“Romeo e Giulietta-Ama e cambia il mondo” bildiğiniz müzikallerden çok farklı; modern müzikleri, üç boyutlu dekorları, kırk beş kişiden oluşan ekibinin inanılmaz performansıyla sizi adeta Verona sokaklarına taşıyıp büyülüyor. Romeo’nun kuzeni Benvolio’yu canlandıran Riccardo Maccaferri, bu şovun bu kadar sevilmesinin altında yatan sebebi şöyle açıklıyor: “Biz yakışıklı, genç, her zevke hitap eden tipleriz! Özellikle seksi olmaya çalışıyoruz, bu yönetmenimiz Giuliano Peparini tarafından alınan bir karar. Her kız kendi hoşuna giden bir erkek tipini bulabilir bu şovda.” Riccardo gerçekten çok haklı, ekipteki tüm erkeklerin farklı bir karizması var, ama ona olan ilgi bir başka. “Türkiye’de bir projede yer almayı çok isterim, belki bir reklamda rol alabilirim ama Türkçe öğrenmek çok zor!” diyen sanatçının bir de sürprizi var: Çok yakında müzikallerden şarkıları seslendireceği akustik konserler vermeyi planlıyor. İşte onunla yaptığımız sıcak ve samimi sohbet…
Hiç “Romeo ve Juliet” için mutlu son yazmayı düşündün mü?
Drama seviyorum, o yüzden asla “Romeo ve Juliet”i değiştirmem.
Sanatçı olmak çocukluk hayalin miydi? İlk adımı nasıl attın?
Müziği seven bir ailede doğdum. 5 yaşımdayken babamın konserlerinde şarkı söylemeye başladım. Müzik, piyano, davul, gitar ve şarkıcılık eğitimi aldım. On yaşımdayken televizyonda ilk kez “Notre Dame de Paris” müzikalini izledim ve aileme büyüyünce bu işi yapmak istediğimi söyledim… Ve yaptım!
Peki “Notre Damme de Paris” mi, “Romeo ve Juliet” mi? Hangisini daha çok seviyorsun?
Bu zor bir soru; çünkü “Notre Damme” benim oynadığım ilk müzikaldi. Çocukluk hayalimdi. O yüzden benim için ve ailem için çok önemliydi. Tabii “Romeo ve Jülyet”i de seviyorum; çünkü sadece İtalya için değil tüm dünya için yeni bir müzikal. Çok büyük ve önemli bir proje; çok büyük bir sahnesi, dekoru, renkli bir yapısı var. Bu şovda rol almayı seviyorum.
“Sinema en büyük hayalim.” Gelecek için planların?
“Phantom of the Opera” ya da “Miserables” müzikallerinde rol almak isterim. Romeo’yu canlandıran Federico Marignetti ile albüm yapıyoruz, cover şarkılar ve kendi yazdığımız şarkılar olacak. Oyunculuk da yapmak istiyorum, sinema en büyük hayalim. Bir günün nasıl geçiyor?
Eğer şimdiki gibi “Romeo ve Juliet”deysem kalkıyorum, kahvaltı edip bir şeyler okuyorum, sonra yürüyüşe çıkıyorum, aslında her yemekten sonra yürümeyi seviyorum. Turnedeysem otel odasında kalmıyorum, şehri gezmeyi seviyorum. Otele dönüp duş alıyorum ve tiyatroya gidiyorum. Saçımı ve makyajımı yapıyorum. Rahatlatıcı bitki çayı içiyorum.
“Aşkta ve hayatta hep duygusalım.”
Kızlar sana bayılıyor, senin kalbinde biri var mı? Nasıl bir kız senin kalbini çalabilir?
Şu an kız arkadaşım yok. Ben zor bir insanım, işim gereği çok seyahat ediyorum, belli bir özellik söyleyemem ama bağımsız, kendi ayakları üzerinde durabilen, güzel kızları seviyorum. Doğrusu bana ayak uyduracak birini bulmak zor...
Aşka inanır mısın? Aşık olduğunda nasıl olursun?
Aşka inanıyorum! Birçok kız sevdim ama hiç gerçekten aşık olmadım! O yüzden aşık olsam nasıl olurum bilmiyorum. Eğer gerçekten aşık olursam onun için her şeyi yaparım; çünkü aşk çok önemli bir kelime! Onun için her şeyi geride bırakırım.
“Her zaman dürüst, nazik ve iyi olmaya çalışıyorum.”
Karakterinin en iyi özellikleri neler? Değiştirmek istediğin bir huyun var mı?
Henüz 24 yaşında olmama rağmen yaşıtlarımdan daha olgunum, onların konuştuklarından farklı şeyler konuşabiliyorum insanlarla. Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum, insanların ne düşündüğünü önemsemiyorum; çünkü kendimi biliyorum ama yine de insanlar üzerinde iyi bir etki bırakmayı seviyorum. Her zaman dürüst, nazik ve iyi olmaya çalışıyorum. Yalnız çok hayalciyim, bazen hayallerim konusunda daha kararlı olmalıyım.
Hayat felsefen nedir?
Gelecek, hayallerinin güzelliğine inananlarındır.
“Kendi tarzımı yaratmayı seviyorum.”
Modaya meraklısın, hangi markaları seviyorsun?
Marka takıntım yok, hoşlandığım çok marka var ama kendi tarzımı yaratmayı seviyorum. Vintage kıyafetleri, spor giyinmeyi seviyorum.
Birçok şehir gördün, en sevdiğin hangisi?
Her şehri bir özelliği için seviyorum. Londra’yı insanların yaşam tarzları, birçok kültürü barındırdığı için seviyorum. İtalya’yı da seviyorum, birçok güzel yerimiz var, muhtemelen dünyanın en güzel ülkesi. Paris de harika! Amerika’ya hiç gitmedim. Japonya ve Çin’e gitmeyi de çok isterim.
İstanbul’a ikinci gelişin, şehri nasıl buldun?
Bir turist olarak söylüyorum, her seferinde daha güzel…
Röportaj: Aysun Orhan