1958'deki Küba devriminden sonra uzandığı uykudan 1990’ların ortasından itibaren uyanıp, tekrar dünyayla ilişki kurmaya karar verir. Devrimden sonraki yıllarda, eşitlik, cesaret ve başkaldırının simgesi ve modeli olur. Bir yandan da zaman sanki durmuş gibidir. Eski Amerikan arabaları, İspanyol koloni mimarisi, teknolojinin esir almadığı insanları ile sohbet şansının olması, dostluk, müzik, dans ve aşk dolu günlük yaşamları ile bütün dünyayı şaşırtmaya devam ediyor.
Havana, Küba’nın kalbi. Ülkenin başkenti 2,5 milyon mutlu insanın, en azından mutlu görünen insanların yaşadığı kent. Son yıllarda hızla Batı'ya ve Batı sermayesine açılıyor. Özgün halini görebilmek için maalesef çok az zaman kaldı. Eğer merak ediyorsanız, şehrin mimari dokusu ve yaşam biçimi değişmeden bir an önce gitmelisiniz.
Şehrin iki bölümü var; eski Havana ve modern Havana. Eski Havana daha çok devrim öncesi Karayipler’in en güzel şehrinin izlerini taşırken, yeni Havana devrim sonrasını anlatıyor. Tarihi Havana’yı mutlaka yürüyerek gezmenizi tavsiye ederim. Şehrin dar sokaklarında, ilginç kafeler, barlar, sanat galerileri ve restoranlar görmek mümkün. Mimari olarak şehrin şüphesiz en ilginç bölgesi. Renk renk boyanmış binalarda bütün fotoğrafçılara ilham veren mavi balkonlar göz kamaştırıyor. Malecon ise sahilleriyle ünlü. Kübalı’ların da, turistlerin de birinci tercihi. Centro Habana, şehirde günlük yaşamın devam ettiği bölge, Prada’nın batısından Malecon’a kadar uzanıyor.
Havana‘da ne yapmalı ?
Üstü açık Amerikan arabaları ile şehir turu yapın. Tamamen turistik bir gezinti fakat mutlaka denenmeli, meydanlar sokaklar ve kalabalıklar arasında geçmişe bir yolculuk gibi. Bu yeterli değil, coco taksi'leri deneyin. Plaza del Armas, St. Francis of Assisi Meydanı , Eski Havana Meydanı, Katedral Meydanı, Devrim Meydanı, Club Havana, Eski Havana Deniz Kulubü ve Atatürk Anıtı gezi listenizin başında olmalı.
Ne zaman gitmeli ?
İlkbahar ve sonbahar şiddetli kasırgaların olduğu mevsim. Kuzey yarım kürenin kışı ziyaret için en uygun zaman. Görkemli kutlamalar nedeniyle 1 Mayıs civarı da en çok tercih edilen dönemlerden biri.
Nerede kalınır ?
Hotel Nacional de Cuba, Santa Isabel, Amos Mundos gibi binaları da kendileri kadar ilginç olan otelleri tercih edebilirsiniz. Devlet işletmesinde olan bu oteller oldukça eski ve ciddi şekilde restorasyona ihtiyaç duyuyor. Hizmet ise oldukça yavaş ama iyi bahşişlerle hızlandırmak mümkün. Bu kadar olumsuz yorumdan sonra neden kalmalı derseniz, bu oteller Küba’nın tarihi. Gerek binalar, gerekse iç dekorasyonları ile görkemli günlerin hatıralarını canlandırıyor. Ayrıca Eski Havana‘da oldukları için gece gündüz her yere yürüyerek gidip gelmek ve Havana’nın ruhunu yakalamak mümkün. Batı tarzı oteller ise eski Havana’nın dışında yer alıyor ve araç kullanmanızı gerektiriyor.
Ne yenir? Ne içilir?
Tüm ada ülkelerinde olduğu gibi mutfak elde bulunanlar üzerine kurulu. Her türlü et, balık, tavuk ızgara ve kızartmanın yanında patates ve mısırdan yapılan garnitürler, salata, meyve, meyve kızartmaları ve dondurma. Ev usulü kızarmış patates, siyah fasulye ve romla tatlandırılmış meyve salatalarını mutlaka tadın. Küba yemeklerini şöyle bir tadalım, otururken de Küba tarihini gözden geçirelim derseniz Conde de Villa Nueva Restaurant’ı; Kübalı aileler gibi yemek yiyelim derseniz de El Aljibe’ye gidebilirsiniz.
La Florida, San Cristobal Palamar, Gourmet Havana, Old Havana Restaurant, Cafe Arcangel, Dona Eutinia deneyebileceğiniz adreslerden. Mojito ve Daiquiri Küba’nın dünyaya tanıttığı iki kokteyl. Hemen her bar ve restoranda bulmak mümkün. Orijinal adreslerine gelince, Mojito için La Bodeguita del Medio ve Daiquiri için de Floridita Bar’a gitmek lazım. Ayrıca Roof Garden Bar–Otel Ambos Mundos, Marageto Bar denemeye değer.
Havana Rom ve Puro
Küba deyince ilk akla gelen tabii ki rom. Şeker kamışından elde edilen romu her yerde bulabilirsiniz. Beyaz ve koyu renk olarak iki farklı çeşit romu pek çok marka altında bulmak mümkün. En ünlüsü dünyanın her yerinde de bulunabilen Havana Club. Legendio markası da oldukça lezzetli. Rom fabrikası ve puro fabrikası gezisi ise Havana'ya gidince mutlaka yapılması gereken Küba klasikleri. Dizlerinde puro saran Küba kadınları efsanesini canlı tutmak amacıyla birkaç gösteri izleyebilirsiniz ama gerçekte artık hepsi makinelerde sarılıyor. Seyahatiniz boyunca tanıdığınız herkes size en gerçek puroyu satmak isteyecektir, en doğrusu gerçek puro sevenlerin zevkine güvenmek.
Müzik yaşamın bir parçası
Havana’da bulunduğunuz süre içinde müziksiz bir dakika bile mümkün değil. Sokaklarda, kafelerde
canlı müzik yapan pek çok gruba rastlamak mümkün. Salsa , rumba, çaça herkesin yapabildiği danslar. Dans ve hareket, yemek içmek kadar doğal Küba’da. Eğer salsa bildiğinizi zannediyorsanız çok yanılırsınız, Havanalılar Batı’da öğrenilen salsanın Puerto Rico salsası olduğunu söyleyip, Küba salsasının figürlerini göstermeye başlıyorlar. Dans ve müzik konusunda Trinidad’ın çok daha ilginç olduğunu hemen belirtelim. Küba’nın dünya müziği içerisinde kendine has bir yeri var, pek çok Latin şarkıcı ve topluluğun parçaları Küba müziği etkisi taşıyor. Sokaktaki müzikten farklı bir şeyler dinlemek isterseniz ünlü Bueno Vista Social Club halen yaşayan üyeleri ve genç müzisyenleri ile Nacional Hotel’de ve Cafe Taverne Benny Moore zaman zaman sahne alıyorlar, seyahatiniz süresince rast gelirseniz mutlaka deneyin. El Medico de Salsa da Havana’ya gelenlerin sıkça uğradıkları mekanlardan. Ayrıca turistik bir şov seyredeceğinizi bilerek Tropicana Cabaret’ye de bir gece ayırın. Gerçek sanatçılarla yapılan şovların, zamanında bir efsane olduğu anlatılıyor.
Ernest Hemingway’in izinde
Küba’ya gidip Ernest Hemingway izlerini takip etmemek olmaz. “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” romanını yazdığı Ambos Mundos Oteli/ 511 numaralı oda; Havana dışında bugün müze olan evi La Vigia Çiftliği, “Yaşlı Adam ve Deniz”i yazarken esinlendiği Cojimar balıkçı kasabası ve akşam içkisini içtiği La Floridita Bar’ı ziyaret etmek Hemingway’i daha iyi anlamak için birebir. Her ne kadar Daiquiri’yi dünyaya meşhur ettiği bilinse de bir özel içkisi daha var Hemingway’in. İşte tarifi: 2 ölçü Bacardi, 1 çay kaşığı greyfurt suyu, 1 çay kaşığı tatlı kiraz suyu, yarım limon suyu ve buz. Bütün malzemeler kırılmış buz ile karıştırılıp soğuk bardaklarda servis ediliyor.
Ne alınır
Alış veriş oldukça sınırlı. Rom ve purodan başka alınacak pek bir şey yok. Havana’daki yerel pazarda satılan takılar çok etkileyici. Takılar eski zamanlardan kalma gümüş çatal, kaşık ve bıçakların eğilip bükülmesi ile yapılmış. Hem insanoğlunun yaratıcı zekasını, hem de sınırlı imkanlar içinde bile yeşeren ticaret ruhunu görmek açısından ilginç.
