Garipçe
Araştırmada her bir köyün günümüzdeki durumlarına ek olarak kuruluş hikayeleri, geçim kaynakları, demografik yapıları ve yöre halklarının kültürel değerleri hakkında genel bilgilendirme yapılırken; özellikle 1950 ve sonrasında yoğunlaşan göç olgusunun köylerin genel durumuna olan etkisi de ele alınıyor.
İstanbul köylerine dair derli toplu bir incelemeye ulaşmanın zorluğu göz önüne alınarak hazırlanan araştırma, bu köylere dair çok genel de olsa istatistik bilgiler veriyor. Araştırma, il sınırlarındaki 151 köyü birlikte ele alan ilk proje olması nedeniyle özel bir önem taşıyor.
İstanbul'un gizli kaçamak noktaları:
GARiPÇE
Şehre en yakın, minicik bir balıkçı köyü. Taksim’e 31, Eminönü’ne 34 kilometre uzaklıkta. Görenlerin “Avuç içi kadarmış” dedikleri Garipçe, Osmanlı’ya ait tarihi bir esere de ev sahipliği yapıyor: Garipçe Kalesi’ne... Garipçe halkı geçimini balıkçılıkla sağlıyor. Balık restoranları İstanbul’un her yerinden gelen insanları ağırlıyor.
BAŞAKKÖY
Çatalca’nın orman köylerinden biri. Küçük ve sakin olması sebebiyle, ticarethane sayısı da az. Toplam iki bakkal ve iki kahvehaneden oluşan dükkanların tümü köy tüzel kişiliğine ait. Yani senelik olarak ihaleye çıkarılarak işletiliyorlar. Başakköy’e ziyaret o kadar az ki, terk edilmiş bir alan izlenimi veriyor. Piknik alanı bile yok. Genç nüfus ağırlıklı ancak bu durum sosyal bir faaliyet olmasına yetmiyor. Spor kulübü veya herhangi bir festivalin bulunmadığı köyde sadece 23 Nisan Pilav Şöleni yapılıyor. 23 Nisan’da çocuklar ve gelen ziyaretçiler muhtarlık tarafından ağırlanıyor ve pilav ikram ediliyor.
PiRiNÇÇi
Eyüp’e ve İstanbul merkezine en yakın köy olan Pirinççi, 600 yıllık geçmişe sahip. Bir çiftlikten oluşup onun etrafında genişleyerek köy haline gelmiş. Köyde hiç pirinç yetişmediğini, köyün pirinçle hiçbir ilgisi olmadığı ifade ediliyor.
ODAYERi
Eyüp’e 28 kilometre uzaklıktaki Odayeri’nin kuruluşu, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar uzanıyor. Savaş sırasında Yunanistan ve Varna’daki Müslüman-Türk nüfusunun İstanbul’a zorunlu göçüyle gelenlerin kurduğu köy, ormanın tam içinde yer alıyor. Köyün kurulduğu yerde eskiden, ormana gidip gelenlerin kullandığı bir tek oda varmış. Köy bu bölgeye kurulunca da adı "Odayeri" olmuş.
ELBASAN
Elbasan Köyü, karpuzuyla ünlü. Köyde yetişen karpuzun diğer karpuzlardan farkı, tamamen susuz yetişmesi. Toprağın yapısı karpuzun bu şekilde susuz yetişmesine imkan tanıyacak özellikte. Tohumu ekilen karpuz hasat edilinceye kadar doğal olarak aldığı yağmur suyunun haricinde su almaz. Hasat mevsimi geldiğnde toplanan karpuz, emsallerine göre küçüktür. Köy halkı karpuzun bu şekilde susuz yetişmesinin onu daha diri ve kırmızı yaptığını ifade ediyor. Ayrıca Elbasan karpuzu yaz mevsiminin en son hasat edilen karpuzu. Köyde bir dönemde yaklaşık üç ton karpuz elde ediliyor.
KABAKÇA
Kabakça Köyü Çatalca’ya 13 kilometre uzaklıkta olan Türkler tarafından kurulmuş bir köy. Köyün kuruluş tarihiyle ilgili kaynaklarda net bir bilgi yok. Ancak Reşit Ağa denilen ve aslen Karslı biri tarafından kurulduğu biliniyor. Köyün yerlisi Balkan Harbi esnasında buradan göçerek İçerenköy’e yerleşmiş ve böylece boşalan köye 1932’de Bulgaristan ve Yunanistan’dan gelen göçmenler yerleştirilmiş. Köy, Kabakçı Mustafa Paşa’nın soyuna dayananlardan devralındığı için ‘Kabakça’ adını almış. Günümüzde sahip olduğu 600 hane ve iki bin nüfusun büyük bölümü göçmenlerden oluşuyor.
GÜMÜŞDERE
Sarıyer’e uzaklığı 14 kilometre olan Gümüşdere, denizin mavisi ve ormanın yeşilini bir arada barındıran bir tatil beldesi. Doğal güzelliklerinin yanı sıra, şahane plajıyla özellikle yaz mevsiminde sadece yakın yerleşim alanlarından değil, İstanbul’un dört bir yanından ziyaretçiyi ağırlıyor.