Her insan bize başka bir ayna tutar. Ve biz her farklı aynada başka bir yönümüzü görürüz.
Saba Deniz
Hayatın bizim oyun alanımız olduğuna ve burada oyun oynadığımıza daha önceki yazılarımda değinmiştim. Bugün de sizlerle bu oyunları birbirimizle nasıl oynadığımızdan, birbirimize karşı nasıl sorumlu olduğumuzdan bahsetmek istiyorum.
Hepimiz birbirimize aslında görünmez bağlarla bağlıyız ve karşılıklı işbirliği içindeyiz.
Bunu buzdağının altındaki parçaların birbirleri ile bağlı olduğunu düşünerek hayal edebilirsiniz.
Bu sebeple kendimizi bulma yolculuğumuz sırasında keşfetmemiz ve içimizdeki potansiyelimize ulaşabilmemiz için karşımızdaki kişi ile deneyim içinde olmamız gerekir.
Hayatınıza giren her kişi aslında sizin için çok özel bir anlam ifade etmektedir.
Kendinizi sorgulamanızı istiyorum;
Bir kere durup düşünün. Gerçekten şimdi bu yazıyı okuyan kişi gerçek siz misiniz?
Olduğunuz noktada sahip olduklarınız ve kendinizi ifade etme şekliniz, gerçekten sizi mi yansıtıyor? Tamamlandığınızı hissediyor musunuz?
Şu an iletişimde olduğunuz yani kendinizi gördüğünüz aynaların dışında hayatınıza giren her yeni kişinin size tuttuğu aynalarda kendinizin yeni bir yönünü görürsünüz. Kendinizi onun aracılığıyla bir kere daha keşfederseniz. Ve bu yönleriniz yıllarca tozlu zeminlerinizde durmuş ve keşfedilmeyi beklemiş olabilirler.
Bunu bir örnekle ifade edecek olursak: Müzik hakkında keyifli sohbetler yaptığınız bir arkadaşınız veya birlikte seyahate gitmekten hoşlandığınız başka bir arkadaşınız olabilir. Olan nedir? Olan, sizin iletişimde olduğunuz kişiler aracılığıyla kendinizi farklı bir şekilde ifade etmenizdir.
Şu an durduğunuz noktada başka aynalardaki yansımalarınızı görebilmek için rutininizde neleri değiştirirdiniz? İçinizdeki farklı kimliklerinize, potansiyelinize ulaşmak için neler yapabilirsiniz?
Öncelikle önyargılarınızdan uzaklaşıp hayatınıza her ne şekilde olursa olsun giren insanlara sevgiyle yaklaşın. Onların sizin hayatınıza gelmelerinin sebebinin sizin potansiyel yönünüzü ortaya çıkarmanızda yardımcı olmak için hizmet ettiklerini anlamaya çalışın.
Kızdığınız biri var diyelim. Bu sizin çok hamarat olmadığınızdan şikayet eden, yaptığınız yemeği, ütüyü beğenmeyen kayınvalideniz olsun. Ne hissediyorsunuz? Onun size tuttuğu aynada hangi yönünüzü görüyorsunuz? Yaptıklarınızın takdir edilmemesi mi sizi rahatsız ediyor? Sizce burada neyi fark etmeniz gerekiyor? Bu insanın size karşı yaptığı hizmet ne olabilir?
Bu soruların cevabını verebilmeniz için her zaman taktığınız gözlükleri çıkarıp, olanlara dualite dışında bakmanız ve sadece olanı olduğu gibi kabul etmeniz gerekiyor. Hepimiz yaşantımıza soktuğumuz insanlardan bir şeyler öğrenebiliriz. Kimimizin bunu fark etmesi bir ömür alır, kimimiz içinse ufak bir deneyim yeterli olabilir.
“Neyi fark etmem gerekiyor?”
Örnekleri çoğaltacak olursak; iş yerinde birisinden çok rahatsız oluyorsunuz diyelim. Onun küfürlü konuşması, etrafındaki insanları aşağılayıcı şekilde ifadeler kullanması sizi rahatsız ediyor. Veya sürekli süslenen, şen kahkahalar atan başka bir kişiden de aynı şekilde rahatsız olabildiğinizi şaşırarak fark ettiğinizi varsayalım. Bu sefer neler oluyor? Sınırlarınızı mı çizemiyorsunuz, yoksa kendinizi onlar kadar iyi ifade mi edemiyorsunuz? Burada neyi fark etmeniz gerekiyor? Rahatsız olduğunuz durumlarda işte kendinize sormanız gereken sihirli soru budur; “Neyi fark etmem gerekiyor?”
Herkesin size aynalık yaptığını düşünerek ilişkilerinize baktığınızda neler hissediyorsunuz? Tanıdıklarınız, arkadaş, dost, sevgili, eş, kardeş, ebeveyn olduğunuz ruhlarla neler paylaştığınızı, birbirinize hangi yönlerden aynalık yaptığınızı görebiliyor musunuz?
Unutmayın; karşılıklı oynadığımız roller içinde birbirimize yansımalarımızla hepimiz biraz daha potansiyelimize yani özümüze yaklaşıyoruz.
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu
