var. Hiç biri daha önceden birbiriyle tanışmamıştı. Gidecek evleri yok muydu? Neden hayatlarını beklemeye alıyorlardı?
Belki de Botox, aromaterapi ve her çeşit lüks içerisinde hayatlarına yeni bir anlam kazandırabileceklerini düşünerek gelmişlerdi buraya. Ama yine de bildiklerini okudular: Bir yandan jakuzinin keyfini çıkarırken, diğer yandan şampanya içip, yemelerine izin verilen havyar ve yasak çikolataları yiyerek, şaşırtıcı ve ayıp sayılabilecek hayat hikâyelerini birbirlerine anlattılar.
Belki de daha iyi bir terapi yöntemi bulmuşlardı. Peki kimdi bu kadınlar?
- ‘Öteki-ben’i huysuz kadın olan Savaş Muhabiri
- Yalnızlığı ve kalp kırıklarıyla Uluslararası Konferans Konuşmacılarının Kraliçesi
- Çaresizliğini makyajla kapatmak isteyen, Yunan hapishanesinden yeni çıkmış Vitrin Eşi
- İkizler ve karıştırılan kimliklerin hikâyesiyle Beyin Cerrahı
- Karakterlerinin kendisini yazdığını düşünen Hollywood Senaristi
- Kadının mı erkeğin mi seksten daha fazla zevk aldığını bir o bilir: Bir zamanlar erkek olan Yargıç
- En büyük korkuları gerçeğe dönen Komplo Teorisyeni
- Neden bir korumaya ihtiyacı olduğu bilinmeyen Liverpoollu Bakire Manikürcü
- Külkedisinin aksine kendisi mağdur olan Üvey Anne
Esprili, şefkatli, rastlantı sonucu şehvetli, on gün süren hikâyeleriyle, kitabını döneminin kadınlarına ithaf etmiş Bocaccio’nun Decameron’una selam eden Fay Weldon’ın yeni parlak romanı çok keyifli. Erkekler şehvetli hikâyelerini anlatmakta özgürken, kadınlar kendilerininkini ketumluk örtüsünün altına saklamaya zorlanıyorlar. Buna karşın Weldon’ın kadınları, bugünün kadınları: onlar için ketumluğun örtüsü yok…
Spa Decameron
Fay Weldon
Maya Kitap
2009, 410 sayfa