pudra.com
06.11.2009
Haftanın filmi: Coco Chanel’den Önce
Audrey Tatou’nun canlandırdığı Coco Chanel’in aylardır beklediğimiz ‘Coco Chanel’den Önce’ filmi vizyonda!
Kız kardeşiyle birlikte Fransa’nın orta kesimlerinde bir yetimhaneye gönderilen ve her Pazar boş yere babasının onu almaya gelmesini bekleyen küçük bir kız...
Pek de iyi olmayan sesiyle sarhoş askerlere şarkı söyleyen bir kabare göstericisi...
Bir taşra terzisinde, kıvrım kenarları diken mütevazi bir dikişçi...
Koruyucusu Etienne Balsan’ın, yozlaşmış kişilerden uzakta bir sığınak sunduğu genç ve sıska bir hayat kadını...
Kimsenin karısı olmayacağını bilen, aşkına karşılık veren Boy Capel ile bile evlenmeyi reddetmiş aşık bir kadın...
Yaşadığı dönemin adetlerini baskıcı bulan ve sevgililerinin kıyafetlerini giyen bir asi...
Bu hikaye, hayata inatçı bir yetim olarak başlayan, olağanüstü bir yolculuk sonunda modern kadının sembolü ve zamansız bir başarı simgesi haline gelecek efsanevi modacı Gabrielle, nam-ı diğer Coco Chanel’in hikayesi…
Filmden kareler için galerimizi tıklayın
Ve filmin çarpıcı yönü: Kostümler
Kostüm tasarımının önemli unsurlarından biri, Chanel tarzını oluşturan etkileri göstermekti. Filmin kostümcüsü Chatherine Leterrier sözlerine şu şekilde devam ediyor : “Chanel bir bakışta fark edilir. Karl Lagerfeld’in Chanel’in tarzını geleceğe uydurmak için yaptıklarını, geçmişe yönelik yaptım. Zamanda geriye gittim, Chanel’in yaratmış olabileceği ve tarzını şekillendiren ilk modelleri tasarladım. Chanel tarzı kesimleriyle, kumaşlarıyla ve basitliğiyle son derece belirgin. Film için tasarlanan kostümlerin, Haute Couture standartlarına uyması gerekiyordu.”
Leterrier, film için geçici bir atölye kurdu ve film için gereken kostümleri burada hazırladı. “Çok sayıda figüranın olduğu sahnelerde, dans salonunda, hipodromda, Emilienne’in tiyatrosunda... vs gibi sahneler için kostümlere ek nesneler yaptık. Stephen Jones ve Pippa Cleator adında iki terzinin yaptığı 800 farklı şapka gibi. Elbise yapmadan önce Chanel başarılı bir şapkacıydı ve yaptığı şapkalar o döneminkilerden daha gösterişliydi. Bazı kadınların taktığı şapkalarla dalga geçiyordu. ‘Kafalarında o şeyler varken, nasıl düşünebiliyorlar?’ derdi.”
Kostüm konusunun önemli zorluklarından biri de, modern stiller ile Chanel’in bunları tanıttığı dönemi bütünleştirmekti. Bu konuyu başarılı kostüm tasarımcı şöyle açıklıyor. “Benim açımdan zor olan şey, Chanel’in basit ve akıcı stilinin zarafeti ile, 1900’lerin modası arasında tezat oluşturmaktı. Güzelliğini, göğsü ön plana çıkarak bluzları, kurdele, dantel, tüyler, fırfırları korumak istiyordum.Aynı zamanda Chanel’in saf, akıcı hatlarıyla tezat oluşturacak abartlı, gösterişli ve resmi tarzı da göstermek istiyordum.”
Finaldeki defile sahnesi için Leterrier otantik modeller ve mücevherler seçti. “Chanel’in işbirliği bizim için çok önemliydi, özellikle de final sahnesinde. Orada Chanel etiketli giysiler kullanmamak imkansızdı.” diyor Fontaine. Ve ekliyor “Bu sahnede tüm giysiler, Chanel Konservatuarı’ndan geldi. Karl Lagerfeld’le birkaç kez buluştum, ona Catherine Leterrier’in yaptığı giysilerin çizimlerini gösterdik.”
Aksesuarlar için kostüm tasarımcısı ava çıktı. “İpleri, ipek kurdeleleri, düğmeleri ve döneme özgü aksesuraları bit pazarlarında ve antikacılarda aradım. Louvre des Antiquaries’de Matmazel Chanel’e ait platin ve elmas kolye bile buldum. Filmde bu muhteşem parça, restoran sahnesinde Audrey Tautou’nun zarif boynunu süslüyor. Audrey kostümlere büyük bir ilgi gösterdi. Prova seanarlarında yoğunlaştığını ve Coco Chanel’e dönüştüğünü gördüm.”
Leterrier, erkek kostümlerine de Chanel unsurları ekledi. “Balsan’ın kostümleri için Chanel’in tüvitlerinden kullandım ve robdöşambrı için de Lyon’daki Bianchini-Ferier’den eski at desenli bir ipek kumaş hazırlamalarını istedim ve rengini değiştirdim. Tüm ekibim son derece motive olmuştu ve herkes Coco Chanel’e kostüm yapmanın ilham verici olduğunu düşünüyordu. Bir oyuncu için Molière neyse, bizim için de Chanel o derece efsanevidir." diyor Leterrier.
Muhteşem kostümleri görmek için galerimizi tıklayın
Filmden özel notlar…
Coco Chanel adı, yönetmen Anne Fontaine’i çok uzun bir süredir büyülemekteydi. “Beni ilgilendiren moda değil, bu olağan üstü kadının kişiliğiydi. Kendi kendisini yetiştirmiş olması beni özellikle etkiledi. Fransız taşrasından gelen, yoksul, eğitimsiz bir kız, olağanüstü kişiliği sayesinde zamanının çok ötesinde biri olarak ortaya çıktı.” diyor Fontaine. Bu konu hakkındaki ilham kıvılcımlarının ortaya çıkmasından yıllar sonra, Fontaine’nin karşısına bu efsanevi kadın hakkında bir film yapma fırsatı ortaya çıktı. “Hayatının ilk dönemlerine, eğitim yıllarına yani Chanel’in daha müthiş kaderini anlamamış olduğu dönemi ele almanın mümkün olup olmadığını düşündüm. Bu yüzden geçmişe gittim, Edmonde Charles-Roux’nun Chanel hakkında yazdığı biyografiyi okudum."
Geçmişe ait bir şeyler bulmak zordu. Bir diğer zorluk da, böyle bir karakteri taşıyabilecek, Chanel’in basit bir taklidinden daha öte birisi olabilecek bir aktris bulmaktı. Aklına ilk gelen isim delici bakışlara sahip başarılı oyuncu Audrey Tautou oldu. “Audrey’le ilk karşılaşmamızda, onun irade gücü, atılganlığı ve insanı delip geçen bakışları beni büyüledi.” diyor Fontaine. “Chanel her şeye bakardı. Onun kültürü bilgiye değil, gözleme dayanıyordu. Audrey’le tanıştığımda daha senaryonun ilk satırını bile yazmamıştım fakat bana güvenirse ve yapım için Chanel’in çıraklık yıllarına yoğunlaşılırsa ilk dönem filmimin macerasına başlayabileceğimi biliyordum.”
Tautou da aynı şekilde Chanel’den çok etkilenmişti ve uzun zamandır adının geçtiği bu rol açısından Fontaine’in düşünceleri onu hemen esir aldı. “Bu perspektife sahip bir teklif gelmesini umuyordum çünkü bu karakterin modernliği, onun ruhu, kadınlara açtığı kapılar beni büyülemişti.” diyor Tautou. “Ayrıca Anne Fontaine konuyu nasıl ele almayı düşündüğünü açıkladığında, hemen kabul ettim. Anne, bana bu rolün farklı yönlerini araştırmama, Chanel’in kişiliğini geliştirmeme imkan tanıdı. Onun duygularını, hassas, şirin ve aynı zamanda emredici ve gururlu olmasını. Bu filmi bir kadının yönetiyor olması, o günlerde “zayıf cinsiyet”ten biri olmanın zorluklarını yansıtmak açısından büyük bir avantaj. Anne Fontaine’in zekası, zarafeti, karakterle ilgili global perspektifi ve hikaye, filmin yapımında çok büyük bir rol oynadı.”
Coco Chanel’in hayatını ayrıntısıyla inceyen set sorumlusu Olivier Radot: “O döneme değil de, daha çok konuya odaklanmanız, yarattığınız dünyayı hikayeye, duygulara ve yönetmenin bakış açısına yönlendirmeye dikkat etmelisiniz.” diyor . “Bir filme yoğunluk katan budur. Bende arşivleri kopyalamak yerine, yorumlamak, dönüştürmek ve yaşananların özünü, duyguları korumak isterim. Chanel’in çıraklık yıllarına dair çok az belge var. Sonunda, onun yaratıcılığını etkileyen şeylerin kaynağını gösteren şeyler buldum. Yetimhane setlerine özellikle önem verdik ve o günlerin siyah ve beyaz görünümünü vurguladık. Siyah etek, beyaz bluzlu Aubazine forması da onun tarzını etkiledi. Bu sadelik, Coco Chanel’in Maison Chanel merdivenlerinde bir defileyi seyrettiği sırada ortaya çıkıyor.”