Sinema, Aşkın 500 Günü, film, Zooey Deschanel

Aşkın kader olduğuna inanan bir erkekle, aşkın tesadüf olduğuna inanan bir kadının 500 günü nasıl geçer?

Romantik komedi gibi duruyor ama hiç de alışılmış değil. Aşkın gerçek ve kader olduğuna inanan bir erkekle, aşka inanmayan ve aşkın bir tesadüf olduğuna inanan bir kadının 500 gününü içeriyor film. Bu Summer ve Tom’un hikayesi. Erkek hayatının kadınını bulma derdinde. Summer’la bunu bu yüce duyguya eriştiğini sanıyor. İlk günler, her ilişki gibi tanıma seremonileri içinde güzel geçiyor ama sonra tavsamaya başlıyor. Kız adı konulmamış, belirsiz bir durum yaratma gayreti güderken, erkek emin olduğu duyguların emin olunan ‘tanımlamaları’nı istiyor. O yüzden filmde parçalı durumlar yaşıyoruz. Aşkın günleri arasında bir ileri bir geri gidip duruyoruz. Tom bir iyi bir kötü, Summer bir emin bir emin değil… O zaman başka bir durum var bu olayın içinde…

İlk defa Sundance Film Festivali’nde seyirciyle buluştu, sevildi, sayıldı. Aşk adına sayılan günleri akla getirdi. Bazen çok istense de olmayan ilişkilere gönderme yapıyor, duyguların farklı etkilerini çarpıştırıyor. Ama sonunu biraz beklenmedik bir biçimde sunuyor. Marc Webb imzası taşıyor, Summer’ı Zooey Deschanel oynuyor, maviş gözleriyle pek de yakışıyor role… Tom ise Joseph Gordon-Levitt tarafından canlandırılıyor. Yüzünde bin bir türlü anlam barındıran bu küçük erkek, kalbi kırık erkeği hakkıyla savunuyor!

Banu Bozdemir’in Gazeteport’ta yer alan yazısından alınmıştır.

Haftanın filmi: Aşkın 500 Günü

Aşkın kader olduğuna inanan bir erkekle, aşkın tesadüf olduğuna inanan bir kadının 500 günü nasıl geçer?