Medikal estetik uzmanı Dr. Mustafa Karataş, bu kum işçilerinden biri. Kliniği Dipnot’ta, bizim estetik kaygılarımızı gidermek için çalışıyor. Onun anlattıklarıysa hepimizi ilgilendiriyor.
İnsanlar size, vücutlarında hoşlanmadıkları bir veya birkaç yerini değiştirmek için geliyorlar. Sizin bu şekilde gelenlere, “olduğunuz gibi gayet iyisiniz” dediğiniz oluyor mu hiç?
- Elbette, bunu çok sık yapıyorum. Hatta bir saat önce uygulamaya bir hastam geldi. Kendisi 38 yaşına girmesine 15 gün kalan, ciddi anlamda depresif bir ruh haline sahip olan ve bunun nedeninin görünümüyle ilgili olduğunu düşünen bir hasta.
Ancak size göre neden bu değil sanırım…
- Evet. İşindeki başarısızlığının, ilişkilerindeki olumsuz yansımanın estetik görünümünden kaynaklandığını düşünüyor. Aslında böyle bir şey doğru değil. Tabii ki insanların daha iyi yaşlanmaya, daha iyi bir vücuda kavuşmak için çabalamalarını olumlu bir şekilde karşılıyorum ama aniden verilebilecek bir kararla değil.
Yani, bir anda değişebilmeniz mümkün değil mi diyorsunuz?
- Hayır, değişebilirsiniz. Ama psikolojinizin buna net olarak hazır olması ve doktorunuzun da bunu sorguluyor olması gerekli. Aksi takdirde, yapılan işlem de sizi mutlu etmeyecektir. Mutsuzluğunuzun nedenini net olarak bilmeniz lazım aslında.
Sonuçta bu işin ucu size dokunabilir değil mi? Hasta uygulamadan memnun kalmayabilir…
- Tabii ki… Direk olarak bize geri dönüşü var. Çünkü biz bir hastalığı düzeltmiyoruz. Var olan bir şeyi değiştirme ya da eskiyi yenileme anlamında çalışıyoruz. Bu yüzden de hastanın psikolojik açıdan çok iyi olarak değerlendirilmesi lazım. Bu, uzun süre birlikte yürüdüğünüz hastalarla daha net anlaşılabiliyor. Her bir tedavinin bir dozu, bir süresi vardır ve bunlar aşılmamalı, hem hasta hem de doktor tarafından ihlal edilmemelidir. “Ben bir botoks yaptırayım, alnımdaki kırışıklıklar gitsin” den çok daha öte bir şeydir estetik.
Bu, “bir uygulamaya başladıysak bunu sürekli yaptırmak zorunda olduğumuz” anlamına mı geliyor?
- Hayır, yaptırdığınızın, bir tedavi olduğunu, bunun bir hekim tarafından yapıldığının bilincinde olmanız, kullanılan ilacın ne olduğunu sorgulamanız gibi birçok ince ayrıntıyla ilgilenmeniz gerektiği anlamına geliyor.
Size en çok, uygulamadan sonra bu iyilik hali ne kadar sürer diye soruyorlar mı?
- Evet, en çok bu soru soruluyor. Yanlış inanışlar da vardır bu konuda. Örneğin; hasta bir gün gelir der ki: “Ben beş yıldır botoks yaptırıyorum, artık yaptırmıyorum ve bunların beni çok yaşlandırmış olduğunu görüyorum.” Aslında böyle bir şey yok. O hasta, zaten gerçekten de beş yıl daha yaşlanmış oluyor. İşte burada çok bilinçli durmak lazım. Bana göre bir hekimin ağzından çıkabilecek en doğru söz: “Hiçbir estetik girişimi mutlulukla direk bağlantılı değildir.” Hastaya bu anlatılmalıdır. Hasta, bunu gerçekten gereklilik olarak görüyorsa, “Daha iyi görünmem için ne yapılabilir?” sorusunun cevabını net olarak alıyorsa ve bu araştırmalarının sonucunda da herşey içine siniyorsa, bu girişimlere başlayabilir.
“Medikal estetik” ne anlama geliyor?
- Doğuştan olmayan, sonradan edinilen, yaşla ya da vücutta yağ dokularının yanlış yerleşimiyle oluşan deformasyonların tümüyle ilgilenen estetik.
Kliniğinizde medikal estetik anlamında hangi uygulamalar yapılıyor?
- Medikal estetik, daha çok “yaş alma” ile ilgili problemlerle ilgilidir. 30’u geçtiğimiz andan itibaren cildimiz, üretim kapasitesini kaybeder. Bu da cildin yaşlanmaya başlaması demektir. İşte, bu deformasyonları gidermenin başında botoks ve dolgu geliyor. Botoksun kullanım alanı ciddi derecede yaygınlaştı. Sadece alın, göz çevresi çizgilerini gidermek için değil, yüz ovalini daha fazla vurgulamak için, aşırı terlemeyi önlemek için, -çok yeni olarak- alt bacaktaki gelişmiş baldırları inceltmek için botoks kullanılıyor.
Bir diğer işlem de dolgu işlemi. Dolgu işlemleri de mucize yaratmaz. Sarkık bir yüzü, dolgu toparlayamaz. Dolgu, yüzünüzdeki gölgeleri gidermeye yarar. Cildin gölgelenmiş bölgelerini alır. Bir diğer yöntem de mezolifting uygulamalarıdır. Mezolifting, cildin üretmediği kolajen, elastin gibi cildin sıkılığı sağlayan molekülerin ana maddelerini, artı üretimi de sağlayan faktörleri içeren bir yöntemdir. Bu neyi sağlar? Cildinizde tekrar sıkılaşma ve nem sağlar. 4 ile 6 ayda bir yaptırılır.
Bir diğer yöntem de yine yüze uygulanan Palomar’dır. Bunda da amaç, cildin sıkılığını tekrar sağlamaktır. Lazer uygulamaları, zaten çok eskiden beri cilt gençleştirme için kullanılır. Ciltte hasar yaratır ve cilt altındaki onarım mekanizmalarını hareket geçirir. Zamanla ciltte iyiliğini gördüğümüz bir yöntemdir bu.
Bu yöntemlerde, uygulamayı bıraktığımızda başlangıca dönüş oluyor mu?
- Hayır, bu yöntemler (Mezolifting ve Palomar), kum saatinizin üzerine biraz kum eklemeye yardımcı oluyor.
Burada diğer yaptığımız uygulamalarsa, vücut deformasyonlarını düzeltmeye yönelik sistemlere yönelik. Bunlardan en çok dikkat çekeni Ultralyse denilen sistem. Ultralyse, yağ dokunuzu küçültmeye yarayan sistemdir. Yağ dokunuz küçülürken, bunun diyetsiz olması mümkün değildir. Sistemle birleştirilen özel diyeti vardır bu sistemin. En çok dikkat çeken diğer yöntem de radyofrekanstır. Cilt, cilt altını anlık olarak yüksek ısıya çıkarıyoruz. Bu yüksek ısının etkisiyle de bir sıkılaşma oluyor.
Yaşlanmayı durdurabilir miyiz?
- Doğduğumuz andan itibaren gözlerimiz ve cildimiz hemen yaşlanmaya başlıyor. Yaşlanmayı durdurmak mümkün değil. Yaşlanmayı ancak geciktirebilirsiniz. Yaşlanmanın iki tane hızlı dönemi vardır. Biri 30’lu yaşlarda başlayan, 30-35 arasında devam eden, olgun yüzün oluştuğu dönemdir. Biri de 40-45’ten sonra oturan yaşlı yüz ifadesi dediğimiz üzgün yüzün oturduğu dönemdir. İşte bu hızlı kayıp dönemlerinde, ciddi ve programlanmış tedavilerle bu süreyi normal seyrinde götürebiliriz. Bu şekilde konforlu yaş alabilirsiniz.
Ama illa ki ömür boyu bir dizi uygulamalardan geçmemiz gerekiyor…
- Evet, ömür boyu bakmak gerekiyor. 30’lu yaşlarda saçlarımız beyazlamaya başlıyor. Hanımlar, bu yaşlarda saçlarını üç ayda bir boyatırken, 45 yaş üstüne geldiklerinde 20 günde bir boyatmaya başlıyorlar. Siklus böyle bir şey... Sizden çok daha kırışık, sizden çok daha fazla kilosu olan, sizden çok daha fazla selüliti olan ama çok mutlu olan insanlar da var. Bu, sizin sorunuz. Siz bunu taktığınız için bizim hastamızsınız.
Tek seansta incelebileceğimiz bir yöntem var mı?
- Evet var, Ultralyse denilen uygulamayla bu mümkün. Uyumlu hastada çok ciddi iyileşmeler görülür.
Peki, bu yöntemle, başımıza bela olan selülitlerden yüzde kaç oranında kurtulabiliriz?
- Hastaya göre değişir. Ancak her seansta iki ile dört santim arasında bir incelme oluyor.
Yüzde 100 iyileşme, bazı hastalarda da olsa mümkün müdür?
- Olabilir tabii ki… Yüzde 100 başarı yakaladığımız hastalar var.
Yani selüliti tamamen yok olan hastalarınız var?
- Evet var.
Ultralyse’den en çok kaç seans alınabilir?
- Haftada bir girmek koşuluyla altı seans alınabilir. Ne şahane ki artık hızlı ve kolay incelmek mümkün.