Alphan, 2009’dan beri Kelebek’in açılış sayfasındaki küçük köşesinde türlü ‘celebrity’mizin giyim anlayışını masaya yatırıyor. Ugg bot ve kürk tutkusu, dirsekte taşınan çantalar, marka enflasyonu Alphan’ın ti’ye aldığı konuların başında. Biz, limiti dört beş kısa cümleyi geçmeyen bu şakacı tarz, en şaka kaldırmayanından insanı bile sadece gazeteyi bir kenara fırlatacak kadar sinirlendirir diye düşünürken, duyduk ki Alphan’a hayli ağır tepkiler geliyormuş...
Daha önce Nadire İçkale, Selin İmer ve Demet Akalın’ın hışmına uğrayan Alphan son olarak Seren Serengil’in Twitter’daki saldırılarına maruz kaldı. Seren Serengil, giyimini ‘Fena’ başlığıyla eleştiren Melis Alphan’a cevabını akıl almaz ifadelerle dolu ‘tweet’lerle vermeye kalktı, işin içine mahkemeler girdi. Alphan, Serengil’e dava açtığını açıkladı.
Daha önce de kendisine ‘hakaret’ suçlamasıyla dava açıldığını söyleyen Alphan “Bunlar hakaret değil” diyor. “Hakaret olsa bana dava açtıklarında kazanırlar. Bu da bizim işimiz, mesele hakaret etmeden eleştirmek, okuyanı güldürmek değilse de gülümsetmek. Daha ziyade ironiyle yapıyorum bunu. Veya biraz sarkazmla.”
Kendisiyle ilgili alaycı bir ifade görünce küplere binmek başka bir şey de, asıl ilgi çekici nokta, kıyafete yönelik bir eleştirinin kişisel hakaret olarak addedilmesi. “Bir kıyafet eleştirisi niye bu kadar ses getiriyor? Her gün gazetelerde çıkan karikatürlere de sinirlenenler var. Ama bir yandan benimle ilgili bir karikatür çıksa ben buna gülerim. Bence kendine gülebilmekle ilgili bir şey… İdeali, o yazılan insanın da buna gülmesi. Hak verir vermez. Bu kadar sinirlenmek başka bir şey… Çünkü bu insanların bazılarının varoluş nedeni giyinmek. Başka yaptıkları bir şey yok. Sadece giyinip bir yerde poz vermekle varlar. Bazısının ne iş yaptığını bilmiyoruz. Sadece fotoğraf önü figürleri olarak varlar. Birtakım partilere, event’lere gidiyorlar. Şöhretleri de buralara gitmekten kaynaklı daha çok”.
Alphan’ın eleştirirken durduğu nokta ‘ne moda ne demode’den daha çok estetik bir değerlendirme. “Benim yaptığım ‘Bu çok demode’ diye yaftalamak değil. Ben de takip etmiyorum neyin çok moda olduğunu... Genel bir estetiğe bakıyorum. Bazı şeyleri komik buluyorum. Komik bulduklarımı da söylemekten geri durmuyorum. Ya da hiç estetik bulmuyorum, hatta çirkin buluyorum. Bunu da söylüyorum. İllaki modayı takip etsin beklentisi yok. Ayrıca o köşede dünyayı da yönetmiyorum. Orada iki komik şey söylüyorum, espriden ibaret.”
“Belki ‘Ayna’nın ti’ye aldıkları espriden anlamıyor. Ancak son dönemde televizyondaki stil yarışmalarından, gazetelerin şık - rüküş değerlendirmelerinden de modanın kendisinin de espri kaldırmadığı gibi bir sonuç çıkmıyor mu?” diye sorunca Alphan “O, gerçekten estetik duygusu olan insanlar için geçerli” diyor.
“Giysiler, tarzımız bizim kendimizi ifade biçimimiz. Biz insanlara ilk, hatta belki de en büyük mesajı giysilerle veriyoruz. İlk izlenim her zaman çok önemlidir derler. Mesela resim öğrenirken direkt soyutla başlanmaz. Önce kara kalemle başlanır, tüm tekniği öğrenilir. Sonra istediğiniz kadar çıldırabilirsiniz. Bu makbuldür. Ama bilmeden çıldırabilmek çok istisnai bir durum… Burada da giyinmeyi biliyorsanız sonra istediğiniz kadar saçmalayabilirsiniz o estetik duygusuna sahipseniz. Ama başta insanların öğrenmesi gereken birtakım kurallar var. O estetik duygusuna sahip insanlar zaten gayri ihtiyari öyle giyinir. Örnek vermek gerekirse dekoltede hem göğüs hem sırt açarsanız olmaz o. Bir tarafınızı açıyorsanız diğer tarafı kapatırsınız. Estetik duygusu bunu gerektirir. Sende o duygu varsa istediğin kadar eğlen. Ama o duygudan yoksun büyük bir kitle var.”
Erman Ata Uncu