› 
 › 
pudra.com 16.03.2010

İstanbul Film Festivali’ne geri sayım başladı!

İstanbul'un baharı müjdeleyen etkinliği İstanbul Film Festivali 3–18 2010 Nisan tarihlerinde...

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası İstabul Film Festivali 2010 yılında 20 bölümde gerçekleşecek.


Festival sponsorluğunu 6 yıldır AKBANK’ın üstlendiği Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin yirmi dokuzuncusu 3–18 Nisan tarihlerinde yapılacak. Biletler ise 20 Mart'tan itibaren satışta...

2009 yılında 162 bin izleyiciyle yine Türkiye’nin en büyük sinema etkinliği olan Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin programında bu yıl, 2009 ve 2010’un dikkat çeken yapımlarının yanı sıra dünya festivallerinden ödüllerle dönen filmler, unutulmayan klasikler ve usta yönetmenlerinin başyapıtlarından seçmeler yer alıyor. Festivalde 20 bölümde yaklaşık 200 film gösterilecek.

Bu yıl yeni bölümleriyle de dikkat çeken Festival’de, her yıl olduğu gibi ünlü konuklar ve usta sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, ustalık sınıfları, konserler gibi birçok etkinlik gerçekleştirilecek.

AKBANK GALALARI



Ünlü Amerikalı moda tasarımcısı Tom Ford’un Christopher Isherwood’un romanından uyarladığı, yapımcılığını üstlendiği ve yönettiği ilk filmi A Single Man, Festival’in bu yılki seçkisinde en merakla beklenen filmlerinden. Filmde eşcinsel bir üniversite profesörünü canlandıran, Colin Firth bu rolüyle Venedik Film Festivali’nde Volpi Kupası’nı kazandı ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday oldu. Filmde Colin Firth’e kült filmlerin vazgeçilmez oyuncusu Julianne Moore eşlik ediyor.

San Sebastian Film Festivali’nin açılış filmi olan Chloé, Akbank Galaları’nın öne çıkan filmlerinden. Kanadalı yönetmen Atom Egoyan’ın Hitchock gerilimlerini anımsatan son filmi Chloé, Fransız yönetmen Anne Fontaine’in 2003 yapımı Nathalie adlı filmine gönderme niteliğinde bir psikolojik gerilim.

Julie & Julia, farklı zaman dilimlerinde yaşamlarına rağmen benzer zorlukları yaşamış, yemek yapma tutkusu olan iki kadının gerçek hayat öykülerine dayanıyor. Romantik komedi filmleriyle tanıdığımız Nora Ephron’ın bu eğlenceli filminde, kendine bir kez daha hayran bırakan muhteşem performansıyla Merly Streep’e başarılı oyuncu Amy Adams eşlik ediyor. Başrol oyuncularından Meryl Streep, bu filmdeki rolüyle Ocak ayında Altın Küre kazandı ve Oscar’a aday gösterildi.

Gün Doğmadan ve Gün Batmadan filmleriyle kendisine ciddi bir hayran kitlesi toplayan yönetmen Richard Linklater'in son filmi Me and Orson Welles, Orson Welles tarafından keşfedilen genç bir oyuncunun yetişkinliğe geçiş öyküsünü anlatıyor. Robert Kaplow’ın romanından uyarlanan filmin başrollerini High School Musical'dan tanıdığımız Zac Efron, Claire Danes ve Christian McKay paylaşıyorlar.

Joel ve Ethan Coen’in son filmi, En İyi Film ve En İyi Özgün Senaryo dallarında Oscar adayı A Serious Man, Akbank Galaları’nın merakla beklenen filmlerinden. Coen kardeşlerin kendi çocukluklarından esinlendikleri film, Coen’lerin anne ve babaları gibi üniversitede öğretim görevlisi olan Larry Gopnik'in, 1967 yılında tamamen dibe vuran aile hayatını muzip bir dille anlatıyor.

Bağımsız filmlerin benzersiz yönetmeni Jim Jarmusch bu kez bir polisiye–gerilim filmine imza atmış. Gael Garcia Bernal, Hiam Abbass, Tilda Swinton ve John Hurt gibi yıldız oyuncularla dolu The Limits of Control, Isaach de Bankole’nin canlandırdığı gizemli bir yalnız adamın kanun dışı faaliyetlerinin peşinde İspanya’da geçen bir yol filmi.

DÜNYA FESTİVALLERİ



İstanbul Film Festivali’nin Sabah Gazetesi sponsorluğundaki bölümü “Dünya Festivallerinden”, Festival izleyicisine tanınmış yönetmenlerin saygın festivallerde gösterilen çoğu ödüllü son yapıtlarından 20 film sunuyor.

Claire Denis ve Fransa’nın en ünlü romancılarından Marie N’Diaye’nin birlikte yazdıkları White Material, yönetmen Denis’nin 21 yıl önce Chocolat ile uğradığı Afrika’ya dönüşünü simgelerken sömürgecilik karşıtı bir öykü anlatıyor. Filmin başrollerinde Isabelle Huppert, Isaach De Bankolé ve Christophe Lambert yer alıyor.

Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan, Selanik Film Festivali’nde İnsani Değerler ödülü kazanan Lebanon, İsrailli yönetmeni Samuel Maoz’un ilk uzun metrajlı filmi. 1982 Lübnan Savaşı’nı dört deneyimsiz askerin gözünden ve sadece bir tankın içinden anlatan film, “son dönem İsrail filmlerinin en cesuru ve en iyisi” olarak övülüyor. Yönetmen Samuel Maoz Festival’in konuklarından olacak.

Venedik Film Festivali’nin En İyi Senaryo ödülünü kazanan Life During Wartime da Festival’de izleyicilerle buluşacak. Amerikalı usta bağımsız yönetmen Todd Solondz’un yönettiği bu kara komedi, yönetmenin önceki filmi Mutluluk filminin devamı niteliğinde. Todd Solondz’un İstanbul’a gelmesi bekleniyor.

Geçtiğimiz yıl Çin’in resmi izni olmadığı halde katıldığı Cannes’da en iyi senaryo ödülünü alan, daha önce pek çok kez sansüre uğramış yönetmen Lou Ye’yi Festival takipçileri Suzhou Nehri ve Mor Kelebek filmleriyle tanıyorlar. Yönetmenin son filmi Spring Fever, cesur ve sınır tanımayan sahneleriyle ateşli bir aşk üçgenini anlatıyor.

Andrea Arnold, bol ödüllü ilk filmi Kırmızı Yol’un ardından, 2009 Cannes Jüri ödüllü son filmi Fish Tank ile Festival’de. Hiphop tutkunu bir genç kızın dünyasını anlatan filmde çekici, seksi ve ulaşılmaz baba figürü rolünde Açlık ve Soysuzlar Çetesi filmlerindeki performanslarıyla takdir edilen Micheal Fassbender var. Fish Tank, İngiltere’de gençliğin geleceğe umutsuz bakışını duyarlı ve gerçekçi bir bakış açısıyla anlatıyor.

Belçikalı oyuncu-yönetmen Lucas Belvaux, Rapt filmiyle ünlü Fransız işadamı, Baron Edouard-Jean Empain’in 1978’de kaçırılmasıyla altüst olan hayatını anlatıyor. Başarılı bir polisiye-politik film olan Rapt Cesar 2010 ödüllerine en iyi film dalında aday. Lucas Belvaux’yu Festival izleyicisi 2002 yapımı üçlemesinin ardından Güçsüzün Hakkı ile tanıyor. Belvaux Festival kapsamında İstanbul’a geliyor.

Farewell, soğuk savaş döneminin en önemli casuslarından Vladimir Vetrov’un dünyayı değiştirme hevesiyle ülkesinden vazgeçişinin öyküsü. Filmde Sovyet ajanı Sergei Grigoriev’i usta yönetmen Emir Kusturica canlandırıyor. Filmin yönetmeni 2006’da Festival’in açılış filmi olan Merry Christmas ile tanınan Christian Carion.

Geçtiğimiz yıl Festival’de Bu Filmde Ben de Varım ile Uluslararası Yarışma’da Altın Lale kazanan Ian Fitzgibbon kendi tarzını Dublin sokaklarında sürükleyici bir kovalamacayla sürdürüyor. Perrier’s Bounty, 24 saat içinde borcunu ödemeye çalışan bir adamı takip eden heyecanlı bir gangster komedisi. Filmin başrolünde son dönemin gözde oyuncularından Cillian Murphy yer alıyor.

Fransız yönetmen Robert Guédiguian’ın son filmi The Army of Crime’ın ilk gösterimi Cannes’da yapıldı. Film, 2. Dünya savaşının en tanınmış direnişçilerinden Parisli Ermeni şair Missak Manouchian ve silah arkadaşlarının hikâyesini yine kendine has şiirsel dili ve kaybetmediği hümanizmiyle anlatıyor. Yönetmen Robert Guédigian ve filmin oyuncularından eşi Ariane Ascaride de Festival’in konuklarından olacak.

Son iki yıldır Aşk Şarkıları ve Güzel İnsan filmleriyle Festival programında yer alan Christophe Honoré’nin son filmi Making Plans for Lena, kendi başına ayakta kalmaya çalışan bir kadının hikâyesini anlatıyor. Başrolünde Honoré’nin önceki filmlerinden de tanıdığımız, Catherine Deneuve ve Marcello Mastroianni’nin kızı Chiara Mastroianni var.

Geçen yıl Bitmeyen Yürüyüş filmiyle Festival’de yer alan Hirokazu Kore-eda’nın Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen yeni filmi Air Doll, bir şişme bebeğin canlanıp hayatı keşfettiği hem neşeli hem hüzünlü bir hikâye.

Kore’nin Oscar aday adayı Mother, The Host filmiyle dünyaca ünlenen Bong Joon-ho’nun son filmi. Filmde bir annenin zihinsel özürlü oğlunu koruma çabaları anlatılırken Kore’deki toplumsal çöküş de vurgulanıyor.

Kızkardeşim Evleniyor ve Mürekkep Balığı ve Balina filmleriyle tanınan Noah Baumbach, “rahatsız aileler” konusundaki uzmanlığını son filmi Greenberg’de de sürdürüyor. Kara mizah yüklü Greenberg’in başrolündeki Ben Stiller, New York’tan Los Angeles’a taşınan, bu arada da erkek kardeşine bakmak zorunda kalan bir adamı canlandırıyor. Filmin senaryosunu Baumbach, eşi Jennifer Jason Leigh ile birlikte yazmış.

NTV BELGESEL KUŞAĞI



İstanbul Film Festivali’nin belgeseller bölümünün sponsorluğunu bu yıl da NTV üstleniyor. NTV Belgesel Kuşağı’nda son dönemin ses getiren belgeselleri yer alıyor.

Altın Laleli yönetmen Michael Winterbottom’ın Mat Whitecross’la işbirliği yaptığı belgesel The Shock Doctrine, merakla beklenen Festival filmlerinin arasında... Ocak ayında Türkiye’yi ziyaret eden ünlü yazar ve eylemci Naomi Klein’ın aynı adlı kitabından uyarlanan film, Klein’ın “Felaket Kapitalizmi” adını verdiği olguyu ele alıyor.

Savaş Fotoğrafçısı ve Dev Budalar ile tanıdığımız fotoğrafçı ve yönetmen Christian Frei’ın son belgeseli Space Tourists, dünyanın ilk uzay turisti İranlı–Amerikalı Anousheh Ansari’nin çektiği görüntüleri de içeren, hem uzayda hem de Kazak steplerinde çekilmiş son derece çarpıcı bir film.

En İyi Belgesel dalında Oscar’ı kazanan The Cove, dünyanın dört bir yanında hem festivallerden hem de eleştirmenlerden ödüller aldı. 2009 Sydney, Stockholm, Ghent ve Sundance’te İzleyici Ödülü, Seattle’da En İyi Film, Boston, Los Angeles, Toronto, Denver Sinema Eleştirmenleri’nin En İyi Belgesel ödüllerini kazanan filmin yönetmeni Louie Psihoyos, dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri kabul ediliyor. The Cove, sinemacılar, eylemciler ve dalgıçlardan oluşan bir ekibin Japonya’da gözlerden ırak bir koya gidişlerini ve Japon balıkçıların yunus katliamını konu ediyor.

2004’te The Yes Men filmini çeken Chris Smith’in son belgeseli Collapse, bir felaket filmi... Amerika’yı alt üst eden mortgage krizini birkaç yıl önceden tahmin eden Michael Rupert’la yapılan röportajları konu alan Collapse, dünyanın petrol rezervlerinin tükeneceğini ve toplumsal düzenin çökeceğini öngörüyor.

Kanadalı folk, country ve rock efsanesi Neil Young’ın hikâyesini anlatan “yüksek sesli, ham, elektrikli rock’n’roll” filmi Neil Young Trunk Show, hayranlarının kaçırmaması gereken bir film. Filmin yönetmeni Kuzuların Sessizliği ve en son Anne Hathaway’in En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildiği Rachel Evleniyor filmleriyle tanınan Jonathan Demme.

GENÇ USTALAR



Colin’s sponsorluğunda gerçekleştirilen “Genç Ustalar” bölümünde, ilk ya da ikinci filmleriyle dünya sinema endüstrisinin dikkatlerini üzerine çekmiş 10 başarılı genç yönetmenin filmi yer alıyor.

Ünlü oyuncu Drew Barrymore’nin ilk yönetmenlik deneyimi Whip It, birçok eleştirmenden övgüler topluyor. Bir genç kızın paten yarışlarına katılmasını anlatan filmin başrolünde Ellen Page, Marcia Gay Harden ve Juliette Lewis yer alıyor.

Buenos Aires’te En İyi Yönetmen ödülünü alan senaryo yazarı ve yönetmen Pablo Agüero, kendi yaşamından izler taşıyan ilk filmi Salamandra’nın ardından bu kez, iki yabancıyı, Paris’te bir dairede bir araya getiriyor. Agüero’nun ikinci filmi Doronship 77 amatör oyunculuklarla yükselen duygusal bir yapıt.

Sundance’te senaryosuyla Uluslararası Sinemacılar Ödülü kazanan Huacho, Alejandro Fernandez Almendras’ın ilk filmi. Şilili bir köylü ailenin bir gününü anlatan film, ilk kez Cannes’da Eleştirmenler Haftası’nda gösterildi.

Ghent ve Flandres’te En İyi Film, Kudüs’te En İyi Erkek Oyuncu Ödüllerini kazanan Eyes Wide Open, İsrail sinemasında son dönemde görülen yükselişin en iyi örneklerinden. Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde prömiyeri yapılan film, İsrail’deki aşırı dindar Yahudi toplumunda birbirine âşık olan iki erkeğin öyküsü anlatılıyor. Bu ilk uzun metrajlı filmiyle ünlenen yönetmen Haim Tabakman, daha önce kısa filmleriyle de Cannes’da yarışmıştı.

LG İLE GECEYARISI ÇILGINLIĞI



İstanbul Film Festivali’nin geceyarısı sinemasının sponsorluğunu bu yıl LG üstleniyor. “LG ile Geceyarısı Çılgınlığı” bölümünde yer alan filmleri, cumartesi geceleri Atlas sinemasında saat 24.00’te gösterilecek.

İsveçli gazeteci-yazar Stieg Larsson’un Millennium Üçlemesi, tam 41 ülkede 21 milyon satarak rekor kıran, hipnotize edici, müthiş bir roman dizisi... Bu üçlemenin ilk kitabı Türkçeye Ejderha Dövmeli Kız adıyla kazandırıldı. Niels Arden Oplev tarafından sinemaya uyarlanarak İskandinavya’da izleyici rekorları kıran The Girl with the Dragon Tattoo / Ejderha Dövmeli Kız, hakaret suçundan hapse girmek üzere olan bir gazeteciyle gizemli, asosyal, uyumsuz bir hacker kızın birlikte, zengin, sanayici bir ailenin kanlı geçmişini araştırmalarını konu alıyor.

Gaspar Noë'nin Cannes’da Altın Palmiye için yarışan son filmi Enter the Void kendi deyimiyle “psikedelik bir melodram”. Tibet Ölüler Kitabı’ndan esinlenen, “çağdaş sinema terimleriyle tanımlanamayan” bu avangart film, iki kardeşin uyuşturucu dolu yolculuklarını sanrılar ve halüsinasyonlarla anlatıyor. Gaspar Noë de festivalin konuklarından.

Birbirinden ilginç, sürükleyici, tuhaf ve çarpıcı filmlerle geceyarısı seanslarında da koltuğunuzdan kıpırdayamayacaksınız.

CANLANDIRMA SİNEMASI: ESTONYA



Ben&Jerry’s’in sponsorluğunu üstlendiği “Canlandırma Sineması”nın bu yılki konuğu, Başkenti Talinn, 2011 yılında Avrupa Kültür Başkenti unvanını alacak olan Estonya… 1930’larda başlayan canlandırma film geleneği 1950’lerde yeniden yükselirken, kukla film stüdyoları kuran Estonya, ödüllü özgün yapımlarıyla canlandırma dünyasının saygın ülkelerinden.

MAYINLI BÖLGE



Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin artık gelenekselleşen, Malaysia Airlines sponsorluğunda gerçekleşen Mayınlı Bölge’sinde bu yıl farklı tür ve anlatım teknikleriyle sınırları zorlayan, yaklaşımları ve teknik özellikleriyle sıradışı 10 film yer alıyor.

Larry Clark’ın Kids ve Ken Park filmlerinin senaryo yazarı, 2007 yapımı Mister Lonely’nin yönetmeni, bağımsız Amerikan sinemasının en önemli genç yönetmen ve yapımcılarından Harmony Korine, bu kez yapımcılığını ünlü modacı agnès b.’nin üstlendiği kurmaca bir dramla Festival’de... Dünya prömiyeri Toronto Film Festivali’nde yapılan Trash Humpers, sokakta yaşayan bir grup tuhaf yaşlıyı anlatıyor.

Cannes Belirli Bir Bakış bölümünün en iyi filmi seçilen Dogtooth, Saraybosna, Montreal ve Sitges Film Festivallerinde de ödüller aldı. Başka bir evrendeymiş gibi kopuk bir gerçeklikte yaşayan bir aileyi gözlemleyen Yorgos Lanthimos’un filmi, sertliği ve soğuk, mesafeli bakışıyla Haneke ve Lars von Trier’in filmlerini anımsatıyor.

Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve UNICEF ödüllerini kazanan Women without Men, dört kadın üzerinden Şah’ın iktidara yeniden gelişini anlatıyor. Türkiye’de de gayet iyi tanınan İranlı kadın sanatçı Şirin Neşat’ın bu ilk filmi, siyasal ve şiirsel yapısıyla Toronto Film Festivali’nde eleştirmenlerden büyük övgü aldı. Şirin Neşat da festivalin konuklarından olacak.

György Palfi ilk iki filmi Hıçkırık ve Taxidermia’da olduğu gibi mayınlı bölge bölümüne yakışır biçimde yeni tarzlar denemeye devam ediyor. Macar yönetmenin üçüncü filmi I Am Not Your Friend, öyküden çok doğaçlama oyunculuklara dayanan, arkadaşlık üzerine bir düşünce fırtınası.

ÇOCUK MÖNÜSÜ



Sponsorluğunu Jojo’nun üstlendiği “Çocuk Mönüsü” bölümünde, çocuk filmleri festivallerinde gösterilip beğeni toplayan filmlerden seçilen, çocuklar ve ailelerinin rahatlıkla izleyebileceği filmler gösterilecek. “Çocuk Mönüsü” filmleri, Festival boyunca hafta sonları sabah seanslarında Nişantaşı Citylife City’s sinemasında gösterilecek. Filmlere simültane Türkçe seslendirme yapılacak.

YILLARA MEYDAN OKUYANLAR



Sinemaseverler, “Yıllara Meydan Okuyanlar” bölümünde bu sene de sinemanın usta yönetmenlerinin en son filmlerini izleme fırsatı bulacaklar.

Ünlü İtalyan sinemacı Marco Bellocchio en iyi yönetmen başta olmak üzere birçok ödül kazandığı son filmi Vincere’de tarihin karanlık bir sayfasından söz ediyor. Film, Benito Mussolini’nin hayatında yok edilmeye çalışılan bir sırı, Mussolini’nin hiçbir zaman kabul etmediği gayrimeşru oğlunun annesi Ida Dalcer’in gerçek öyküsünü anlatıyor.

Fransız Yeni Dalgasının en önemli yönetmenlerinden Alain Resnais’in gözde oyuncuları Sabine Azema ve Andre Dussollier ile birlikte çalıştığı filmi Wild Grass’ta kayıp bir cüzdanın peşindeki orta yaşlı bir çiftin romantik maceralarını izliyoruz. Seksen altı yaşındaki Resnais, bu filmiyle 2009’da Cannes’da Kariyer Özel Ödülü ve Jüri Özel Ödülü kazandı.

2009 Cannes’da Jüri Özel Ödülü’yle taçlandırılan kariyerinde başarılı birçok filme imza atmış Jacques Rivette seksen yaşına rağmen sinemaya devam ediyor. Son filmi Around a Small Mountain, yazar Raymond Roussel’in hayatına dayanıyor ve bir sirkte geçiyor. Filmin oyuncularından Jane Birkin Festival sırasında İstanbul’da olacak.

ELIA SULEIMAN



Festival’de, filmleri retrospektif olarak gösterilecek yönetmenlerden ilki, dikenli mizah anlayışı Jacques Tati ve Buster Keaton’la karşılaştırılan, Filistinli yönetmen Elia Suleiman. Primo Levi ve Walter Benjamin hayranı olduğunu her fırsatta belirten Elia Suleiman, filmlerinde Filistinli olmayı kendine özgü şiirsel tarzıyla sorguluyor. Elia Suleiman’ın 2009’da Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan son filmi The Time That Remains dâhil tüm eserleri Festival programındaki bu özel bölümde izleyiciyle buluşacak.

JOSEPH LOSEY



Bu yıl, birden fazla filmiyle Festival’e konuk olacak bir diğer yönetmen ise Bertolt Brecht’in sınıf arkadaşı, yoldaşı; Harold Pinter’ın dostu ve ortağı; dışlananların şiddet dolu aşk öykülerinin yönetmeni Joseph Losey. Joseph Losey, McCarthy’nin komünist avında şimşekleri üzerine çekmesine rağmen Hollywood’a damgasını vuran “büyük yönetmen”ler arasında sayılıyor. Losey’nin 40 yıla yakın süren ilginç sinema kariyerinden sinema yazarı Fatih Özgüven’in seçtiği filmler Festival programında yer alıyor.

ANILARINA



Geçen Festival’den bu yana kaybettiğimiz sinemacıların yapıtlarıyla anıldıkları bu bölümde, Fransız yeni dalgasının önemli yönetmenlerinden Eric Rohmer, samimi toplumsal filmlerin ve abartısız, sade komedi filmlerinin yönetmeni Zeki Ökten ve Türk sinemasında 60'lar ve sonrasına damgasını vuran, milli sinema, ulusal sinema tartışmalarına temel kaynak olmuş sinema emekçisi Halit Refiğ’in birer filmi gösterilecek. Festival programında ayrıca, hayal gücünü ve sinema sevgisini, teknik ya da mali imkânsızlıklarla dizginlemeyen Ahmet Uluçay’ın yarım kalan filminden parçalar, düzenlenecek özel bir gecede gösterilecek.

KOMEDi FİLMLERİ



İstanbul Film Festival bu yıl, en yaygın, en zor ve en keyifli sinema türü komediye özel bir bölüm ayırıyor. Comedymax sponsorluğunda gerçekleştirilen bu yeni bölümle, hayatı hafife alan, eğlendirirken düşündüren, mizaha ve dünyaya benzersiz açılardan bakan olağanüstü filmlerden olağanüstü bir seçki sunuyor.

BBC’de yayınlanan bir diziden yola çıkarak yapılan In the Loop, ABD Başkanıyla İngiltere Başbakanının Ortadoğu’da bir savaş çıkarma heveslerini son derece mizahi bir dille anlatıyor. Armando Iannucci’nin yönettiği film, En İyi İngiliz Filmi, En İyi Uyarlama Senaryo dallarında BAFTA’ya, En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar’a aday gösterildi.

En son Üç Bilge Adam’la Festival’de izlediğimiz Mika Kaurismaki’nin son filmi The House of Branching Love, aile bağlarının ne kadar narin ve ne kadar güçlü olduğunu sorgularken ayrılan bir çift üzerinden Finlandiya’nın değişen toplumsal dinamiklerini de gözler önüne seriyor.

Bunny and the Bull, İngiliz mizahıyla yoğrulmuş son derece eğlenceli ve yaratıcı bir yol filmi. Görsel açıdan Michel Gondry’yi anımsatan, Paul King’in yönettiği filmin kahramanları, kartondan ve köpükten yapılma dekorların içinde İngiltere’den Avrupa seyahatine çıkıyorlar.

Jacob Tierney’nin yönettiği ilginç ergen filmi The Trotsky, kendini Sovyet kahramanı Trotsky’nin reenkarnasyonu sanan bir gencin hikâyesini anlatıyor. 1995 yılında Terence Davies filmi The Neon Bible’ın başrol oyunculuğunu üstlenen Jacob Tierney’nin bu son filmi, Tokyo ve Halifax Film Festivallerinde İzleyici ödülü kazandı.

İSTANBUL FİLMLERİ



İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması dolayısıyla İstanbul Film Festivali de İstanbul’da geçen, İstanbul’u konu eden, Türk ve yabancı filmlerden bir seçkiyi programına dâhil ediyor. Sponsorluğunu Turkmax’ın üstlendiği bu yeni bölümde gösterilecek filmler, İstanbullu olsun olmasın, birçok sinemaseverin ilk kez huzuruna çıkacak. Bölümdeki filmlerden Tod Browning’in yönettiği 1920 yapımı sessiz film The Virgin of Stamboul ve Maurice Pialat’nın kısa filmleri büyük ilgi çekecek.

İyi bir Başlangıç: 30 Yılın En İyi İlk 5 Filmi



Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyeleri, 1980’den 2010’a kadar çekilen “ilk filmleri” değerlendirdi ve “son 30 yılın en iyi başlangıçları”nı seçti. Bu listede ilk beş sırayı oluşturan filmler, 2010 yılında, İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşacak. Böylelikle Festival takipçileri, sinema serüvenine “iyi bir başlangıç” yapan yönetmenlerin bu eşsiz ilk filmlerini farklı bir gözle izleme imkânı bulacaklar. Bu beş benzersiz ilk filmin gösterimleri, SİYAD üyesi sinema yazarlarının film öncesinde yapacakları sunumlarla gerçekleştirilecek.

SİYAD üyelerinin seçtiği bu beş en iyi ilk film, Quentin Tarantino’nun tarzını bir tür olarak sinemaya sokan Reservoir Dogs, tuhaf karakterleri ve iki zıt kız kardeşin hikâyesiyle Sweetie (Jane Campion), ucuz korku filmlerinin korkutuculuğunu ucuz gerilim filmlerinin sürükleyiciliğiyle birleştiren neo-noir Blood Simple (Joel ve Ethan Coen), tüketici toplumunun insanın kanını donduran kişiliksizliğini bir Avrupa tarzı olarak acımasızca sinemaya getiren Seventh Continent (Michael Haneke) ve içten dışa çözülen bir dedektif öyküsüyle psikolojik çürümeyi anlatan Element of Crime (Lars von Trier).

KÖPRÜDE BULUŞMALAR

Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen ve sinema profesyonellerinden büyük ilgi gören “Köprüde Buluşmalar” seminerlerinin dördüncüsü bu yıl da 14–15 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Türkiye’den uzun metrajlı film projelerine açık olarak düzenlenen Köprüde Buluşmalar Uzun Metrajlı Film Projesi Geliştirme Atölyesi’nin üçüncüsü de Arte, Eurimages, Fortissimo Films, Binger Lab gibi uluslararası kuruluşlardan gelen temsilciler, proje sahipleriyle finansal plan hazırlama ve profesyonel platformlarda proje sunumu üzerine birebir görüşmeler yapacaklar. Böylece genç Türk sinemasının projelerine ve ortak yapımlara uluslararası finansman sağlanması için ilk adımlar atılmış olacak. Ayrıca birinci seçilen projeye Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 10.000 USD para ödülü verilecek.

Köprüde Buluşmalar Uzun Metrajlı Film Projesi Geliştirme Atölyesi kapsamında 2008 yılında Belma Baş’ın “Zefir”, 2009 yılında Hüseyin Karabey’in “Sesime Gel!” isimli projeleri birinci seçilmişti.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER