› 
 › 
Radikal 22.05.2012

Davetliler olarak düğüne hazır mısınız?

Düğün mevsimi başladı. Gelin-damat adayları büyük geceye hazır. Peki siz davetliler, düğün rutinlerine ve o gece 'usulünce' eğlenmeye hazır mısınız? İşte davetliler için 20 maddelik rehber...

10 kusurlu hareket

Davetliler olarak düğüne hazır mısınız?

1- Seksi elbise: Herkes güzel görünmek ister ama ‘vamplık’ dozunu kaçırırsanız başınıza şu tip hadiselerin gelmesi kaçınılmaz: Mutlulukla histeri arasında gelip giden gelinin nefretini kazanmak. Belli bir saatten sonra alkol duvarını aşan yalnız erkeklerin kapsama alanına girmek. Aile eşrafını görüntülemekten sıkılan fotoğrafçının, size top model muamelesi yaparak dakikalarca poz verdirmeye çalışması…

2- Düğüne salaş gitmek:
Her ne kadar “Ben bu geleneksel etkinlikler için çok cool bir kişiliğim, hatır için geldim” havası estirmek isteseniz de sonrasında “Bu kıyafetle de gelinmez ki” türü dedikoduların hedefi olma ihtimaliniz yüzde yüz.

3- Alkolü kaçırmayın! Düğünlerde aşmamanız gereken en önemli şey, alkol limiti. “İçelim, güzelleşelim” diyerek soluğu sahnede almamak, zil zurna sarhoş halde geline sarmamak için “Aman çok içme” uyarılarına kulak asmak şart. Zira onlar sizi ‘Crazy Dance in Kayseri’ gibi görüntülerin çıkmasından koruyor.

4- Biz biliyoruz da mı oynuyoruz? Tüm halkoyunlarını ezbere biliyor olabilirsiniz. Peki Ruşen Amca’nın oğlu Sedat da biliyor mu? Herkes düğünlere gerdan kırmak için gitmiyor. “Oturmaya mı geldik?” replikleriyle oturanlara sarmayın.

5- Eleştiriye gerek yok: O üç saat için kaç ay önceden hazırlık yapıldığını biliyor musunuz? Yemekler kötü, müzik zevksiz, ortam sıkıcı olabilir. Yine de gelinin yanında ağzınızı sıkı tutun.

6- Ah o eskiler... Gelinin eski sevgilisinin aldığı maaştan, damadın Bodrum kaçamağından bahsetmenin ne gereği var? Ortamı germek gibi bir niyetiniz yoksa eski sevgili muhabbetinden uzak durun.

7- Ağır makyaj, abiye saç: Kırmızı dudaklar, bol, rimel, iddialı topuk evden çıkarken iyi görünebilir. Bu denkleme yaz sıcağı, halay teri, ucuz alkol üçlemesini eklersek eşittir: Enkaz.

8- Buket kapma yarışı: Basketboldaki ‘paylaşılamayan top’ durumuna düşmek istemiyorsanız, buket yakalamaya çalışırken insanlıktan çıkmamaya çalışın. Çiçek atıldığında ortaya atlamayın, mücadeleyi abartmayın, kaba kuvvet kullanmayın. Bu arada: İstatistikler çiçeği kapan kişinin evleneceğine dair bir sonuca ulaşmadı henüz!

9- ‘Çok yakışıyorlar’: Düğünler romantizmin zirve yaptığı ortamlar olsa da toplumun size yeni yuvalar kurma görevi vermediğini de unutmayın. Yakınlarınızı “Bak seni kimle tanıştıracağım” diye çekiştirmeyin.

10- Eli boş gitmeyin: “O kalabalıkta nasılsa fark edilmez” diye düşünüp cimrilik etmeyin, düğüne takısız gelmeyin. “Ben sonra evlerine hediye alırım” hiç demeyin, o hediye asla alınmaz. Küçük falan demeyip aldığınız altının kurdelesine de mutlaka isminizi yazın...


10 sıkıcı düğün klişesi

1- Ne giyeceğim şimdi ben!
Sadece elbisesi olsa iyi. Ayakkabısı, takısı, şalı… Kadın-erkek fark etmez, düğün öncesi yaşanan en büyük sıkıntı kılık kıyafet uydurma faslında yaşanır.

2- Nikâh memurundan özlü sözler: Son zamanlarda yaygınlaşan ‘mesajlı nikâhlarda’ başrol nikâh memurunda. Aile kurumuna övgüler düzenlere, ‘yuvayı dişi kuşun yaptığından’ bahsedene çoktan alıştık. Şimdilerde bir de belediyesine göre değişen mesajlar var ki evlere şenlik. Atatürkçü mesajlar veren nikâh memuru da en az Başbakan’ın ‘üç çocuk’ dileğinin izinden giden kadar sıkıcı!

3- Takı merasimi: “Damadın amcasından bir burma bilezik!’ anonsları azaldıysa da ‘takı merasimi’ geleneğinin sürdüğü düğünlere denk gelme ihtimaliniz var ki takı takmanın ‘modern versiyonları’ da pek eğlenceli değil. Kesenin peşine düşmek, bir de takı taktığınızı kibarca hissettirmek kolay olmaz.

4- Fotoğrafçı gerilimi:
Masada yalnız da otursanız, sevgilinizle baş başa da olsanız kaçış yok! O objektif size de yönelecektir. Tabii aynı fotoğrafçı ilerleyen saatlerde elinde fotoğraf destesi omzunuzda bitecektir…

5- Uçak gibi dönen çocuklar: Dans pistinde kendilerince müziğe ayak uyduran, aslında tek yaptıkları kollarını iki yana açıp gövdelerini yere dik açı oluşturacak şekilde dikerek ‘uçak olan’ çocuklardan bahsediyoruz. İlk anlardaki sevimlilikleri çabuk geçer, bir süre sonra THY’deki kalkış pistini aratmazlar!

6- “Sıra sende” baskıları: “Hadi bakalım, kardeşin de evlendi. Darısı başına...” cümlesiyle yaklaşan büyük halayı “Seni ne zaman evlendiriyoruz?” diye yaklaşan teyze izler. 30’larını görüp de hâlâ parmağa bir halka geçirmemişlerdenseniz, şimdiden geçmiş olsun!

7- Zorla ‘dansa davet’: Dünyanın en asosyal insanı bile olsanız kaçış yok: Muhakkak ısrarcı bir akraba, arkadaş yakanıza yapışacaktır, karşılıklı bir misket, bir zeybek oynamak için…

8- Yıllardır görmediğiniz aile yakınıyla sohbet: Düğün uzun zamandır uğramadığınız memleketinizdeyse kulağınızda “Ay ben bunun altını değiştirirdim! Ne çabuk büyüdün sen!” seslerinin yankılanması an meselesidir. Kibarca gülümseyip büyüğünüze saygıda kusur etmemek en iyisi!

9- Tanımadığınız insanlarla aynı masayı paylaşmak: O geniş yuvarlak masada illa ki tanımadığınız bir ya da birkaç çift olur. Kibar ama zorlama bir muhabbete başlamaya mecbur kalırsınız. Bünyedeki alkol alımının artmasıyla aranızda gereksiz bir samimiyet bile doğabilir. Tabii en fenası, kalabalık arkadaş grubunun içine düşen o ‘yabancı çiftin’ siz olmanız!

10- Hayatta bırakmam, otel de neymiş!: Daha çok, uzak kentlerden gelen akrabaların başına gelir. Siz istediğiniz kadar “Ben otelde yer ayırttım” deyin, düğün sahipleri “Aman canım ne olacak, ayaklı başlı yatarız” diye ısrar eder. O rezervasyonlar eninde sonunda iptal olur; dört kişilik evde 25 kişi bir şekilde uyur. Ama kalabalık aile şamatası da bazen iyi gelir...


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER