› 
 › 
Instyle Home 31.07.2012

İclal Aydın'ın Maçka'daki evi

Oyuncu ve yazar İclal Aydın geçen yaz taşındığı Maçka'daki evinin kapılarını açtı. Renkli ve neşeli kişiliğini evinin her köşesine yansıtan İclal Aydın'ın evini çok merak ediyoruz doğrusu.

Her ay farklı bir ünlünün evini kapağına taşıyan Instyle Home'un Ağustos 2012 kapağında İclal Aydın var. Pozitif enerjisiyle gönüllere taht kuran İclan Aydın'ın Maçka'daki bu yeni evi nasılmış gelin hep birlikte gezelim.

İclal Aydın'ın Maçka'daki evi

"Maçka’daki apartman dairesinin kapısı açıldığında, İclal Aydın’ın insanın içini aydınlatan o güler yüzü ile karşılanıyoruz her zamanki gibi. Bu onunla dergimiz için yapacağımız ikinci kapak-ev çekimi olacak. "Çok sık ev değiştiririm diye size söylemiştim," diyen Aydın önde, biz arkada salona geçiyoruz hemen. Bir buçuk yıl önce Etiler’de çektiğimiz evinden farklı mobilyalarla dekore edilmiş, renkli bir mekanda buluyoruz kendimizi. Ama tarz olarak klasik çizgisinden yine ödün vermemiş gözüküyor. Buraya taşındıktan sonra, evini önce çok modern dekore etmiş. Ama sonrasında kendini hiç rahat hissetmemiş olduğunu anlatıyor bize.


Bir yandan da şu sıralar dinlemeyi çok sevdiği Rod Stewart albümünü müzik setine yerleştiriyor. "Ahşap sehpadan taş olana geçiş aldığım son radikal karar oldu. Camın malzeme olarak bana uymadığını fark ettim. Ben bazı şeyleri yaşayıp, görerek öğreniyorum. Eğer bana uygun değilse de pek alışmaya çalışmadan hemen çıkarıyorum yaşamımdan" diyor Aydın. Çok beğendiği oyuncu Zerrin Tekindor imzalı tablolarında bir artış olmuşa benziyor sanki. "Yine tablolarım, kitaplarım ve yemek masam demirbaş olarak buradalar gördüğünüz gibi" diyerek neşeyle anlatmayı sürdürüyor. O zamandan bu yana verdiği kilolar da gözden kaçacak gibi değil. "18 kilo kadar gitti ve sıfır rejim... Hayatın gereksiz her tür ağırlığından kurtulma dönemine girdim kırklı yaşlarımın başında. Böyle olunca da her şey kendiliğinden gitmeye başlıyor kolaylıkla" diye biraz muzip, biraz felsefi bir açıklama getiriyor kısaca konuya.


"Dokuzuncu kitabım, ilk romanım" Şu sıralar TV’de perşembe akşamları yayınlanan Aşkın Halleri adlı yeni bir dizide Metin Akpınar, İpek Tuzcuoğlu ve Güven Kıraç’la başrolde. “Bu yediden yetmişe herkesin izleyebileceği türden bir sitcom ve ilk bölümü de bu akşam yayınlanacak. Yorumlarınızı bekliyorum. Ben orada Asiye karakterindeyim” diye anlatıyor Aydın.

Emanetçi adlı tiyatro oyununun turneleri de hâlâ devam ediyormuş. Tabii bir de onun için çok önemli olan "Dokuzuncu kitabım, ilk romanım" dediği ve yıl sonunda çıkarmayı planladığı bir kitabı var sırada. "Bir kuşak hikayesini anlatıyorum. 1948’den günümüze gelen... Üç kadın, hikayenin ana ekseninde" diyor ve çok detay vermek istemiyor senaryosuyla ilgili. Bu romana başlamak için geçtiğimiz mart New York’a gitme kararı almış. "Orada her şeyden izole yaşayarak, hikaye üzerinde hummalı bir şekilde çalışmaya başladım. Kiloların çoğu da zaten o ara gitti" diyor gözlerinin içi parlayarak. Hatta dönüşünün son haftasında onu ziyarete gelen çok yakın arkadaşı yapımcı Elif Dağdeviren de gözlerine inanamamış. "Ben kapıyı açınca, tam bir şok yaşamıştı. Bu hale nasıl gelebildin böyle?" diyerek anlatıyor o günü Aydın.


280 m2’lik apartman dairesini, onun çok sık ev değiştirmeyi sevdiğini bilen bir emlakçısı sayesinde bulmuş. "Emlakçılar ve nakliyeciler beni pek iyi tanırlar ve çok severler sağ olsunlar" diyor neşeli bir kahkaha atarak. Dört oda, iki banyo, bir misafir tuvaleti, salon ve mutfaktan oluşan dairede, ilk vurulduğu özellik, sahip olduğu etkileyici manzarası olmuş. "Salondan Boğaz’ı ve köprüyü görebiliyorum. Ayrıca evin içine girdiğimde çok güzel bir enerjisi olduğunu düşünmüştüm ilk. Sonradan buraya gelen arkadaşlarım da aynı şeyi söylediler bana" diye anlatıyor. Evin içinde çok değişiklikler olmuş. İşe evin tüm zeminini kaplayan kalın halıları söktürmekle başlamış. "Bu arada duvarlar da bir yıl içinde altı kez renk değiştirdi. Ben renk konusuna biraz takıntılı biriyim. İçinde kendimi iyi hissedeceğim rengi bulmam öyle hemen kolay olmuyor" diyor.

"Doğru renkleri buldum" Geniş ve ferah gözüken salonu en son lila ve sütlü kahve tonlarında renklendirmiş. "Şimdilik bir sorun yok. Galiba doğru renkleri buldum" diyor esprili bir şekilde. Antre ve odalara açılan uzun mermerle kaplı koridorda bal köpüğü, yatak odasında uçuk pembe rengi tercih etmiş. Dairenin mevcut güzel mimari karakteristik özellikleri bulunduğunu söylüyor. “Ben sadece onların gün ışığına çıkmasını sağladım o kadar” diyor. Antre ve koridordaki mermer zemin, salonun duvarlarındaki beyaz çıtalar ve ahşap parkeler gibi... Çok sık ev değiştirmek ona yıllar içinde pratik ve ekonomik çözümler üretmeyi de öğretmiş tabii. Mutfak, banyo ve yatak odası dolaplarını değiştirmek yerine sadece renkleriyle oynamış. Mutfak fayanslarını özel bir boya tekniği ile fuşyaya boyatmış örneğin. Mutfaktaki eski görünümlü taş zemini ahşap beyaz lamine ile kaplatmış.


Kek kokulu sokak... Evin genel dekorasyonuna gelince... Klasik olarak dekore edilen salonda ağırlıklı olarak Mudo Concept’in mobilyaları dikkat çekiyor. Salondayken üzerine uzanıp televizyon izlediği kadife, desenli Chesterfield kanepeyi işaret ediyor. "Bunu katalogta gördüğüm an çok beğenmiştim. Daha mağazaya girmeden buraya girdi" diye anlatıyor Aydın. O konuşurken, üç aylık sevimli ve yerinde bir an olsun durmayan Scottish Shorthair cinsi kedisi Leyla hanım da o gün çiçekçisinden sipariş ettiği ortancalarını ısırıyor bir yandan. "Evdeki en son yeniliğimiz kuşkusuz oyuncu Leyla hanımımız. Kızım Lal’la aralarında büyük aşk var, sormayın" diye gülerek anlatıyor. 10 yaşındaki kızı Lal, Londra’da yaz okulunda olduğu için o gün evde yok... "Her gün telefonlaşıyoruz kızımla. Evde pişen yemekleri özellikle de emektar Meryem hanımın mantısını çok özlediğini söyleyip duruyor her konuşmamızda" diyor hafif hüzünlü ve kızına özlem duyduğunu belirten bir ses tonuyla. Neyse ki yarın dönüyor Lal.


Maçka’yı semt olarak çok sevmiş Aydın. "Burada daha önce neden yaşamadım diye soruyorum kendime. Anında Nişantaşı’na varmak hoşuma gidiyor. Sokaktaki fırınlarından yayılan kek, poğaça kokusu beni benden alıyor" diyor. Yazılarını Atiye Sokak’taki House Cafe’de yazıyormuş bazen. Oranın yumurtalı-somonlu pancake’ine de bayılıyor. İş toplantıları için evinin hemen yakınındaki Park Hyatt’ın The Prime Restaurant’ını tercih ediyormuş. "Yürümeyi severim. Parmak arası terliklerimle evden çıkıp yürüyerek Kabataş’a, oradan da vapurla aklıma hangi adaya gitmek eserse oraya giderim” diyor. Eviyle ilgilenmenin onu rahatlattığını söylüyor".

Serra Akar


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER