murat yanki
@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz.

Bir misket adası: Thassos (Taşoz adası)

İstanbul'dan en kolay ulaşılan Yunan Adası olan Thassos (Taşoz) eskiden Misket üzümleri ile ünlüymüş. Thassos'da nereye gidilir, nerede ne yenir, ne yapılabilir? Murat Yankı Pudra.com okurları için yazdı.

Biz Taşoz deriz, Yunanlılar ise Thassos. Aslında bu ikinci adlandırma şekli Halikarnas Balıkçısı namlı Cevat Şakir Kababağaçlı’ya göre Anadolu kökenli bir adlandırmadır. Balıkçı, -ssos şeklinde biten adların Eski Anadolu dillerine ait olduğunu söyler.

Bir misket adası: Thassos (Taşoz adası)

Başlıkta bir Misket adası dedik, üzümü kastederek. Eski dönemlerde Taşoz adası, eski dönemler derken Truva Savaşı yıllarına işaret eden MÖ 1200’lerden Bizans Dönemi’ne kadar olan uzun yıl aralığında Misket üzümünün çokça yetiştirildiği bir coğrafya olmuş. Bunu pek çok gezginin anılarından anlamaktayız. Adaya bugün gittiğimizde ise adeta bizim güneydeki Marmaris ormanlarında olduğu gibi çam ağaçlarının yüksekliği neredeyse göğü bile görmemize engel oluyor ve o efsanevi üzüm bağlarının adanın neresinde bulunduğunu merak etmeden edemiyoruz. Gerçekten de ada artık büyük ölçüde üzümün yetiştirildiği bir toprak parçası olmaktan çıkmış.

İstanbul'dan en kolay ulaşılan ada
Taşoz Yunan adaları arasında en kuzeyde, tarihsel Yunan Makedonyası’na en yakın olanı. İstanbul’dan ulaşımı da en kolay ada olduğu söylenebilir. Hatta eğer İpsala gümrük kapısı kalabalık olmaz ise Taşoz’a gitmek ile Bozcaada’ya gitmek arasında pek fark bulunmuyor. Yunanistan sınırını geçtikten sonra tüm Kuzey Yunanistan’ı geçen Via Egnatia boyunca yaklaşık 1,5 saat batıya, Kavala’ya doğru ilerleniyor ve Kavala’ya yaklaşık 30 km uzaklıkta ana yolda Keramoti çıkışından Ege Denizi’ne doğru dönülüyor ve yaklaşık 20 dakika sonra da Keramoti kasabasının iskelesine ulaşılıyor. Yaz sezonunda iskeleden her yarım saatte bir feribot kalkıyor. Feribotlar bizim Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nda çalışanlara çok benziyor. Yarım saatlik bir yolculuk sizi Taşoz adasının kuzeyindeki Limenas kasabasına ulaştırıyor. Limenas, Yunanca’dan dilimize Liman olarak geçmiş bir sözcük ve Yunanistan’da limana sahip pek çok kente verilen bir isim. Aslında bu tip yabancı kelimelerden türemiş, denizle ilgili başka sözcükler de var. Örneğin iskele kelimesi de Latince ve İtalyanca kaynaklı ‘scala’ yani ‘merdiven’den türemiş. Zira eskiden gemilere merdivenle binilirmiş.

Neyse biz konumuza yani Taşoz adasına dönelim. Limenas’a varır varmaz bir nefeslenmek sanırım en doğru iş olur. Bu liman kenti özellikle arkanızı denize verdiğinizde sola doğru yürürseniz size bir ada kasabasının güzelliğini yansıtıyor. Birkaç geleneksel mimariye sahip yapı ve kahve var burada. Ayrıca yine bu bölgede yani Limenas’ın merkezinde adanın en iyi restoranlarından biri olan Simi var. Aslında Simi adanın geri kalanı gibi oldukça turistik bir mekan olmakla birlikte belli bir kaliteye sahip ve fiyatları da tabii biz Türklerin ucuz yerleri pek sevmediğimizi duymuş olacak; ucuz olmakla birlikte adanın geri kalanına göre oldukça pahalı. Yine de bir akşam gitmeye değer bir mekân. Eğer daha mütevazı bir akşam yemeği arzu ederseniz adanın ana caddesinde (mağazalar ve restoranların olduğu tek cadde) irili ufaklı, uygun bütçeli lokantalar bulunuyor.

Limenas'ta Yunan Adası'nda olduğunuzu hissedersiniz
Taşoz bir Yunan adasında pek de görmeye alışkın olmadığımız kadar yeşil bir ada. Bu anlamda biraz bizim Gökçeada’ya benziyor. Hatta daha da yeşili diyebiliriz. Yüzölçümü olarak Gökçeada’dan biraz daha büyük. Ege’deki hemen tüm adalar gibi oldukça dağlık bir yapıya sahip. Bu dağlık yapı da ormanlarla birleşince ortaya gerçek bir cennet köşesi çıkmış. Adanın yuvarlak yapısından dolayı Limenas’tan hem sağa hem da sola doğru çıkıldığında bir tam ada turu yapılabiliyor. Sağa doğru çıkar çıkmaz merkezden 1 ile 3 kilometre uzaklaşıldığında çam ormanları arasında pırıl pırıl iki plaj ve oteller görülüyor. Bu arada şunu belirtmek gerekir ki oteller deyince öyle bizdeki gibi yeni ve belli bir lükse sahip otel Taşoz’da bir veya iki örnek dışında yok. Taşoz otellerinin çoğunun bizim pansiyonlar ayarında olduğunu söyleyebiliriz. Ama Yunanistan’a gidenler bilirler, bir Avrupa standardı vardır ve o gerçekten de standarttır. Söz konusu standart minimum kaliteyi garanti eder ve çok ender örnekler dışında kötü sürprizlerle sık karşılaşılmaz.


Limenas’dan sağa dedik, şimdi de sol tarafa, yazı Yunanca olduğundan eğer okuyabilirseniz Panagia yönüne dönüp ilerlediğinizde önce son derece virajlı bir yol boyunca çam ağaçlarının göğe yükseldiği bir yol boyunca gidiyor ve adanın batı tarafından denizi uzaktan görürsünüz. Yokuş bitip denize doğru alçalmaya başladığınızda ise adeta bir film seti gibi bir kasabaya ulaşırsınız. Bu şirin yer Panaghia’dır ve Türkçemizde Panaya okunur. Pan, tüm veya bütün demek olup, Aghia yani Aya sözcüğü ise aziz anlamına gelir (aynen Ayasofya, Ayazma sözcüklerinde olduğu gibi). Panaya bütün azizler anlamında bir sözcük. Bu güzel kasabada her şey var. Pek güzel frappé, yani soğuk kahve veya Greek Coffee yani aslında Turkish Coffee yapan şirin kafelerden tutun biraz yoğun kremalı ama nefis tatlılar yapıp satan mekanlara kadar her şey. Hele tam orta yerde herkesin onu yediğine bakılırsa kuzu çevirmesiyle ünlü öyle bir mekan vardır ki tıklım tıklım. Hülasa çok keyifli bir kasabadır Panaya.


Sevimli koy: Potamia (Potamya)
Kasabadan aşağı doğru yaklaşık 3 km devam edildiğinde Potamia’ya ulaşılır. Potamia su kenarı, su demek (aynen Mezopotamya gibi). Burada da meso ya da mezo orta anlamına geldiğinden, Dicle ve Fırat’ı kastederek suyun ortası anlamını görürüz. Bu yazının biraz etimoloji dersi gibi olduğunun farkındayım ama ne yapayım, kelime anlamlarını açıklamadan duramıyorum. Evet, Potamya dedik. Burası aslında uzun bir kıyı şeridine kurulmuş, ne bileyim benim için birazcık Assos kıyısını andıran oldukça turistik ama sevimli bir koy. Adanın doğuya bakan bu yüzünde Ege Denizi de oldukça dalgalı seyrediyor. Güzel birkaç otelin bulunduğu bölgede ayrıca kum bir plaj ve deniz kenarında tavernalar bulunuyor.

Adanın en güzel plajlarından biri ise Potamya’dan arabayla yaklaşık 15-20 dakika yolda bulunan Aliki Beach. İsmin sonuna gelen ki takısı Yunanca’da sevgili veya -cik anlamına geliyor. Bu güzel plajın tek sorunu çok kalabalık olması. Dolayısıyla sabah erken gitmekte yarar var ve tüm günü geçirmeden en geç öğle saatlerinde buradan ayrılmak en iyisi.
Özetle Taşoz son derece keyifli, oldukça huzurlu ama bolca turistli bir ada. Başlığımızda ‘Bir Misket Adası’ dedik. Evet Bizans ve Osmanlı’da Taşoz Misket üzümüyle bilinirmiş. Ne var ki artık evlerin bahçeleri dışında görünmüyor bu hoş kokulu üzüm.

Murat Yankı


 
POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER