Anlamak ise eyleme geçebilmek döngüsünü başlatan ilk adım. Biliyorsunuz ki biz yaşamda eylemlerimizle yol alıyoruz. Yani yaratımlarımız bizim eylemlerimiz oluyor. Öyleyse farkında olmak gelişmek, ilerlemek, yeniyi kabul etmek, olanı olduğu gibi kabul edebilmek anlamına da geliyor.
Peki, ya farkında değilsek neler oluyor, onu biliyor musunuz?
Ya o sırada olana dışarıdan bakamıyorsak? Hatta tam tersine o anda olan hakkında zihnimizden milyonlarca kelime geçiyor ve biz bu kelimelerin rüzgarından bir oraya bir buraya savruluyorsak.
Zihnimiz farkındalıktan uzaklaştığımızda hemen komutayı devralır. Ve kendine yeni bir rol biçer. Ve başlar senaryolar yazmaya. Hemen kendince bir hikaye uydurur. Yeni bir senaryo yaratır ve bu senaryoda oynayacak kahramanlar da bizim tanıdığımız insanlar olur. Biz de senaryonun içine girdikçe, kendimizi filme daha çok kaptırırız ve içimizde kızgınlık, kendini suçlama, öfke; yani korku kökenli duygular hissetmeye başlarız.
Zihinde korku vardır. Zihnin görevi, bizim önümüze bu korkuları tek tek getirip onlardan arınmamızı, onları sevgi enerjisine dönüştürmemizi sağlamaktır.
Farkında olmak ya da olmamak arasındaki çizgi öyle kısa ki...
Ben bu çizginin farkında olmamayı hava durumundan etkilenmeye benzetiyorum. Bir an güneşli, ertesi an yağmurlu veya aniden karlı veya fırtınalı...
Havanın değişimine müdahale edemeyiz. Ne de olsa o tanrının işi…
Oysaki hava durumu bir anda modumuz nasıl değiştiriyor, değil mi? Siz çizginin hangi tarafında olmayı seçiyorsunuz?
Ama çok kolaylıkla yapabileceğimiz bir şey var: Zihnimizin sesini, düşüncelerimizi yönetebiliriz. Yani onun her söylediğinin peşinden gitmek zorunda değiliz. Eğer farkında olursak özgür irademizle seçim yapabiliriz.
Farkındalıkta seçimlerimizi nasıl yaparız?
Eğer farkındalıkta olamıyorsak, bilin ki; o anda zihnimizin karanlık, korku, endişe, kaygı dolu dehlizlerinden birindeyiz. Bilin ki bu karanlıktaki her şey zihnin yarattığı uydurma bir senaryodan ibaret. Muhtemelen bizim bir zamanlar farkındalıksızlıkta depoladığımız eski bilgileri kullanarak oluşturulmuş bir senaryo. Ama bu durum hakikat değil.
Farkındalıkla yaptığımız seçimler öncelikle hakikatin izlerini taşır. Önce olanı olduğu gibi görebilmeyi kolaylaştırır. Bu da bizi, olanı doğru anlamaya, doğru karar vermeye, hazırlık yapabilmeye ve eyleme götürür. Ve biz eylemi seçtikçe hafifler, zamanla olgunlaşırız. Modumuz ise hep güneşli hava gibi olur.
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Dönüşümsel Yaşam Koçu, Transformal Nefes Koçu