MOC İstanbul yani Ministry Of Coffee’nin açıldığını ilk duyduğumda ‘bir kahveci daha mı’ diyerek dudak büktüğümü itiraf etmeliyim. Ama gidince çark ettim. Nedenine gelince...
MOC, üç ortağın, kapılarını henüz Nişantaşı Şakayık Sokak’ta açtığı, yepyeni bir mekân. Ben sabah kahvesine gittiğimde, ortaklardan Sam Çeviköz’a rast gelince, hikâyesini de öğrenme şansı yakaladım. 43 yılın ardından, 10 ay kadar önce, Sidney, Avusturalya’dan İstanbul’a geliyor, Çeviköz. ‘Neden’ diye soracak oluyorum, ‘Neden herkes aynı şeyi merak ediyor’ diyerek cevaplıyor beni. Herkesin bir yerlere gidesinin olduğu bu günlerde tersine rastlamak zor, diyemiyorum. Çeviköz’den 30 yıldır kahveci olduğunu, uluslararası barista eğitmeni olduğunu öğreniyorum. Buraya da tecrübesini paylaşmaya gelmiş anlaşılan.
MOC’a dünyanın farklı yerlerinden toplanan, birbirinden iddialı, 12 farklı çeşit kahve getirerek başlamışlar işe. Bu sayı giderek artacak gibi duruyor. Tüm kahveler burada kavruluyor ve bizzat Çeviköz tarafından harmanlanıyor. “Kahveyi getirmek yetmiyor, çok iyi ‘blend’ (harmanlamak) etmek de gerekiyor” diyor Çeviköz. ‘İyi kahve’ olayının tam da bu noktada başladığını anlıyorum. En iyi kahvenin, havanın nem oranından tutun da suyun ‘ph’ derecesine kadar, pek çok detayı göz önünde bulunduran, ayarı en iyi dengeleyen barista’ların elinden çıkabileceğine ikna oluyorum. 30 yıllık deneyimini burada konuşturduğunu anladığım Çeviköz, MOC’da beraberinde çok iyi üç barista ile birlikte çalıştığını da sözlerine eklemeyi ihmal etmiyor. Bir de, dünyanın çeşitli yerlerinde vermeye devam ettiği, yine dünyanın her yerinde geçerli, sertifikalı, barista eğitimlerini burada vereceğini söylüyor. Sadece meraklıları için başlangıç seviyesinde derslerin de olacağını öğrenip, mutlu oluyorum.
MOC’da bilindik espresso, cappucino gibi kahvelerin yanı sıra dünyada çok rastlanan, bizlerin ise yeni yeni görmeye başladığı özel kahve çeşitleri de mevcut. Çeviköz’ün tavsiyesi, ve evet, isminden anlaşılacağı üzere biber ile yapılan ‘Chilli Mocha’ oluyor. Ben diğer tavsiyesini deniyorum. ‘Cold brew’ denilen, 24 saate kadar damıtılarak hazırlanan ve buzla servis edilen bir kahveleri var ki, kahveseverlerin tatmasını özellikle tavsiye ederim. İsterseniz şişelenmiş halde alıp, eve de götürebilirsiniz. Sadece içmek üzere değil, kahvelerin kendilerini de, kahve yapımında kullanabileceğiniz, ‘syphon’ ismi verilen, evlerde makine kahvesi kalitesinde kahveler yapabileceğiniz, şık alet veya diğer aparatlardan da satın alabiliyorsunuz. Ya da bir mekân sahibisiniz diyelim, toptan kahve satışı da mevcut. İçeri kısımda devasa bir ‘roaster’ makinesi var. Galiba benim gördüklerimin en büyüğü. 15 kilo kadar geliyormuş.
Resimlerden de anlayacaksınız, mekân da oldukça ferah, geniş. Roaster bölümüne de, kurs verilecek kısma da ya da üst katta ‘lounge’vari oturma grubu ile girişteki klasik kahve set-up’ına da yer var. Duvarları kahveyle ilgili aksesuarlar, kitaplar ve bence etkileyici bir duvar resmi ile (üst katta) 2 bin adet vida ile yapılmış ilginç bir dünya haritası süslüyor. Tüm bu kahvelerin yanında yiyebileceğiniz çeşitli tatlı ve tuzluların bulunduğunu da söylemeden geçmeyeyim.
Bu arada, sadece MOC değil, bundan böyle her sokakta açılacak ‘iyi’ kahveci kabulüm. Freelance çalışmanın nimetlerinden biri işte, hepsinin keyfini süreceğim.
NOTLAR:
Servis: Servis mevcut. Kendiniz de alabilirsiniz. Hatta alıp gidebilirsiniz de... Keyfiniz nasıl istiyorsa.
Tavsiye ettiklerim: Baristaların sesine kulak verin derim. Bir de, ‘Cold Brew’dan tatmalısınız.
Çalışma saatleri: Her gün 08.00-23.00 arası açık.
Fiyat: Kahve çeşitleri 6-12 TL arasında değişiyor.
MOC Istanbul (Ministry Of Coffee)
Adres: Şakayık Sok. No:4/A Nişantaşı-İstanbul