Profesör bir test sorusu olarak öğrencilerinden bir karıncanın çevresindeki hayvanları nasıl ayırabileceğini düşünmesini istemiştir. (Bu arada siz de cevabı okumadan önce düşünürseniz, sonuç bakış açınızı daha iyi anlamanızı sağlayacaktır)
İşte sonuç: Karınca hayvanlar alemini iki sınıfa ayırmaktadır.
a) Aslan, kaplan ve çıngıraklı yılan gibi şefkatli ve iyi huylu hayvanlar
b) Piliç, ördek ve kazlar gibi yırtıcı hayvanlar.
Her şey sizin görüşünüze bağımlıdır.
Jimmy Powers
Olaylar bizim bakışımıza göre şekillenir. Bir çemberi göz önünüze getirin, her noktası merkezden eşit uzaklıktadır. Durduğumuz yere göre merkez her noktadan farklı görünür. Öyleyse asıl önemli olan bizim nerede durduğumuz değil midir?
O zaman asıl soruyu sorarak başlamak istiyorum: Sen hayatta nerede duruyorsun?
Olduğun yerde herkes ve her şey sana yanlış mı geliyor, kimse araba kullanmayı bilmiyor, herkes bencil, kimse seni sevmiyor mu?
O zaman sıkı dur çünkü söyleyeceklerim seni biraz sarsabilir. Yanlış, bencil olan sensin ve kendini sevmiyorsun. Muhtemelen arabayı da dikkatsiz kullanıyorsun.
Etrafımızda ne oluyorsa bize bir şeyleri fark ettirmek için olmakta. Biz fark ettikçe çemberin etrafında farklı bir noktaya geçiyoruz ve merkeze baktığımızda her şey aynı ama bizim görüşümüze göre farklı oluyor. Öyleyse biz değiştikçe etrafımızdaki insanlar onlarla olan ilişkilerimizde değişiyor.
Biz değiştikçe bir gün önceki anlayışsız eşimiz, bugün dünyanın en tatlı, en mükemmel eşi oluyor, ta ki bu zeminde tekrar bir değişim ihtiyacına girene kadar. Tam ve bütün olma yolculuğumuzda ilerledikçe, kendimizi her seferinde bir döngü daha büyütüyoruz ve kendimizi bulana kadar etrafımıza kimi zaman karıncanın, kimi zaman da bir ceylanın gözleriyle bakıyoruz.
“Biz değiştikçe etrafımızda değişiyor” cümlesine takıldığınızı hissediyorum. Benim de farkındalık yolculuğumda algılamakta en zorlandığım kısım bu olmuştu. Burada, değişimle kastedilen hayatımıza yeni giren insanlar değil, her gün karşılaştığımız, gördüğümüz insanlar. Değişen onlarla olan ilişkilerimiz.
Hayat tiyatrosunda hepimizin bir rolü ve birbirimize karşı hizmetimiz var. Amaç egomuzu fark ederek, ona hizmet eder noktadan çıkıp onun bize hizmet etmesini sağlamak. Bunun içinde deneyime ihtiyacımız var.
Bu sebeple bir deneyimden fark etmemiz gereken her ne ise fark ettiğimizde, paylaştığımız ilişkimizdeki kişinin bize karşı olan davranışı bir anda değişmekte.
Yukarıdaki hikayede olduğu gibi karınca gözüyle bakan kişi, bize bir diğer adımdaki deneyimde fil gözleriyle bakabilir.
Ne zaman kendimizi keşfedeceğiz, kendi potansiyelimizin farkına varacağız o zaman etrafımızı kendi gözlerimizle görebileceğiz.
Yolculuğunuzun keyifle sürmesini dilerim.
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu