Araştırmalar yaşanan birtakım fiziksel sorunların arkasında çözülmemiş negatif duyguların olabileceğini gösteriyor. Psikoloji dalındaki gelişmeler yoluyla eskisine oranla, istenmeyen negatif duygusal reaksiyonları daha hızlı, kolay ve etkili bir biçimde fark edebiliyoruz. Ancak bazı durumlarda hastalar sorunun ne olduğunu, nasıl şekillendireceklerini, paylaşacaklarını bilemiyorlar. Paul Emery, bir terapist olarak öncelikle sorunun ne olduğunu hastaya bakarak ve konuşarak belirliyor. Örneğin, birçok insan duygusal yüklere sahip ve geçmişten hatta güncel olumsuz ilişki deneyimlerinden muzdarip. QEPR öfkenin, kıskançlığın, tramvanın, tacizin ve üzüntü gibi duygusal yüklerin temizlenmesinde yardımcı olmayı amaçlıyor.
Paul Emery, insanların yeterli araştırma, okuma ve pratik ile kendi kendilerini iyileştirebileceğini düşünüyor. QEPR gibi tekniklerin en güzel yanı da o! “Dünya’nın En İyi Spiritüel Terapisti” ödüllü İngiliz Terapist Paul Emery, "Tabii ki, her zaman bir terapist tarafından yönlendirilmek ve sorumluluk almak iyidir. Bir terapist ne yapmamız gerektiği konusunda bize yardım edebilir.Bazen kendi iyileşmemiz ve sağlığımıza yeteri kadar zamanı ayıramayabiliriz veya tembelleşiriz. Ancak, Pudra.com'da bizi takip eden okuyucularınızın kesinlikle bakabilecekleri pek çok kişisel gelişim kitabı ve Youtube’da da videolar bulunuyor." diyor.
Yıllar boyunca sosyal fobisini yenmek için pek çok metot üzerinde çalışan ve sonunda bu sorununu çözen Emery, ardından tüm öğrendiklerini bir araya getirerek QEPR sistemini geliştiriyor. Peki bir saatlik terapiyle öfkemizden, fobilerimizden, endişelerimizden, üzerimizdeki stresten, duygusal yeme olarak tanımlanan aşırı yeme isteğimizden veya sigara, alkol gibi bağımlılıklarımızdan kurtulmamız mümkün mü? Paul Emery, MÜMKÜN! diyor...
Röportajımıza, Paul Emery'nin uzun yıllara dayanan tekniği hakkındaki şu sözleriyle başlamak istiyorum.
"Şimdiye kadar işe yaramayan birçok yeni yöntem denedim. Ancak, bahsettiğim teknikler ve yöntemler işe yarıyor ve ben de nasıl işe yaradığını anlamamış olmama rağmen sadece uyguladım ve size de bunu tavsiye ediyorum. Sadece bu teknikleri uygulayın ve nasıl hissettiğinize bakın!"
Paul Emery'nin röportajın ilerleyen bölümlerinde de bahsettiği gibi
pek çok insanda olduğu gibi, biz de geçmiş yıllarımızdan bu yana bizimle gelen ve yaşadığımız her olayın eklenmesiyle git gide ağırlaşan bavullarımızla hayat yolunda daha zor yürümeye mahkum kalıyoruz. Ancak tüm bunlara bir son vermek mümkün.QEPR veya başka bir teknik fark etmeksizin, kendimize yapacağımız yolculuğun bize katacağı çok şey var. Bu nedenle, QEPR veya başka bir yöntem; hangisini seçerseniz seçin, öncelikle yola çıkın. Sonrası çorap söküğü gibi gelecektir...
Pudra.com: Bize biraz QEPR tekniğinden ve nasıl geliştirdiğinizden bahsedebilir misiniz?Paul Emery: QEPR - Quantum Emotional Physical Release (Kuantum Duygusal ve Fiziksel Terapisi) bir çok terapi yönteminin bir araya getirerek geliştirdiğim bir terapi yöntemi. 1996 yılından bu yana terapist olmama rağmen bu terapi şeklini son 20 yılda oluşturdum. Bu yıllarda hastalarımın fiziksel ve duygusal problemlerinin ortadan kalkması için birçok araştırmam oldu. Ancak bu araştırmaları yapmamın ilk sebebi de gençlik yıllarımda evde ve okulda maruz kaldığım zorbalıklardan kaynaklı yaşadığım sosyal fobi, kaygı bozukluğu ve birçok korkulardı.
Bir çözüm yolu için araştırmalarım sırasında dikkat çeken problem de birçok terapi şeklinin, ya zamanının geçmiş oluşu ya çok pahalı oluşu ya da hiç etkili bile olmayışıydı.
Ancak en sonunda tam da aradığım hayat değiştiren çözüm yolları sunan, duyularımızla bir problemi nasıl ifade ettiğimize bakan NPL (Neuro- Linguistic Programming) metoduyla karşılaştım. Bunun nasıl olduğunu anladığımız zaman belirli duyusal unsurları değiştirip problemin daha fazla bizi rahatsız etmemesini de sağlayabiliyoruz. Bir örnek verebilirim; Sizi rahatsız eden bir düşünceyi düşündüğünüzde, büyük bir ihtimalle bu düşünceye dair zihninizde renkli, büyükçe ve belirgin bir resim oluşturuyorsunuz. Eğer bu düşünceyi küçük, soluk ve siyah beyaz bir hale getirmek için aktif olarak çaba harcarsanız, bu düşünce sizi bir süre sonra rahatsız etmemeye başlayacaktır. Tabii ki başka değiştirilebilecek kısımlar da vardır ancak bu bahsettiğimi deneyip nasıl hissettiğinize bir bakın!
Ardından dokunarak yapılan terapiler üzerinde çalışmaya başladım. Bunlar EFT (Emotional Freedom Techniques), Energy Psychology ve Dr. Roger Callahan tarafından keşfedilen ilk ve orijinal dokunarak tedavi metodu olan TFT (Thought Field Therapy) oldu.
TFT çok güçlü bir metoddur. 1994 yılında Ruanda'da yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu'nun, aşırı uç Hutular tarafından öldürülmesi ile sonuçlanan Ruanda soykırımı mağdurunu iyileştirmek için kullanılmış bir terapi yöntemidir. Bu sayede birçoğunun geçmişlerini ve travmalarını geride bırakıp iyileşmeye başlamaları sağlanmıştır.TFT tekniği, sponsorlarından biri olduğum “From Trauma to Peace adlı belgesele de konu oldu.
Bu listeye ekleyebileceğim başka bir teknik ise 6 yıl önce karşılaştığım oldukça etkili ve güçlü olan Havening teknikleridir. Bu teknikler 15 yıllık nöro bilimsel araştırmalara dayanıyor. Kurucusu Dr. Ronald Ruden negatif duyguların biyokimyasal olarak nasıl depolandığına ve spesifik üst vücut noktalarına bir sıra halinde dokunmanın beyinde ne tür kimyasal aktivasyonlara sebep olduğunu araştırmıştır. Bu oluşan kimyasal reaksiyonun bulunması ile hem Dr. Ronal Ruden’ın kendi binlerce hastasının hem de benim kendi hastalarımın belli bir problem üzerine depoladıkları negatif bir düşüncenin kalıcı olarak temizlenmesine yol açtı. Bir veya iki seanstan sonra hastalar huzurlu ve sakin, problemden tamamen uzaklaşmış hissettiklerini paylaştılar.
İngiliz Kraliyetine taşınan ezber bozan teknik: Havening
Psikolojide Havening tekniğinden “ezber bozan” şeklinde bahsedilir. Yakın bir zamanda bu teknik, Birleşmiş Milletler, New York’ta büyük bir beğeni toplamış ve Londra’daki King’s College’ın travmayı hızlı bir şekilde hafifletmekteki etkinliğini gösteren, meslektaşlar arasında gerçekleştirilen, bir araştırmanın da konusu olmuştur.
Yani anlayacağınız QEPR kendi kendine bir teknik değil, diğer tekniklerin de bir karışımıdır. Bir akış içinde ve sürekli değişiyor, yeniliklere adapte oluyor. Ben de hastalarıma elimden geldiğince daha iyi hizmet sunabilmek için her zaman yankı uyandıran diğer metotlar ve yenilikleri de takip ediyorum.
QEPR ve akupunktur teknikleri arasındaki temel fark nedir?
QEPR ve Akupunktur birbirine benzeyen teknikler değil aslında. Akupunktur bir hastanın vücudundaki farklı noktalara yerleştirilen birçok iğne yoluyla uygulanan pasif bir tedavi yöntemidir. Çoğunlukla fiziksel iyileşmeyi hedef alan bir tedavidir.
QEPR ise benim ve hastamın etkileşimde olduğu bir yöntemidir. Bu yöntem hastanın problem üzerinde düşünürken benim 6 ya da daha az, spesifik ve güçlü bir şekilde üst vücut akupunktur noktalarına dokunmam yoluyla ya da “Havening” metodu ile kollar, yüz, eller üzerine dokunmamla oluşur. Son olarak “strobe light” denilen terapi yöntemini kullanırım. Terapi sonunda hastanın duygusal, psikolojik ve fiziksel sorunlarının giderilmesi hedeflenir.
Bu yöntem ile vücutta dokunulan noktalar ve beynin kimyası arasında ne türden bir ilişki bulunuyor?
Vücutta dokunarak tedavi uygulanan noktaların vücudun erojen ya da hassas noktalarıyla bir alakası yoktur. Aksine bu noktalar Antik Çin Meridyen enerji sistemine dayanan akupunktur noktaları olarak kabul edilir. 10 yılı aşkın bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki birkaç spesifik akupunktur noktasına dokunmak bile beyinde, duyguların merkezi Amigdala’ya güçlü bir şekilde sakinleştirici sinyaller yolluyor ve bir saatlik bir seansla stres hormonu olan Kortizol’ü %24 oranında azaltıyor. Kısaca belirli bir problemi düşünürken vücuttaki bu belli noktalara dokunursanız duygu durumunuzu negatiften daha sakin bir hale getirebilirsiniz ve bu dönüşüm, problemin durumuna bağlı genelde bir veya iki seans sonunda kalıcı hale gelir.
İlgili haberimiz: QEPR ve akupunktur teknikleri arasındaki fark nedir?
QEPR ve akupunktur teknikleri arasındaki temel fark nedir? QEPR metodunu akupunktur gibi uzun terapi metotlarından daha etkili kılan nedir?
QEPR yoluyla ne tür problemler iyileştirilebilir? Bağımlılıklarımızdan ya da fobilerimizden uzaklaşabilir miyiz?
QEPR birçok duygusal, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkları hafifletebilir, bununla birlikte iyileştirebilir de. Korkulardan fobilere, depresyondan öfkeye, acıdan tramvaya, üzüntü, çikolata bağımlılığından sırt ağrılarına kadar. Bunun yanında ben, ilaçla tedavi yoluyla iyileştirilen şizofreni, psikoz, ya da intihar eğilimi gibi zihinsel bozukluklarla ilgilenmiyorum ve hastalara doktorlarının gözetimi altında kalmalarını öneriyorum.
QEPR yöntemi sayesinde birçok insanın başarıyla sigarayı bırakmasına ve fobilerinden uzaklaşmasına yardımcı oldum. Sigara içen bir insana verebileceğim en basit yardım da birkaç dokunma noktasıyla yapılan tedavinin, bağımlılıkların üstesinden gelmeye ne kadar etkili olduğunu göstermek olur.
Bir diğer yandan Korona virüs kaynaklı pandeminin başlangıcından beri mikroplar ve hasta olma endişesinin yol açtığı anksiyete bozukluğu ve fobilerde global bir artış söz konusu. Tabii ki, QEPR metodu, sadece birkaç seans içinde bu endişeler, fobiler ya da korkuların hızlıca hafiflemesini sağlıyor.
Çikolata, sigara ya da uyuşturucu gibi bağımlılıklar için hangi noktalara dokunabiliriz?
Bağımlılıklar ve fobilerin bazı ortak noktalarının bulunmasının yanında vücuttaki dokunma noktaları aynı değildir.
Dokunarak tedavi, belirli bir seri, sıra ve belirli bir problem üzerine uygulanır. Bağımlılıklar ve fobiler üzerine uygulanan seriler de çeşitlidir ancak en yaygın uygulanan ve birçok insana yardımcı olan bazı seriler mevcuttur."
Yeme bağımlılıkları veya sigara-alkol gibi bağımlıklılıklar için uygulayabileceğiniz QEPR teknikleri için Paul Emery ile hazırladığımız diğer haberimize göz atabilirsiniz:
İlgili haberimiz: Bağımlılık ve fobiler için uygulanabilecek QEPR teknikleri
Bağımlılıklarımız ve fobilerimizden vücudumuza dokunarak kurtulabilir miyiz? İşte çikolata ya da sigara gibi bağımlılıklar için uygulayabileceğimiz QEPR teknikleri...
QEPR tekniğinin faydalarının ortaya çıkmasını zorlaştıracak durumlar oluyor mu? Ne tür negatif durumlar QEPR tekniğini kötü yönde etkileyebilir?
Evet, uyguladığım tekniği negatif yönde etkileyen birkaç durum var. Özellikle beslenme şekli.
Çevresel ve vücuda alınan toksinler insanların bu uygulamadan fayda sağlamalarını zorlaştırabiliyor. Toksinler enerji sistemlerini bloke ediyor, bu sebeple de dokunma metodu beyne sakinleştirici sinyallerini gönderemiyor. Ancak bu durum 5% gibi çok az bir oranda rastlanılıyor ve sonunda üstesinden geliniyor.
Sistemi bloke edenlerden bazıları: Parfümler, kuru ve temiz giysiler, çamaşır deterjanları, deodorant, nikotin, buğday, süt ürünleri ve şeker.
“Havening” tekniklerine bakacak olursak, bloke edilemediğini görüyoruz. Ancak iki teknik için de söyleyebilirim ki, katılımsızlık, kendim ve terapiler arasında etkileşim olmaması bir engel yaratabilir.
Örneğin bir hastama, tedavi sırasında onları anksiyete ve korkularına sürükleyen durumları düşünmesini söylediğimde bunlar dışında başka bir şey düşünüyor olursa, bunun sonuncunda uygulama, kurtulmak istenilen spesifik duygu üzerinde işe yaramayacaktır. Tamamıyla o duygunun üzerinde olmalılar ki, rahatlama o zaman yaşanır.
“Havening” e gelince, pek bir şey onun çalışmasını engelleyemez, ancak ilk başta belirgin değilse, temel sorunu bulup serbest bırakmak biraz zaman alabilir ki zaten çoğunlukla mevcut problemin çözülmesi için, onun daha derin temel sebebine inmek yerine yüzeyde var olan problem üzerinden ilerlediğimden böyle bir durum yaşanmıyor.
Örneğin biri sorunun adını koymakta zorlanıyor, nasıl paylaşacağını bilmiyor... Sorunu tespit edebiliyor musunuz?
Evet, bir terapist olarak daha önce, sorunun ne olduğunu, sadece hastaya bakarak ve konuşarak belirlediğim oldu. Bazen hastalar bana geliyor ve sorunun ne olduğunu, nasıl şekillendireceklerini, paylaşacaklarını bilemiyorlar.
Ancak, bu semptomun üzerinde çalışabileceğim bir kısmı. Örneğin bir hasta bana gelip "tam olarak ne sorun olduğunu bilmiyorum ancak yorgun hissediyorum" diyorsa, yorgunluk üzerinden çalışıp ilerleyebiliyorum. Ortada bir problem olduğunun farkında oluyorlar çünkü. Bu sebeple, basitçe o an nasıl hissettikleri üzerinde çalışıyorum.
Bununla birlikte o andaki hisleriyle çalışmaya başladığım taktirde, arkasından, üzerinde çalışabileceğim diğer düşünceler ve duygular da beliriyor ve açılmaya başlıyorlar. Bazen bir şey başka bir şeye doğru götürür ve duygularının arkasındaki nedeni buluruz.
Türkiye’de en çok görülen vakalar; obsesif kompulsif bozukluk, depresyon, panik atak, psikotik bozukluklar. Bunlarla baş etmekte zorlanan biri QEPR'dan fayda sağlayabilir mi?
Psikotik bozukluklar üzerinde bir psikiyatrist olarak çalışmak konusunda yetkin değilim ancak QEPR metodunun elbette diğer durumlarda fayda sağlayabileceğini söyleyebilirim. Kendi görüşüm, psikotik bozuklukla baş eden insanların bir sağlık profesyoneli veya doktorla görüşmesini tavsiye ederim.
Diğer bozukluklarla baş eden insanlar QEPR dan fayda görebilir. Binlerce hastayla çalışmam sonucunda edindiğim tecrübe ile online bir şekilde Zoom ya da Skype yoluyla bile kompulsif bozukluk, depresyon, panik atak veya her ne o insanı zayıf düşürüp rahatsız ediyorsa, bu semptomları hafifletebilir ya da ortadan kaldırabilirim. Bu, kolay ve etkilidir. Tek yaptığım web kamerası yoluyla basit tedavi süreçlerinde rehberlik etmek.
Son olarak... Bize en ilginç vakalarınızdan bir örnek verebilir misiniz?
Açıkça söylemek gerekirse, birçok ilginç vaka ile çalışıyorum. Bir tane fiziksel bir tane de psikolojik problem üzerine bana gelen ve çalıştığım iki hastamı anlatacağım.
İlki, 83 yaşında yaşlıca bir kadındı ve kendi oğlu tarafından, annesinin hayatta çok pişmanlığının olduğunu ve buna bir son vermesini istediğini söylemesi üzerine yönlendirilmişti. Ben de en yakın vakitte yardımda bulunabilmemin tek yolunun, annesinin pişmanlık duyduklarının ve üzerinde çalışmamızı istediklerinin bir listesini yapmak olduğunu söyledim.
Bu şık giyimli, hoş kadını gördüğümde ise ona listeyi yapıp yapmadığını sordum. Yaptığını söyledi ancak listeye baktığımda duygulara dair hiçbir şey yoktu ve yazan her şey fiziksel rahatsızlıklarıydı.
Şunu belirtmeliyim ki, fiziksel rahatsızlıklar söz konusu olduğunda tedavi metodumun %100 işe yarayacağının garantisini veremiyorum. Bunun yanında psikolojik ve duygusal problemlerde çoğu zaman pek çok insanda %100 işe yaradığını söyleyebilirim.
Fiziksel problemlerde, sorunun arkasında yatanları bilmediğimden kişi fiziksel bir hasar almış mı yoksa psikolojik sorunları olan bir insan mı ayırt edemiyorum. Bunun yanında şu ana kadar baş ağrısından migrene, boyundan omuz ağrısına, sırt problemleri, PMS, eklem ağrısı gibi rahatsızlıklar konusunda pek çok insana yardımım dokundu.
Fiziksel problemi olduğunu söyleyen bir hastaya ilk sorduğum soru, kendi doktorlarının bu duruma nasıl bir teşhis koyduğu oluyor. Bu soru, bana doktorun soruna çare bulamaması ya da daha fazla bir şey yapılamayacağını söylemesi gibi durumlar sonucunda açık bir gösterge sunuyor. Bu soruyu sorduktan sonra, kendi fikrim ve deneyimimce hastanın benimle çalışmasında ya da en azından denemesinde kaybedecek bir şeyi olmadığından, kesinlikle bir sorun oluşmayacaktır. Doktor hastada bir problem bulamadıysa, o zaman fiziksel problemin daha derin, muhtemelen gizli bir duygusal sebebi olabileceğini gösteren birçok deneysel kanıt vardır. Hepimiz biliyoruz ki, stres ve anksiyete pek çok birçok fiziksel gerilmeye yol açar ve bu zaten var olan fiziksel bir problemin daha kötü hale gelmesine yol açabilir. Örneğin, baş ya da bel ağrısı olan bir insanın durumu daha da ciddileşebilir.
83 yaşındaki hastama geri dönersek, listelediği problemlerden hangisinin iyileşmesinin ne kadar zaman alacağını bilmediğimden, onun için önem sırası en yüksek ve yardım etmemi istediği ilk fiziksel problemi bana söylemesini istedim. Bana ellerinden birini gösterdi ve iki yıldır aralıksız, şiddetle titrediğini, gittiği doktorun da buna bir çözüm yolu bulamadığını söyledi. (Ahha!)
Doktor ona ilaçlı bir tedavi vermiş ancak bu onu sadece daha uykulu bir hale getirmiş. Bunun üzerine titreme probleminin onu nasıl engellediğini sordum ve bana, yazı yazmasına, makyaj yapmasına, cep telefonunu kullanmasına engel olduğunu söyledi.
Herhangi bir fiziksel problemle ilgilendiğim durumda, her zaman ortada ve belirgin olan semptom üzerinden çalışırım, bu yöntem, problemi zaten kendiliğinden hafifletebilir. Bu durumda da aynısını yaptım ve direkt titreme semptomu üzerinde çalıştım. Tedaviyi hastanın üzerinde uyguladım ve bir süre sonra bana elini gösterip bir gelişme var mı söylemesini istedim.
Hiçbir gelişme olmamasının yanında, eli eskisi gibi titremeye devam ediyordu. Bunun üzerine hastaya, yaşadığı fiziksel problem üzerine nasıl hissettiğini sordum çünkü bazen tutunduğumuz hisler problemin uzaklaşamamasına sebep olabilir. Bana elinin titremesi hakkında öfke ve endişe duyduğunu söyledi ve bunun üzerine çalışmaya başladım. Tekrar tedaviyi uyguladım ve bana elini göstermesini istedim ki hala bir değişim yoktu, en az eskisi kadar şiddetli bir şekilde titriyordu.
Bir sonraki adımım problemin arkasında yatan belli ya da belirsiz duygusal bir sebep olup olmadığına bakmak oldu. Eklemeliyim ki, binlerce hasta üzerinde meslektaşlarım ve benim de yaptığım araştırmalar sonucunda, bir tek o olmasa bile, çoğunlukla fiziksel bir problemin arkasında öfke duygusunun yattığı fark edilmiştir.
50 yıl önce eşim, çocuklarımı ve beni terk etti!
Bundan dolayı hastama, hayatında onun öfke duymasına sebep olan bir durum olup olmadığını sordum. Bu yıl veya daha önceki yıllarda da yaşanmış olabilir.
Soruma hiç beklemeden “evet!” cevabını verdi. “50 yıl önce eşim, çocuklarımı ve beni terk etti. Bizi öylece bıraktı ve bundan dolayı ona hala öfke duyuyorum.” Dedi. 0 ve 10 arasında öfke oranını sorduğumda ise bana “10+!” cevabını verdi.
Zamanında eski eşine, hissettiklerini anlatan bir mektup yazmayı bile aklından geçirmiş olduğunu söyledi. Ardından ben de ona bu mektubu yazıp yazmadığını sorduğumda, yazmadığını ancak bundan pişmanlık duyduğunu çünkü ona hala öfkeli olduğunu söyledi. Ben de bunun üzerine hastanın titreme problemine yardımcı olup olmayacağını bilmeden, eski kocasına hissettiği öfke duygusu üzerine çalıştım ve bu duyguyu serbest bıraktık.
Tedaviyi bitirdiğimde, duyduğu öfke oranının ne kadar olduğunu sordum ve bana eski eşini düşündüğünde, “öfke oranım 0. Artık çok da umurumda değil, uzun bir zaman önceydi.” Cevabını verdi. Bunun harika olduğunu söyledim ve eline baktığımda artık titremiyordu. Çok şaşkındı, ben de öyle.
Bu yaşadığım unutulmaz deneyim, kendi terapi metodumun ne kadar etkili ve güçlü olduğunu ve öfkenin, vücuttan serbest bırakılmadığında nelere yol açabileceğini gösterdi. Bu durum öfkeye tutunmamanın öneminin bir kere daha altını çiziyor. Öyle değil mi?
Travma sonrası uykusuzluk ve kabuslar...
Duygusal problem üzerine bana gelen ve bahsetmek istediğim hastam ise geçmişte, savaşta 15 yılını geçirmiş bir adamdı. Ne yazık ki savaşın bittiği zamandan o zamana düzgün bir uyku bile çekemiyordu. Her gece uykusundan geçmişi gösteren sahnelerle dolu kabuslarla, soğuk ter, endişe içinde uyanıyordu.İlk yaptığı, bir doktora gitmek olmuş ve PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) teşhisi konarak, ilaçla tedaviye başlatılmış. Bana geldiğinde ise, gittiği doktorun yaptığı tedavinin bir işe yaramadığını, hatta onu daha kötü yaptığını söyledi ki onu ilk gördüğümde korkunç bir haldeydi.
Bu spesifik vakayla ilgili en ilginç şeylerden biri de hastanın İngilizceyi zar zor konuşabiliyor olmasıydı. Durumla ilgili genel bir fikrim olmasına rağmen, konunun içeriği hakkında bir bilgim yoktu. İyi ki de olmamış, bu sayede, sadece hissettiği duygular üzerinde rahatça çalışabilme şansım oldu.
Beraber 3 seans çalıştık. O günden beri, artık kabus görmediğini, panik ataklarının bittiğini ve endişe gibi duygularının ortadan kalktığını söyledi. Daha önce doktoru tarafından verilen ilaçlı tedaviyi de yavaş yavaş bırakabilmeye başlamıştı.
Terapi metodum bütünüyle hayatını değiştirmişti. Daha sakin, özgüvenli, huzurlu bir insana dönüşmüştü. En önemlisi de savaş hakkında bir düşünce aklından geçmeden uykusunu rahatlıkla alabiliyordu. Sonuçlardan çok memnun kalmıştı.
Bir kişiye yardımcı olup, hayatını, sonrasında da etkileyen, pek çok travmadan bu şekilde kurtulabildiği bir süreci izlemek ve hayatının tekrardan huzurlu ve normal bir hale gelebildiğini görmek benim için çok tatmin ediciydi. Bu tür sonuçlar işimi çok değerli kılıyor. Bu tür işleri çok seviyorum. Kim sevmez ki!
Sorularımı, Paul Emery'ye ve bize bu röportajı yapmamız için aracı olan PR Fit ekibine teşekkürlerimizi sunarak sonlandırıyorum. Başka ilginç röportajlarda görüşebilmek dileğiyle.
İlgili haberlerimiz:
Terapist Paul Emery hayatınızı değiştirmeye geliyor!
"Dünyanın En İyi Spiritüel Terapisti" ödüllü kuantum duygusal ve fiziksel terapisi yaratıcısı Paul Emery, Richmond davetlisi olarak Türkiye'de.
Paul Emery artık online terapi ile Türkiye'de
Kuantum Duygusal ve Fiziksel Terapisinin (QEPR) yaratıcısı Paul Emery, Richmond Nua Wellness-Spa aracılığıyla online terapilere başladı.
Sigarayı bıraktıran terapist Paul Emery
Sigara içmek, çikolata yemek gibi bağımlılıklar, migren ve sırt ağrılarından kurtarmayı vaat eden, Kate Moss’tan Kraliyet Ailesi üyelerine kadar pek çok ünlünün terapisti Paul Emery 15 Mayıs'a kadar Türkiye'de...
