Bu iş birliği, LVMH grubunun ilk defa bir Türk tasarımcıyla çalışmasının yanı sıra, efsanevi bir mirası farklı bir vizyonla yeniden tasarlama fırsatını Kıroğlu’na sunması sebebiyle de ayrı bir değer taşıyor. Guerlain ekibiyle bir yıl boyunca yakinen çalışan tasarımcı, markanın sembolü olan arı motifini dört orkide üzerinde konmuş bir kraliçe arı tasarımına dönüştürerek Begüm Khan’ın ikonik böcek ailesini genişletiyor.

“Uzak Doğu’yu anımsatan sandal ağacının kokusu Akdeniz’e özgü bergamot ile karışırken, zihnimde bir peri masalı şekillenmeye başladı: Bir kraliçe arı, gül rengi lokumlar ve tatlı şerbetlerle ziyafet çekmek üzere Osmanlı İmparatorluğu’nun antik başkenti İstanbul’a doğru kanatlanır. Sonunda, göz kamaştırıcı bir mücevher gibi süslü ve romantik anılarla dolu bir halde Paris'e geri döner ve dört nefis orkidenin taç yapraklarına konarak ışık olur.”
Tasarımcının, İstanbul’un en eski bölgesi Suriçi’ndeki tarihi atölyesinde el emeğiyle üretilen tüm mücevherleri, yerel zanaatkarların usta dokunuşlarıyla kendine has bir kişilik ve ruh ediniyor. Bronz döküm tabanı 24 ayar altınla kaplanan mücevher şişe tasarımı da yüzeyine özenli bir biçimde tek tek elle yerleştirilmiş yaklaşık 6.500 adet değerli taşıyla markanın geleneksel yöntemlere bağlılığını bir kez daha, müthiş bir estetikle görünür kılıyor.
Begüm Khan’ın benzersiz şişe tasarımına özel Guerlain tarafından üretilen koku ise Akdeniz’in gür yeşillikleri arasında geçirilen güneşli bir günü çağrıştırıyor. Taze mandalina ve bergamotun canlı notalarıyla açılan ‘eau de parfum’; sandal ve sedir ağaçlarının karışımından oluşan odunsu bir tabanın üzerine kurulmuş incir yaprağı ve meyvelerinin ferah ve tatlı kokusunu odak noktası yapıyor.
Bu prestijli iş birliğinin şerefine 23 Haziran Çarşamba günü Macar Feyzullah Paşa Köşkü’nde düzenlenen şık öğle yemeği davetine; basın, cemiyet ve sanat dünyasından aralarında Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin ve Guerlain Türkiye Marka Müdürü Alara Erol’un da bulunduğu seçkin konuklar katıldı.
Organizasyonun menüsü ve tüm dekoratif detayları, mücevher şişenin tasarımında yer alan değerli taşların pembe renginden alınan ilhamla belirlendi. Mekana yayılan Guerlain kokusu ve Fransız şansonlar eşliğinde misafirler, büyülü bir atmosferde keyifli saatler geçirdiler.
Begüm Khan kimdir?

Begüm’ün doğanın harikaları ve yaptığı gezilerden esinlenen tasarımları, dünyaya egzotik bir fauna ve flora kolajı getiriyor. Muzip kol düğmeleriyle başlayan tasarım yolculuğu, zaman içinde farklı ve sofistike parçalar arayan kadınlar için göz kamaştırıcı mücevher ve aksesuarlara yönelerek büyüdü. Dünyanın en seçkin mağaza ve özel butiklerinde satışa sunulan, geleneksel mücevher sanatlarını modern bir yorumla birleştiren Begüm Khan’ın özel tasarımları, Türk zanaatkârlar tarafından İstanbul’da el işçiliğiyle üretiliyor, usta dokunuşlarla can bulan her parça kendine has bir kişilik ve ruh ediniyor.
Guerlain

Neredeyse iki yüz yıldır güzelliğe dair her şeye aşkla bağlı olan Guerlain, sanatçıların el emeğini ileri üretim teknolojileriyle birleştiren ünlü Guerlain üretim geleneğini halen Kozmetik Vadisi'nin kalbinde bulunan iki üretim tesisinde devam ettiriyor. Marka, ilk fabrikasını 1828'de Paris'in Place de l'Étoile semtindeki Arc de Triomphe'un gölgesine kurduğu günden beri Fransa'dan hiç ayrılmadı.
Orphin, Yvelines’deki Guerlain parfüm üretim tesislerinin atölyelerindeki maharetli ellerce uygulanan zanaat ritüelleriyle, şişenin sızdırmazlık mühürünü en estetik biçimde vurmak için kullanılan geleneksel “barbichage” ve “baudruchage” teknikleri, ipek iplikler ve balmumu mühürlerle gerçekleştiriliyor. Böylelikle en güzel Guerlain şişeleri daha fazla kişilik kazanıyor ve birer sanat eserine dönüşüyorlar.