Kötüyü çağırma
Örneğin ofiste patronunuza selam verdiniz ve o sizi görmedi. Ne düşünürsünüz? "Kahretsin, kesin beni işten çıkaracak" mı, yoksa "Herhalde beni görmedi" mi? Veya hayatınızda beliren en ufak bir aksilikte ağzınızdan çıkan cümle "Bakalım daha neler gelecek başıma" mı olur, yoksa "Olsun, mutlaka işler yoluna girer" mi... Bizden size söylemesi; kötü şeyleri siz çağırırsınız. Pozitif düşündüğünüzde işlerinizin daha yolunda gideceğini hiçbir zaman unutmayın.
İyilik yap, iyilik bul
Japonya'da yapılan bir araştırmada kanıtlanmış bile! Başkalarını mutlu eden; kendisine ve etrafındakilere zevkle iyilik yapan insanlar diğerlerine göre çok daha mutlu bir yaşam sürüyorlarmış. Elbette etrafa iyilik yapmak kendinizi hiçe sayarak, sürekli başkalarını mutlu etmek anlamına gelmiyor. Yapacağınız ufacık bir iyilik bile kendinizi daha mutlu hissetmenizi sağlayacaktır. Bu karşıdan karşıya geçen bir yaşlının koluna girmek veya yaralı bir sokak hayvanını veterinere götürmek olabilir.
Ders alabilmek çok önemli
Başınıza kötü birşey geldiğinde veya bir işiniz istemediğiniz şekilde sonuçlandığında karamsarlığa dalıp bu konunun nedenlerini irdelemezseniz, ileride aynı şey yine başınıza yine gelebilecektir. Çünkü ders almamış olacak, ortada ders alacak bir neden-sonuç ilişkisi bile bulamayacaksanız. Herkes hata yapabilir, herkesin başına kötü şeyler gelir. Önemli olan olaydan kaçmak yerine onu doğuran şeyleri bulmak ve bir daha bu hataları yapmamaktır.
Üzerinde çok durma
Hepimizin iyi olduğu kadar kötü tecrübeleri de vardır. Fakat karamsar ve mutsuz insanlar kötü giden şeylerin üzerinde çok daha fazla zaman harcarlar. Hatta bu belli bir süre sonra iyileri hiç görmemeye kadar gider. Problemlerin üzerinde hiç durmamak da doğru değildir. Bir önceki maddede belirttiğimiz gibi problemin nedenlerini bulup, ders alıp, daha fazla kurcalamadan bir daha hata yapmamak üzere yolumuza devam etmek en doğrusu olacaktır.
Televizyonu kapat
Televizyon karşısında geçirdiğimiz her saatin mutluluk potansiyelimizden yüzde 5 çaldığını biliyor muydunuz? Çünkü televizyon pasif bir iletişim aracı ve başkalarıyla olan iletişimimizi yok ediyor. Halbuki birebir iletişim insanın mutlu olmasını sağlayan bir iletişim yolu; konuşmak, dinlemek, paylaşmak, gülmek, ağlamak... Bunları televizyonla başbaşa yapmak pek mümkün değil. Tabi ki günümüzde interaktif iletişimsiz yaşamak zor; ama bunu en aza indirgemek en faydalısı...
Yalnızken keyifli vakit geçirmeyi başar
Yalnız kalmak ve yalnız olmak arasındaki farkı keşfedin. Sadece kendinize ayırdığınız vakitler yaratın, yani yalnız kalın. Bunun ruhunuza nasıl iyi geleceğini tahmin bile edemezsiniz. Edineceğiniz bir hobi, bir spa merkezinde yapacağınız kısa bir haftasonu kaçamağı, koltuğa uzanıp okuyacağınız bir kitap gibi yalnız geçireceğiniz bu dakikalardan maksimum keyif alacaksınız. Burada denge kurmak da çok önemli. Sosyal aktivitelerinizle yalnızlığınız arasında doğru dengeyi bulun.
Zevk almayı becer
Yaptığınız iş her ne olursa olsun; bundan zevk almayı becermeniz sizi çok daha mutlu ve hatta özgüvenli kılacaktır. Biliyoruz, hepimiz ütü yapmaktan hiç hoşlanmayız. Ama yeni aldığınız bir albümü müzik setine koyup, yanınıza da sevdiğiniz bir içeceği koyduğunuzda siz farkına bile varmadan ütünüz bitmiş olabilir. Veya pek de eğlenceli geçmeyecek bir iş yemeğine davetlisiniz. O zaman siz de o gece değişik yemekler tatmayı, ve bu şekilde geceden zevk almayı deneyin.
İlgili haberler:
Pozitif düşün, pozitif yaşa! Yaratıcı gücümüzün sınırsızlığının farkında mıyız? Evren hepimizin hizmetinde...
Sadeleşme zamanı! Yaşam tarzınızı, evinizi, alışkanlıklarınızı, sorumluluklarınızı, çevrenizi; kısacası yaşamınızı biraz sadeleştirmeye ne dersiniz?
Daha iyi bir hayat için Çevreniz ve ilişkilerinizle ilgili yapacağınız birtakım değişiklikler daha kaliteli bir hayat sürmenizi sağlayacak.