Yıl 2014... Bugün gazeteler yasal platformda yalnızca “yayıncılık amaçlarına aykırı olmayan kültürel ürünler” vermek zorunda. Gerçekteyse 60 gün boyunca biriktirilen kupon karşılığı alınan oyuncak ayıcıklar, bebekler, köpekler ve robotlar ile karşı karşıyayız. Kimisi peluş, kimisi plastik, kimisi pilli, kimisi ışıklı… Bir de bu oyuncakların reklamlarına “dostlar alışverişte görsün” mantığıyla yerleştirilen “eğitsel”, “öğretici”, “kültürel” kelimeleri var. Reklamlarda söylenenlerle verilenlere bakınca insanı gülme isteği alıyor doğrusu.
Sorun öncelikle gazete promosyon kampanyalarını denetleyen bakanlığın ilgili biriminin hatalı yorumlarında. Yetkili merciler promosyon kampanyalarında verilmesi planlanan ürünlerin vasıflarını onaylarken kanunun sözünü ve ruhunu birlikte değerlendirmeli ve verilecek ürünün şu soruların cevaplarını karşılayıp karşılamadığına bakmalı.
Kültür nedir?
Öncelikle cevaplanması gereken “Kültür nedir?” sorusu olmalı. Kültür; nesilden nesile aktarılan toplumsal mirastır. Bireyler içinse yargılama, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenme ve tecrübeler yoluyla geliştirilmiş olan biçimidir. Bireyin edindiği bilgileri anlatmak için de kullanılan bir sözcüktür kültür. “Eğitimsiz kültür, kültürsüz eğitim” düşünülemez. Nitekim, günlük dilde kültür, eğitim-öğretim süreci, bu sürecin kazandırdıkları, genel ve mesleki kültür, spor kültürü, müzik kültürü gibi anlamlarda da kullanılır.
Gazeteler Cevaplanması gereken ikinci soruysa “Gazetelerin amaçları nedir?” olmalı. Gazetelerin öncelikli amacı haber vermek ve bu yolla bireylerin kültürel yönden gelişimlerini ve demokrasinin gerçekleşmesini sağlamaktır. Çünkü haber vermek beraberinde kanaat oluşumunu da getirir. Gazeteler bu yolla kamuoyunun oluşmasına katkı sağlar. Kamuoyu ise gerçek demokrasilerde, yasama, yürütme ve yargının dışında, bunları adeta kontrol eden bir dördüncü kuvvettir. Bir toplumda kamuoyu yok ise o toplumda ne demokrasi yerleşebilir ne de demokrasi yaşanabilir.
Sonuç olarak; bir gazetenin promosyon kampanyasına konu edebileceği ürünlerin hem gazetelerin amaçlarına hem de kültüre katkısı olmalı. En basit muhakemeyle bile oyuncak ayıların, kedilerin, köpeklerin bu vasıfta olmadığını biliyoruz. Örneğin bir bilgisayarın, bir müzik aletinin, satranç oyununun neden promosyon konusu edilmediğini anlamaksa zor.
Kanunları değil, kafaları değiştirmek
Bu durum bize açıkça gösteriyor ki; kanunları ne kadar güzel kelimelerle ifade etseniz de o kelimelerin içini dolduracak zihinlerin, doğru muhakeme yeteneğine, sağlam bir dünya görüşüne, açık fikirliliğe sahip olması, demokrasiye ve hukuk devletine inanması her şeyden önemli. Gerçek demokrasilerde insanlar idarenin hukuka aykırı eylem ve davranışlarına katlanmak zorunda olmaz. Zira gerçek demokrasi ancak hukuk devletinde hayat bulabilir. İdarenin tüm eylem ve işlemlerinde yasalara bağlı olması, yönetimin yargısal denetiminin bağımsız mahkemeler aracılığıyla yapılması hukuk devletinin varlığının kanıtıdır.
Belki de gazeteler, demokrasinin yerleşmesi için lüzumlu olan asli fonksiyonlarını ifa edemedikleri için bugün “devletin birey için değil de bireyin devlet için var olduğu” bir sisteme mahkum kalmış durumdalar. Ve belki de gazetelerin promosyon kampanyaları konusunda maruz kaldığı haksız tutum, aslında bizzat kendilerinin asli amaçlarından uzaklaşmalarından kaynaklanıyor. Belki de kim bilir…