“Ben anne olmak istiyorum, artık biraz da sen benim dediklerim yap. Ne yapılacağına ben karar vermek istiyorum’’ dedikleri oldu mu?
Kışın sokağa çıkarken ince askılı elbisesi giymek isteyen, çikolatalı ellerini yıkamamak için direnen, sokakta bulduğu yavru kediyi eve almadığınız için size küsen çocuğunuzla nasıl başa çıkacaksınız?
Ne değişti küçük meleğinizin içine şeytan mı girdi?
- Korkmayın; sadece çocuğunuzun egosuyla tanışmaya hazır olun.
Sizin kendi egonuzla ilk tanışmanız ne zamandı hatırlıyor musunuz?
- Gelin uzanın biraz, çocukluğunuz gidelim.
Önce şu soruların cevaplarını düşünün, bu cevaplar sizi egonuzun ilk oluştuğu zamanlara götürecek;
İlk ne zaman olanı olduğu gibi kabul etmek yerine etiket takıp yaşadıklarınızı, arkadaşlarınızı, oyuncaklarınızı bu iyi, bu kötü diye sınıflandırdınız?
İlk olarak ne zaman anda değil de geçmişte takılı kaldınız?
Aslında yıllar geçse de siz bedenen o çocuk halinizi terk etmişte olsanız da değişen pek bir şey yok. Egomuz hala o çocuksu haliyle içimizde duruyor. Sizin, onun korkularını fark edip, sevgiye dönüştürmenizi bekliyor.
Biz zamanla akıllandıkça, yeni bilgiler öğrendikçe duygularımızdan uzaklaşıyoruz. Bu sefer seçimlerimizi egomuzdan yana yapıyoruz. Bir süre sonra bir bakıyoruz ki duygularımızı unutmuşuz, egomuzu mutlu etmek için yaşamaya başlamışız. Oysaki, egomuzun bizim sevgimize, yol göstermemize ihtiyacı var.
Egomuzu farkındalıksızlıkta dışarıdan besliyoruz.
Çocuk bedenlerde anne babamızdan, öğretmenlerimizden, televizyondan, hikayelerden… Başkalarına ait yargıları, kararları kendi süzgecimizden geçiremeden alıp uygulamaya başlıyoruz. Zamanla kendi gerçeğimizi buldukça yaptıklarımızla doğamıza ters düşüyoruz.
Bu durumu tıpkı 37 numara ayağımıza 32 numara ayakkabıyı giydirmeye çalışmaya benzetebiliriz. Olmuyor, ama biz olana gene de direniyoruz. Egomuz bize yapmamızı söylüyor, devam ediyoruz. Egomuzun farkında değilsek anda yaşayacağımız deneyimleri kabul etmiyoruz, planlarımızın peşinden koşup geçmiş ve gelecek odaklı yaşıyoruz.
Çok zorlanırsak bu sefer de yara bere içinde kanayan duygularımızla yaşam yolculuğumuza devam etmeye çalışıyoruz. Mutsuz, ruhsuz insanlar oluyoruz.
İşte çocuğunuzda gördüğünüz ilk ego hareketleri onun direnen, ayak sürten hali aslında sizin de içinizde var olan bir noktayı size gösteriyor. Belki de kendinizde fark edemediğiniz egoyu ilk olarak onda fark ediyorsunuz. Onun ısrarları, öfke krizleri size nasıl anlamsız geliyorsa, benzer durumları kendi içinizde de yaşıyorsunuz.
Farkındalık yolculuğunda gelişim egomuzu tanımak ve onun korkuları ile yüzleşmekten geçiyor.
Öyleyse egomuzun korkularını, direnişlerini sevgi ile kabul edip gelişimine yardımcı olmalıyız. Çocuğumuza gösterdiğimiz ilgiyi ve sabrı kendi gelişimimiz için de gösterebilmeliyiz.
Egonuzla sevgi ile yüzleşebilmeniz ve çocuk korkularınızı sevgiye dönüştürebilmeniz dileğiyle,
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu