İnsan ruhu temelde üretkendir demiştik. Bu anlamda kişi bir iş sahibi olduğunda bu üretkenliği besler, kendini işe yarar bulur. Bir iş sahibi olmak aynı zamanda kişinin güç, statü gibi beklentilerini de destekler. Kişi kendini daha güçlü hisseder. Çünkü bireyler bir iş sahibi olduğunda güç ve statü elde eder. Bireyin her sabah uyanması için bir amacı vardır. Bu da kişiyi hayata daha güçlü bir şekilde bağlar. Görevler ve sorumluluklar, kişinin yaşamını anlamlı hale getirir. Toplum veya kişinin çevresi işsizliği tüm bunların yitirilmesi olarak görebilir.
Klinik Psikolog Gülcem Yıldırım'dan aldığımız bilgilere göre işsiz kalındığında bireyin işsizliğe tepkisi de kişiden kişiye göre değişiyor. Kişinin çocukluğu da bu farkın temel sebeplerini oluşturuyor. İşsizliği incelediğimizde 3 temel boyut karşımıza çıkıyor ve bunlar birbirinden bağımsız olarak düşünülemiyor.
İşsizliğin önemli boyutları
- Psikolojik boyut
- Sosyolojik boyut
- Ekonomik boyut
Klinik Psikolog Gülcem Yıldırım, işsizliğin psikolojik, sosyolojik ve ekonomik boyutlarını şöyle açıklıyor:
"Birey için işini kaybetmek ekonomik anlamda hayat standardının düşmesi demektir. Kişi yaşadığı bu büyük kayıp duygusuyla geleceğe daha endişeli ve kaygılı bakma eğiliminde olur. Daha büyük felaketlerin başına geleceğine dair derin bir korku ve belirsizlik duygusuyla baş başa kalır. İşsiz bireyi en çok etkileyen duygu belirsizlik duygusudur. İşsizlik süreci uzadıkça bireyin duygularında, düşüncelerinde ve davranışlarındaki negatif tutum artmaya başlar. Bu süreçte kişi kendisine karşı aşırı eleştirel bir tutum sergileyebilir, kendisini başarısız, işe yaramaz, beceriksiz, değersiz gibi algılayabilir.
Çocukluk yaşantısının işsizlik psikolojisine etkisi
Kişinin yaşadığı bu duygular çocukluk yaşantısına bağlı olarak farklılık gösterir. Çocukluktan itibaren okul başarısı ile anılan bir yetişkin, işini kaybettiği zaman hayatta var olma şeklini kaybettiğini hisseder.
- Yaptığı işi güçle ilişkilendiren bir yetişkin işini kaybettiğinde güçsüz hissedebilir.
- Hayatta değerli olma biçimini işiyle eşleştiren kişi ise işini kaybettiğinde kendini değersiz hissedebilir.
Her insanın işsizlik döneminde yaşadığı olumsuz duygular bireysel geçmişleriyle bağlantılı olarak farklılık gösterir. İşsizlik sürecinin uzaması ise kişinin travmatize olmasına, kendisine güven duygusunun azalmasına sebep olur.
İşsiz kalan kişiler yaptıkları iş başvurularından olumsuz geri dönüşler aldıkça içine kapanma eğilimindeki artış kaçınılmaz olur. İçine kapanan kişi bir süre sonra iş aramaktan vazgeçip yaşadığı acıyı bastırabilmek için televizyon izleyerek, bilgisayar oyunu oynayarak, kahveye giderek, uyuyarak, ,aşırı yemek yiyerek, uyuşturucu madde kullanarak zamanını geçirmeye başlayabilir. Sürecin uzaması ise kişide intihara kadar giden sonuçlar doğurabilir.
Özellikle yetişkinlik dönemi insanın en üretken olduğu dönemdir.
Yapılan araştırmalar özellikle yetişkinlik döneminde yaşanan (30 yaş ve üzerinde) işsizliğin kişide derin bir depresyon duygusuna sebep olduğunu göstermektedir. Bu dönemde yaşanan işsizlik kişide çaresizlik duygusu yaratmakta, kişinin geleceğe dair umudunu yitirmesine sebep olmaktadır."
İşsizlik süreci nasıl daha verimli bir şekilde geçirilebilir?
İşsizlik zor bir dönem olsa da bu süreci daha iyi bir şekilde atlatmak mümkündür. Bunun için bu süreçte gündelik alışkanlıklardan vazgeçilmemelidir. Bu sayede yeni bir iş arama süreci daha rahat, kendine daha güvenli geçer ve yeni bir iş sahibi olma yolunda daha emin adımlar atılabilir.
İşte işsizlik dönemini daha verimli geçirebilmeniz için Pudra.com editörlerinin hazırladığı öneriler:
İşsizlik sürecini daha verimli geçirmenin 6 yolu
1. İşsiz kaldığınızda sosyal hayatınızdan vazgeçmeyin.
Tıpkı işe gittiğiniz dönemdeki gibi gününüzü iyi değerlendirin. Erken kalkın. Bu, sizi günlük hayatın akışından kopmamanızı sağlar. Arkadaşlarınızla birlikte olmak, yeni insanlar tanımak için özen gösterin. Çünkü hayat her zaman sürprizlere gebedir ve yeni bir işin ya da hiç aklınızda olmayan bir iş kolunun kapınızı ne zaman çalacağı hiç belli olmaz.
2. Kişisel bakımınızdan vazgeçmeyin.
Bankacıysanız artık takım veya dopiyes giymek zorunda olmamanız, her şeyi bırakacaksınız anlamına gelmiyor. Fırsatın nereden geleceği belli olmaz. Kişisel bakımınıza her zamanki gibi özen gösterin. Güzel ve bakımlı giyinmekten vazgeçmeyin. Bu, sizi daha canlı ve kendine güvenli tutar.
3. Sektörünüze yakın durun.
Gelişmeleri takip edin, teknolojileri izleyin. Bilgilerinizi güncel tutmak, benzer sektördeki yeni insanlarla sohbet ederken de size yardımcı olacaktır. Üstelik, yeni bir iş görüşmesine gittiğinizde, işsiz döneminize rağmen sektörü yakından takip ediyor olduğunuzun görülmesi, işe alım sürecinize de destek olur. Bir diğer yandan, işinizden üzücü nedenlerle ayrılmadıysanız, eski iş arkadaşlarınızla da iletişiminizi koparmayın. Sektördeki dostlarınıza kendinizi hatırlatın.
4. Eksik eğitimlerinizi tamamlayın
Sektörünüzle ilgili uzun süredir planınızda olan eğitimlere başlamak için mükemmel zamanlama! Ertelediğiniz eğitimlere göz atın. Üstelik bu eğitimlere katılmak, kendi sektörünüzdeki pek çok insanla tanışmak için de harika bir fırsat olur. Sosyalleşerek yeni işinize adım adım yaklaşırsınız. Aldığınız eğitimin, bir sonraki maaş görüşmesine etkisini de göz ardı etmeyin! :)
5. Ruhunuzu besleyin
Farklı etkinliklere katılmak hem bedensel hem de ruhsal anlamda doygunluk sağlamanıza yardımcı olur. İlgilendiğiniz seramik atölyesi veya hafta sonu bisiklet grubu gibi gruplardan uzak kalmayın. Bir yandan da tamamen işten bağımsız olarak okumaya, takip etmeye devam edin. Daha önce bu tür etkinliklere katılmadıysanız, kendinize yapmak istediklerinizi sorun ve onları yapmak için adımlar atın. 9-6 saatleri arasında bir iş sahibi olmamanız, sizi diğer etkinlikleri yapmaktan alıkoymasın. Üstelik, hafta içi işte olduğunuz için gidemediğiniz doğa gezileri veya atölyeler için de artık çok daha müsaitsiniz. Üstelik burada tanışacağınız insanların size ne ufuklar açacağını hiçbir zaman bilemezsiniz...
6. Sosyal ağınızı genişletin
Daha önce yoğun iş hayatı nedeniyle görüşemediğiniz insanlara vakit ayırın, sektördeki insanların buluşmalarına daha fazla katılın. Linkedin, Twitter gibi mecralarda sektörünüzle ilgili öğrendiklerinizi, analizlerinizi paylaşın, insanlarla sektör hakkında konuşun ve network'ünüzü bu doğrultuda genişletin. İçeriğin kral olduğu bu dijital dünyada, paylaşımlarınız eminiz ki en az birkaç faydalı insanla dokunacaktır.
Bu aralıkta şunları unutmayın:
- Özgeçmişinizi bir insan kaynakları uzmanı dostunuzla birlikte güncelleyin.
- Girişken olun.
- Sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanın.
- Sektörünüzle ilgili konularda çalışan veya sektörünüzde olup farklı konularda sosyal sorumluluk projeleri üreten sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olun.
- Gerçekten bir yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, günlük hayatınıza adapte olmakta çok zorlanıyorsanız psikolojik danışmanlık almaktan çekinmeyin!
İlgili haberlerimiz:
Bakanlıktan üreten kadınlara destek: Vergi muafiyeti
Yeni kanun değişikliğiyle evde üretilen ürünlerin İnternet satışından kazanılan gelir, yıllık asgari ücretin brütünü aşmama koşuluyla vergiden muaf olacak.
İş başvurusunda renk seçimi nasıl olmalı?
İş görüşmesi yapmadan hangi sektörde, hangi pozisyona, nasıl bir şirkette görüşmeye gittiğiniz ve karşınızdakine ne söylemek istediğiniz çok önemlidir.
Yöneticinizle yaptığınız görüşmede hangi renkleri tercih etmelisiniz?
Renk seçiminde öncelik enerjinizi yansıtan renklerin seçimidir. Cilt alt tonunuza göre doğru ton seçiminde enerjinizi en iyi şekilde yansıtabilirsiniz.