Kadınlar ve erkekler birbirinden ne kadar farklıysa, arkadaşlıkları da aynı ölçüde farklı. Erkekler, arkadaşlık ilişkilerini genellikle birtakım aktiviteler üzerinden yaşıyorlar. Tavla, futbol, Playstation gibi… Mesela Playstation’ın kadınlar arasında popüler hale gelmemesinin türlü sebeplerinden biri de bu olabilir: Kadınlar arası iletişimin doğasına uygun değil. Biz yüz yüze iletişim kurmayı seviyoruz; yan yana, omuz omuza durmak yetmiyor. Birbirimizin yüzüne bakalım ve konuşalım; uzun uzun konuşalım ve her şeyi konuşalım istiyoruz. O kadar çok duygu ve mahremiyet paylaşıyoruz ki hem daha derinden bağlanıyoruz hem fırtınalara daha açık, daha hassas ve gerilimli ilişkilerimiz oluyor. Cephede iki askerin kuracağı yakınlıkta ilişkileri, sıradan hayatlarımızda kuruyoruz biz. Yalnızca duygusal olarak da değil; fiziksel olarak da kendimizi ifade ediyoruz. Buluşunca öpüşürüz; ayrılırken öpüşürüz. Sarılırız; birbirimizin saçına, dizine, kolyesine dokunuruz. Epey farklıyız yani.
-Kitabın başında Nazlı, kendine duyduğu güveni kaybetmiş; kendi deyişiyle "ılık maden suyu tadında akıp giden" bir hayata teslim olmuş bir kadınken, sonunda bambaşka birine dönüşüyor. Sizce aşk acısının şifası nedir?
Bence aşk acısını atlatmanın yolu iki şeyi hatırlamaktan geçiyor Birincisi, şifası olmayan acıların varlığını. Şifası olmayan acılar, kederler var hayatta. Bir dakika durup onları düşünmek, kendi dünyalarımızdaki kederleri daha akıllı bir gözle görmemizi sağlıyor. Uzun uzun dertlenmek yerine, minnet duymayı öğretiyor. İkincisi ise kendi değerini hatırlamak. Yalnızca aşk meselelerinde değil; iş hayatındaki sorunlar, arkadaşlıklarda yaşanan hayal kırıklıkları, sosyal ilişkilerdeki pürüzler dahil birçok derdin şifası, kendi değerini hatırlamak bence. Şu bir gerçek: Hiçbir aşkın nesnesi, senin için senden daha değerli olamaz. Bunu aşk acısını küçümsemek için söylemiyorum. Aşk hakikaten insanda kalbinden vurulmuş hissi uyandırabiliyor; Aşk Tanrısı’nın elinde oklarla resmedilmesi tesadüf değil. Öte yandan keder de neşe kadar kıymetli. ‘’Ne mutlu bana ki çok sevmiş, çok istemiş, derinden hissetmişim ama dünyanın sonu değil. Sıradaki!’’ deyip acıyı tadında bırakmalı.
-Bir blogunuz var: dunyabirkitap.com. Burada, kadınlar arası iltifat meselesi üzerine yazdınız. Kadınların birbirine kurduğu küçük, güzel cümlelerin kadınları güçlendireceğini söylüyorsunuz. Kadın ittifakı sizin için ne kadar önemli?
Kadınlara düşman bir ülkede, kadınlara düşman bir dünyada yaşıyoruz. Güvende değiliz. Saygı görmüyoruz. Saçımızdan tırnağımıza her şeyimizi yargılayan, bize kendimizi kusurlu ve eksik hissettiren bir dünyadayız. Tüm bu adaletsizliğe karşı birbirimize güven aşılamanın değerine inanıyorum. Kadın düşmanı düzenin değirmenine su taşımak akılsızlık. Gülüp geçtiğimiz her cinsiyetçi ima, her cinsiyetçi küfür nasıl bir kadının daha tacize uğramasının kapısını aralıyorsa; birbirimize kuracağımız küçük, güzel cümleler de bu düşman dünyaya karşı bizi güçlendirecek. Çünkü özgüven de tıpkı korkular ve güvensizlikler gibi bulaşıcı.
Ahenk Göklü kimdir?
Ahenk Göklü liseyi İzmir Amerikan Lisesi, üniversiteyi ise Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde okudu. On yılı aşkın süre çeşitli kadın ve seyahat dergilerinde çalıştı. Kısa süre önce 'Şanslı Kızlar' adlı romanını yayılandı. Şehirler, kitaplar ve kadınlık hikayelerine dair yazılarını dunyabirkitap.com adresli blog'unda yayınlıyor.