@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz.
30.12.2009
AVATAR ‘Hepimiz biriz’ diyor!
AVATAR'ı izlerken, insanın hayal gücünün sınırsızlığını, yaratıcılığı, 15 sene filmi çekebilmek için beklerken gösterdiği sabrı görüyorsunuz.
Son zamanlarda seyrettiğim filmlerden başka başka tatlar almaya başladım. James Cameron da bu tatlara Avatar ile ayrı bir lezzet kattı.
Senaryosu ve yönetmenliği James Cameron’a ait olan ‘Avatar’ filminde daha önceki filmlere benzemeyen çok farklı bir senaryo ve görüntülerle karşılaştım.
Bu filmi seyrederken bir insanın hayal gücünün sınırsızlığını, yaratıcılığı, 15 sene filmi çekebilmek için teknolojinin gelişmesini beklerken gösterdiği sabrı ve hedefe odaklılığını gördüm.
Ben filmi seyrederken çok keyif aldım ve verilen mesajları kaçırmamaya çalıştım. Bunları sizin için kendi farkındalığımda dile getirmek istiyorum. Bana göre filmde verilen çok önemli iki mesaj vardı. Bunları filmin kurgusunda bilinçaltımıza taşındığını ve bir şekilde bu mesajların farkında olarak veya olmayarak bizler tarafından alındığını söyleyebilirim.
Benim aldığım mesajlar şunlardı…
Bedenlerimiz sadece bir süre için farkındalığımızın yer aldığı kalıplardır.
Öncelikle bedenler sadece bizim kimliklerimizi taşımaya yarayan araçlardır. Bu filmde bu mesajı çok güzel bir şekilde veriliyor.
Farkındalığımızı bir bedene odakladığımızda kendimizi o bedenin sınırları içinde hissederiz. Oysaki aslında biz sınırsızızdır ve bedenden bağımsısızdır. Ama olduğumuz çevreye uyum sağlayabilmemiz için farkındalığımızı çevreyle uyumlu olan, bize deneyimlerimizde hizmet eden bedenin içinde yaşatırız.
Bedenle ilişkimiz bittiğinde, son bulduğunda farkındalığım varlığını sürdürmeye devam eder. Bu mesaj filmde çok güzel veriliyor. Kahramanımız dünyadaki bedenini terk edip Pandora’daki Naviler’e ait bedene girmesi, sonra tekrar oradaki bedenini terk edip dünyadaki bedenine girmesi hep bu temayı işliyor.
Bu durum bana tekamülümüz sırasında değiştirdiğimiz bedenleri anımsattı. Asıl olan tek şeyin ve beraberimizde götürebildiğimiz tek şeyin farkındalığımız olduğunu vurguladı.
Buna benzer bir hikayeyi Thea Alexander ‘ın MS 2150 adlı kitabında da okumuştum. Tam bir benzerlik söz konusu değildi belki ama ben de benzer çağrışımlar yaptı. Orada da kahramanımız başka boyutlara geçerek farkındalığını bir üst zeminde deneyimliyordu. Okumanızı tavsiye ederim.
Hepimiz Biriz
Hepimiz biriz. Ağaçta, uçan kuşlarda, farklı bedenlerde olsak, farklı lisanlar da konuşsak hepimiz biriz.
Filmde beni çarpan bir diğer mesaj da hepimizin bir olduğu ve birbirimizle bağlantıda olduğuydu.
Filmde, Pandora gezegenindeki Naviler’in doğa ile iç içe yaşamaları, ağaçlara, hayvanlara ve birbirlerinin varlığına duydukları saygı ve sevgi çok etkileyiciydi.
Her bir varlığın farklı noktadaki farkındalık olduğunu ve herşeyin birbirine hizmet ettiğin anlatılması çok akıcıydı.
Bu bilgiyle zaten birçok döngü son buluyordu. Dünyadaki hırs, her şeye sahip olma isteği, güç, otorite, maddeyle zengin olma isteği hepimizin bir olduğunu özümsemiş Navi halkı için son bulmuş deneyimlerdi.
Filmin başında, kurallarımızın dışındaki yaşam tarzıyla bize ilkel gelen Navi halkı aslında içindeki güçle ve birbirlerine olan sevgi, saygılarıyla gelişmiş bir toplumdu.
Ben filmi 3 boyutlu gözlüklerimin arkasından büyük bir keyifle seyrettim.
Size de kendi farkındalığınızda hoş bir seyir dilerim,
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu