@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz.
09.10.2009
Hepimizin bir hikayesi var!
Hikayelerimizle birbirimize yaklaşırız. İlk başlarda kendimizi ararken benzemeye çalışır, kendimize tanıdıkça, sınırsızlığa dokundukça özgünleşiriz.
Hepimizin hayatta durduğu yer farklıdır. Sen olduğun yerden gördüklerini anlat. Hikayeni merak ediyorum. Özgün kelimeler kullan, kendini kimseye benzetmeye çalışma. Hikayenin uzun, kısa olmasının önemi yok. Güzel, çirkin de yok. Sana ait olsun, yeter !
Saba Deniz
Hepimizin bir hikayesi var!
11. İstanbul Bienal’inde birçok sanatçı ruhu gördüm. Anlatmışlardı:
Mladen Stilinovic ( 1947, Belgrad/ Zagreb)
“Kimse görmek istemez” adlı çalışmasında dünyanın en zengin 3 kişisinin mal varlığının, en fakir altı yüz milyon kişininkine eşit olduğunu bize anlatmış. Bunu yapmak içinde altı yüz milyon tane 3 yazmış. Yaşanan eşitsizliği dikkat çekici bir şekilde, kendi gözlerinden bize aktarmış.
Sharon Hayes (1970, New York)
“Seni sevdiğimi bilmiyordum ”adlı eserinde Beyoğlu sokaklarında farklı seslerden, aynı duyguları anlatmış. Aslında, aşkın izlerinin farklı bedenlerde de olsak aynı yaraları açabileceğini, kalplerimizin aynı soruların cevaplarını aradığını anlatmış.
İnsan neyle yaşar?
11. İstanbul Bienali’nin her yerde yankılanan sorusuna ben kendi adıma cevap vermek istiyorum.
İnsanlar hikayeleriyle yaşar. Hayattaki duruşumuzla, kendimizi ifade edişimizle, enerjimizle, bu sonsuzluk içinde “bir zerre “ yer kaplarız. İşte o zerre bizim hikayemizdir.
İnsanlar hikayeleri için yaşarlar. Hepimizin içindeki ışık, dışarıya çıkmayı bekleyen bir şairi, ressamı, virtiözü, tenoru, heykeltıraşı, … aydınlatır. Onlar aydınlanınca başlar bizim hikayemiz.
Kimi zaman biz kendi orjinalliğimizi unutup, başka ışıklara takılırız. Onların yansıması bize güzel gelir, onun gibi ışımak, onun gibi olmak isteriz.
Yaptıklarından okuruz onları kitap gibi,
Dinleriz anlattıklarını bir melodi dinler gibi,
Seyrederiz hayattaki duruşlarını, kendilerini ifade edişlerini
Bir film yıldızını hayran hayran izler gibi.
Kimi zaman da olduğumuz yerden, başka hikayelerle benzerliğimizi fark ederiz.
Aramızdaki mesafelere karşı bir bakarız ki, aynı duygular çıkmış yaşananlardan, aynı kelimeler dökülmüş her iki ağızdan.
Hikayelerimizle birbirimize yaklaşırız. Merak uyandırıp, soru sordururuz.
İlk başlarda kendimizi ararken benzemeye çalışır, kendimize tanıdıkça, sınırsızlığa dokundukça özgünleşiriz. Özgür ifadeler kullanmaya başlarız. Kendi hikayemizi yazarız.
Saçlarımızın ucunu pembeye boyarız, tenimize şekiller yapıp dövme deriz, kulağımıza küpeler takar, üstümüze farklı renkler giyeriz.
Kitabımızın kapağı ilgi çeksin isteriz.
Hikayemiz okunsun, “bir zerre ” yerimizdeki;
Bir kıvılcımdan alev olsun, yalnız kalpleri ısıtsın
Bir sesimiz dağlara çarpsın yankılansın, umutsuzlara umut olsun
Bir damlamız, denizleri taşırsın, çölleri vahaya çevirsin,
Bir nefesimiz hayat versin isteriz.
Aslında hepimiz biriz. Bu birliğin içinde de kendi hikayelerimizle bir o kadar da farklıyız, özgünüz.
İnsanlar hikayeleriyle yaşar. Hikayelerinizin uzun, kısa olmasının önemi yok. Güzel, çirkin de yok. Sizin hikayeniz olsun yeter…
www.iksv.org
11.İstanbul Bienali Mekanları
1.Antrepo No.3
Meclis-i Mebusan Caddesi
Liman İşletmeleri Sahası
Tophane
2.Feriköy Rum Okulu
Abide-i Hürriyet Caddesi No.7
Şişli
3.Tütün Deposu
Lüleci Hendek Caddesi
Koltukçular Çıkmazı No.1
Tophane
Bienal mekânları Pazartesi hariç her gün, 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Saba Deniz'in diğer yazıları için pudra.com'un kişisel gelişim bölümünü ziyaret edebilirsiniz. Kişisel gelişim bölümüne ulaşmak için tıklayınız...