Kadınlar ölüyor, katiller hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyor.
Kadın cinayeti demek kadın olan ve cinayete kurban giden demek değil, önce bunu anlamak gerek. Kadın cinayetine kurban gitmek demek, bir kadının sadece kadın olduğu için, kadınlığından dolayı öldürülmesi demek.
Yemek tuzlu olunca da tuzsuz olunca da dayak yiyen, yıllarca şiddet görüp cinsel istismara uğrayan kadınlar artık sesini çıkarıyor, bu işkenceye daha fazla "katlanmamaya" karar veriyor, boşanmak istiyor ve öldürülüyor. Hem de göz göre göre! Bu hikayeler bir değil iki değil. Hemen her gün, ülkenin dört bir yanından vahşet dolu kadın cinayeti haberleri alıyoruz.
Kocasından kaçıp ailesine bile sığınamayan kadınlar polise, adalete koşuyor. Adaletsizlik ise işte tam burada başlıyor. Kadın "şanslıysa" koca birkaç saatliğine gözaltına alınıyor fakat polisin "kocandır yapar, evinde dön bacım" telkiniyle veya "en fazla ölürsün" yorumuyla kaderiyle baş başa bırakılıyor.
Koruma talebi kabul edilen kadınlar korumanın "masraflarını" karşılamak zorunda bırakıldığı için bu koruma hizmetinden faydalanamıyor.
Serbest bırakılan koca ilk fırsatta, bir kaç gün önce can havliyle polise başvuran kadını, birkaç günlük gecikmeyle öldürüyor ve amacına ulaşıyor.
Bu kez karısını dövdüğü, işkence ettiği için değil "öldürdüğü" için hakim karşısına çıkan katil koca, ya iyi halden, ağır tahrik indiriminden ya da "denetimli serbestlik" kanunundan yararlanıyor ve bir süre sonra hayatına kaldığı yerden devam ediyor.
Ancak bir cinayet basında geniş yer bulur, kamuoyunda tepki yaratırsa hâkim indirime gitmeyebiliyor.
Peki kadın cinayetleri, hâkimlerin veya savcıların inisiyatifine bırakılacak konu mu?
Hiç kimsenin inisiyatifine bırakmadan, bütün kadınları koruyacak, potansiyel katilleri caydıracak bir "kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" yasasının çıkması şart. Bu, aynı zamanda kızları öldürülen ve başka kadınlar öldürülmesin diye adalet isteyen ailelerin de talebi.
Bu yalnızca kadınların meselesi değil, kadın cinayetine dur demek için kadın olmak da gerekmez feminist olmak da. İnsan olmak yeter de artar bile.
Hep beraber haklarımızı koruyacak yasalar için sesimizi duyuracak ve kadın cinayetlerini durduracağız.
Siz de kampanyaya destek vermek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hitaben taleplerin sıralandığı mektubu imzalamak isterseniz tıklayın.