Milliyet 03.10.2011

12. İstanbul Bienal'i rehberi

12. İstanbul Bienali bu yıl 13 Kasım'a kadar devam ediyor. Bienal'i gezmeden önce bilmeniz gereknler bu rehberde...

Bienal hakkında bilmeniz gereken 10 şey

12. İstanbul Bienal'i rehberi
İstanbul’u tam anlamıyla bir sanat platformuna dönüştürecek olan İstanbul Bienali başladı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 12. İstanbul Bienali’ni bu yıl 13 Kasım'a kadar sürüyor. İşte, Bienal hakkında sanatseverlere rehber olacak bilgiler...

1- Bienal’in küratörleri
Bu yıl İstanbul Bienali’nde ser verip sır vermeyen iki küratörle karşı karşıyayız: Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann. Küratörler Bienal’in sanatçılarını, eserlerini hatta ana başlığını gizlemeyi tercih ettiler. Mümkün olsaydı kendi isimlerini dahi ilan etmeyeceklerdi! Bu tutumlarının nedeni ise serginin kendisine dikkat çekmek. Çağdaş sanatın popüler ve spekülatif tartışmalarına da bir eleştiri getirmek istiyorlar bu tutumlarıyla. Yani Bienal öncesinde kimse sanatçılar üzerinden konuşamayacak; bizatihi bienalin kendisine odaklanılacak.

Peki kimdir bu iki gizemli küratör?
Programa Independente de Escola Sao Paulo’nun (PIESP) direktörü olan Pedrosa,
1965 Rio de Janerio doğumlu. Birçok serginin küratörlüğünü üstlendiği gibi aynı zamanda Artforum ve Frize gibi önemli güncel sanat dergilerinde de yazıları yayımlanan bir isim. 1974 Kostarika doğumlu Jens Hoffman ise California College of Arts Wattis Insitute for Contemporary Arts’ın direktörlüğünü yürütüyor. Solomon R. Guggenheim Museum (New York), KIASMA - Museum for Contemporary Art (Helsinki) gibi kurumlarda çalıştı ve birçok önemli projede yer aldı.

2- İsimsiz başlık

Bu yılki İstanbul Bienali’nin kapalılığı ve bilinmezliği başlığına da yansıyor. Küratörler Bienal’in başlığını “İsimsiz” olarak açıkladılar; tam haliyle de “İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011”. Bu başlık Bienal’e ilham kaynağı olan Kübalı Amerikalı sanatçı Felix Gonzalez-Torres’e de (bkz. madde 3) bir gönderme. Çünkü sanatçı eserlerini “İsimsiz” olarak adlandırıyordu.

3- İlham kaynağı sanatçı

Bienal’in başlığının yanı sıra temalarında da Felix Gonzalez-Torres’in etkilerini göreceğiz. Minimalist ve kavramsal yapıtlarıyla 20. yüzyıl güncel sanatının en etkili isimleri arasında gösterilen Felix Gonzalez-Torres’in işlerinden esinlenecek bu yılki Bienal. 1996’da,
39 yaşında vefat eden sanatçının çalışmalarını ölümünden bir yıl sonra İstanbul’da görmüştük. Rosa Martinez’in küratörlüğünü üstlendiği 5. İstanbul Bienali kapsamında. Ezber bozan bir anlatım diliyle ele aldığı sosyal içerikli konuları romantik bir anlatımı da içinde barındırarak ama asla mesaj kaygısı gütmeden anlatıyor Gonzalez-Torres. Kendi hayatından da yola çıkarak ölüm, göç, eşcinsel hakları, kimlik, sınırlar gibi pek çok konuyu ele alan çarpıcı işlere imza attı.

4- Beş karma, 50 kişisel sergi

Her ne kadar Bienal’e katılacak sanatçı sayısını bilemesek de en azından iki ay boyunca beş karmanın yanı sıra 50’den fazla kişisel sergiyi izleyeceğimizi öğrendik. Kişisel sergilerin içeriği gizli. Karma sergilerde yine karşımıza Felix Gonzalez-Torres çıkıyor. Sergilerin hepsi sanatçının bir çalışmasıyla aynı ada sahip.

“İsimsiz” (Soyutlama) adlı karma sergi, Gonzalez-Torres’in “İsimsiz” (Bloodwork-Steady Decline) adlı işini referans alıyor. Sanatçının
AIDS olduğunu öğrendiğinde elindeki tahlil sonuçlarından yola çıkarak ürettiği eseri, bu bölümün katılımcılarına ilham verecek.

“İsimsiz” (Ross), Torres’in AIDS’ten ölen sevgilisi Ross Laycock anısına yaptığı bir enstalasyondan yola çıkıyor. Bu bölümün sanatçıları ilişkiler, eşcinsellik, ölüm, aile, kimlik temalarına eğilecek anlaşılan.

“İsimsiz” (Pasaport) bölümü de Torres’in “İsimsiz” (Pasaport #II) eserinden esinleniyor. Ülke, ulusal kimlik, göç ve kültürel yabancılaşma konuları bu bölümün ağırlıklı temaları olacak.

Adını Torres’in otoportrelerinden alan “İsimsiz” (Tarih) başlıklı bölüm kişisel ve alternatif tarih okumaları işliyor.

Son bölüm olan “İsimsiz” (Ateşli Silahla Ölüm) Torres’in aynı adı taşıyan ve ABD’de bir haftada ateşli silahla öldürülen 460 kişiyi anlattığı eserinden yola çıkıyor. Sergi de haliyle kişisel silahlanmanın yarattığı dehşete odaklanıyor.

5- Ödüllü Japon mimar özel mekan hazırladı
Bu yılki İstanbul Bienali’ni diğerlerinden ayıran bir özelliği de şehrin dört bir yanına dağılmıyor oluşu. Malum geçtiğimiz yıllarda pek çok farklı mekanda izlerdik Bienal sergilerini. Ama bu yıl tüm eserler Tophane’de İstanbul Denizcilik İşletmeleri’ne ait alandaki 3 ve 5 nolu Antrepolarda izleyiciye sunulacak. Üstelik bu iki mekan da tasarımlarıyla heyecan yaratan bir mimara emanet edildi Bienal öncesinde. Henüz 40’lı yaşlarında olan ve kurucusu olduğu SANAA mimarlık ofisiyle pek çok çarpıcı yapıya imza atan Japon mimar Ryue Nishizawa, pek çok ödülün de sahibi. Mesela Venedik Mimarlık Bienali’nden Altın Aslan ödülüyle dönmüştü 2004’te. Geçtiğimiz yıl ise mimarlık dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olan Pritzker’i kazandı SANAA’daki ortağıyla birlikte.

Nishizawa, İstanbul Bienali’ne hazırlayacağı mekan için “Projemle hayata geçirmek istediğim şey, ziyaret eden kişiler için bu sanat eserlerinin etrafında yürüyüp, bunları diledikleri gibi deneyimleyebilecekleri bir özgürlüğü yaratmak” diyor.

Bu yılki İstanbul Bienali’ni diğerlerinden ayıran bir özelliği de şehrin dört bir yanına dağılmıyor oluşu. Malum geçtiğimiz yıllarda pek çok farklı mekanda izlerdik Bienal sergilerini. Ama bu yıl tüm eserler Tophane’de İstanbul Denizcilik İşletmeleri’ne ait alandaki 3 ve 5 nolu Antrepolarda izleyiciye sunulacak. Üstelik bu iki mekan da tasarımlarıyla heyecan yaratan bir mimara emanet edildi Bienal öncesinde. Henüz 40’lı yaşlarında olan ve kurucusu olduğu SANAA mimarlık ofisiyle pek çok çarpıcı yapıya imza atan Japon mimar Ryue Nishizawa, pek çok ödülün de sahibi. Mesela Venedik Mimarlık Bienali’nden Altın Aslan ödülüyle dönmüştü 2004’te. Geçtiğimiz yıl ise mimarlık dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olan Pritzker’i kazandı SANAA’daki ortağıyla birlikte.

Nishizawa, İstanbul Bienali’ne hazırlayacağı mekan için “Projemle hayata geçirmek istediğim şey, ziyaret eden kişiler için bu sanat eserlerinin etrafında yürüyüp, bunları diledikleri gibi deneyimleyebilecekleri bir özgürlüğü yaratmak” diyor

6- Yan etkinlikler
İKSV ve Pace Sanat Merkezi çocukları unutmuyor. İstanbul Bienali, 6-14 yaş grubundaki çocuklara eğitim programı sunuyor. Özellikle güncel sanata olan ilgiyi artırmak amacını taşıyan eğitim programları Bienal süresince devam edecek. Bir diğer yan etkinlik ise sanat öğretmenlerine yönelik. Ekim ayı boyunca 200 sanat öğretmenine Bienal ve güncel sanat eğitimi verilecek. Ardından öğretmenler öğrencileriyle birlikte Bienal’i gezecek.

7- Kitaplar yol gösterecek
Bienal’i gezmeden önce size kaynaklık edecek yayınlar da söz konusu.

İlk yayın kasım 2010’da İstanbul Bienali’nin tarihini ele alan “İstanbul’u Hatırlamak” konferansının kitabı. Bir diğer yayın da sanatçılara odaklanıyor. Kitap sanatçılarla yapılan röportajları, renkli fotoğraflarla sunan bir rehber niteliğinde. Üçüncü ve son yayın ise sergi konuları ile kurulum sürecine odaklanıyor. Özellikle son iki kitabı Bienal öncesinde incelemenizde
ya da gezerken koltuğunuzun altında bulundurmanızda yarar var.

8- Biletinizi aldınız mı?
Bienal’in biletlerinde neredeyse sonsuz seçenek karşımıza çıkıyor! Bilet fiyatları 17 Eylül’e kadar tam 15 TL, indirimli 5 TL. 17 Eylül’den sonra ise 20 TL. İlköğretim ve lise öğrencileri ile 65 yaş üstü izleyiciler, öğretmenler, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyeleri sergiyi 8 TL’lik indirimli biletle ziyaret edebilecekler. Üniversite öğrencileri ise Koç Holding’in katkısı sayesinde Bienal’i ücretsiz gezecek. Lale Kart sahiplerine bilet fiyatlarında yüzde 20 ila 25 oranında bir indirim söz konusu.

Rehberli turlara katılmak isteyenler, bilet dışında 20 TL ödemeli. Eğer indirimli bilet aldıysanız sadece 8 TL ek ücret ödüyorsunuz.

9- Ne yiyelim, ne içelim?

Bienal geziniz sonrasında şöyle güzel bir yemeğe ne dersiniz? Ya da öncesinde... Karaköy civarında konuşlanan, sundukları lezzetlerle dikkat çeken restoranları da sıralayalım istedik sizler için. Öncelik, Bienal mekanına yakınlığı nedeniyle İstanbul Modern’in kafesinde. Deniz manzarasına karşı güzel bir yemek ya da içki alabilirsiniz burada. Bienal’in çevresinde sıralanan mekanlardan diğer önerilerimiz ise Maya, Karaköy Lokantası, Karaköy Balıkçısı ve Sardunya. Her birinde çok iyi yemekler bulacaksınız. Biraz yürümek isteyenler rotasını Eminönü’ne çevirirse eğer Hamdi Restaurant’a mutlaka gitmeliler. Ya da yemek değil de şöyle güzel bir tatlı derseniz adresiniz Güllüoğlu olmalı. Kahve Dünyası ya da Bienal mekanının hemen çıkışına sıralanmış nargileciler de birer seçenek olabilir.

Yasemin Bay, Milliyet


Etiket: sergi, bienal
POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER