Bu önemli konuyu gündeme getirense Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe. Geniş kitleler tarafından takip edilen ve medyada bu kadar çok yer alan ve hakkında günlerce konuşulan dizilerde tecavüz, ensest veya taciz gibi konuların sıklıkla işlendiğine dikkat çeken Dr. Keçe, "Ama bugüne kadar cinselliğin, cinsel işlev bozukluklarının tam anlamıyla ele alındığı bir dizi yok. Mesela ülkemizde her evli on kadından birinde görülen vajinismuslu bir çiftin dramını işleyen veya erken boşalması ve iktidarsızlığı nedeniyle aldatılan bir adamın acılarını konu alan bir dizimiz şu ana kadar olmalıydı" diyor.
İşte, Dr. Keçe'nin tespitleri:
"CİNSEL SORUNLARIN ŞAKASI YOK"
"Kurtlar Vadisi Pusu ve Hayat Devam Ediyor dizilerinde bir iki küçük sahnede esprili bir dille ele alınan cinselliğin aslında Türkiye'de şakaya alınacak bir tarafı da yok. Çünkü araştırmalara göre ülkemizde erkeklerin yüzde 70'i erken boşalma veya iktidarsızlık, kadınların yüzde 80'i de vajinismus ve orgazm olamama gibi cinsel işlev bozukluklarının pençesinde psikolojik acı çekiyor. Böyle bir tabloya bakınca biz uzmanlar dizilerde cinselliğin işlenmiyor olmasını şaşkınlıkla karşılıyoruz. Milyonlara hitap eden dizilerde cinselliğin ele alınmaması da akıllara ister istemez "Senaristler geride kalan yüzde 20 veya 30'luk kısmı mı temsil ediyor?" sorusunu getiriyor."
"SORUNLAR VAR AMA DİZİLERDE YOK!"
"Cinsel işlev bozukluklarının yaşattığı acılar binlerce ailede perişanlığa yol açıyor. İşyerlerindeki verimsizlikten tutun da, trafikteki psikopatik davranışlardan, aile içi şiddette, toplumsal mutsuzluklara ve gerginliklere kadar sayılabilecek olumsuzlukların altında yatan gerçeklerden biri de sağlıksız ve mutsuz bir cinsel hayattır. İşte bu kadar hayati olan bu konu ne milyonları ekrana kilitleyen dizilerde işleniyor, ne okullarda konuşuluyor, ne cinsel eğitim veriliyor, ne de çok reyting alan tartışma programlarında ele alınıyor. Ancak görünmez, konuşulmaz ve üstü kapatılan cinselliğe bakış açısıyla Türkiye'de cinsel sorunlar ortadan kalkmıyor. Espriden öteye geçemeyen cinsellik, aslında bu kadar ciddi bir husus. Her şeyden önemlisi sağlıksız ve mutsuz bir aile ortamında büyüyen çocuklarımızın geleceği de tehdit altında. Bu nedenle Türkiye'de, tabulaştırılmış, içi hurafelerle, cinsel mitlerle ve yanlış bilgilerle doldurulmuş cinsellik olgusunun bir an önce doğru tarifine ve eğitimine önem verilmelidir. Bu da her konuda olduğu gibi uzmanların önderliğinde ve bilimsellik çerçevesinde gerçekleşmelidir. Yoksa ülkemizi ilerleyen dönemlerde sağlık alanında gerek fiziki gerekse psikolojik birtakım ağır sorunlar beklemektedir."