Acılı bir anne evladının organlarını nasıl bağışladı?
Panele katılan Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Mukaddes Yamaç, oğlunun beyin ölümü haberini aldığı zaman tereddüt etmeden organ bağışına karar verdiğini dile getirerek, şunları söyledi: "Elim bir kaza sonucu oğlumu 46 yaşında, hayatının baharında kaybettik. Çok uzun yıllardır vakıfta gönüllü çalıştığım için nakil bekleyen hastaların nasıl zor bir yaşam sürdüklerine tanık oldum. Elbette organ bağışı zor bir karardı. Burada empati devreye giriyor. Benim gencecik evladım, bir organ bağışı ile kurtulabilecek olsaydı, eminim benim gibi biri çıkıp organ bağışında bulunurdu. Oğlum yoğun bakımda iken yanına girdim. Herkes yaşlı, yorgun, perişan. Benim oğlum dipdiri, gencecik, sağlam. Ama bitmişti. Öptüm, kokladım oğlumu. Yarım saat sonra beyin ölümünün gerçekleştiğini söylediler. Hemen 'organ nakli istiyorum' dedim. Böyle bir karara doktor da şaşırdı. Böbrekleri ve korneaları alındı. Kurallar nedeniyle alıcılarla tanışamadım. Ama gence verilmesini istemiştim. Böbreğin birinin 16 yaşındaki bir gence verildiğini duydum. Sağlıklı günler geçirsinler. Çok zor bir karardı. Çok memnunum kararımdan. Bunun örnek olmasını istiyorum.Ben evladımı kaybettim ama organları çürümedi ve başka hayatlara umut oldu. Lütfen hayattayken ailelerinizi bu konuda bilgilendirin" diyerek duygularını dile getirdi.
Beyin ölümü gerçekleşen insanların yakınlarının vücut bütünlüğünün bozulacağı endişesiyle bağış yapmaktan kaçındıkları ve toplumun bilinçlendirilmesinin son derece önemli olduğunu üzerinde durulan panelde organ bağışının dini boyutu da konuşuldu.
Son verilere göre Türkiye’de böbrek nakli oranı milyon nüfus başına 38, buna karşılık Türkiye 2001 - 2014 yılları arasında böbrek nakli oranında en fazla artış gösteren 10 ülkeden biri. Böbrek bekleyen hasta sayısı ise geçtiğimiz yıllara oranla düşüş gösteriyor: 23 binlerden 21,551’e düşmüş durumda.