Kimine göre pazarlama tuzağı kimine göre ise uydurma bir gün.
Sevgililer gününü dışlayan ne çok klişeleşmiş, cümleler duymuşuzdur:
‘Seviyorsan her gün seversin. Ben bu tür kutlamalar karşıyım.’
‘Yok asıl ben karşıyım. Niye hediye alacak mışım canım! Sırf birileri kazansın diye uyduruyorlar bu günleri’
‘Herkes kutluyor diye biz de kutlamak zorunda mıyız? Bize her gün sevgililer günü hayatım.’
Ben bu düşünceleri taşıyan gruba dahil değilim. Ben bir bahanede olsa kutlama, eğlence yapılabilecek her türlü harekete varım.
Eğer o gün de sevgimizi ilan edilebileceğimiz günlerden biriyse o günü kutlamamak niye?
Hem bu günlerde saçmalamakta normal sayılıyor.
Kırmızı paketlere sarılı hediyeler almak, kalpli çikolatalar yemek, şeker hamuruna boyanmış pembeli, kırmızılı kurabiyeler yapmak, … hep normal oluyor.
Restauranlar bile sırf bu güne özel ayrı bir menü oluşturuyor. Klasik börekler birden kalpli aşk böreği oluyor. Üzeri vişne soslu cheese kekler ise bir günlüğüne “vampirin aşkı“ oluyor.
Her yerde aşk var!
Her yanımızı aşk kelimeleri, sevgi sözcükleri sarıyor. Aşk şarkıları dinleyip, mutluluk dansları yapıyoruz. Etraf pembe, kırmızı balonlarla dolu oluyor o gün… Aşka sevgiye şartlanıyoruz…
Aşk ile sevgili yan yana birbirini çok şık tamamlayan iki kelime değil mi? O zaman bu günü kutlamaya başlamadan önce aşkı tanımlayalım.
Aşk farklıdır, farkedilir...
Farkındalıkta Aşk nedir, nasıl hissedilir?
Farkındalıkta aşk nereden beslenir?
Farkındalığa geçmeden bir önceki bilinç halimiz alalade bilinçtir.
Alalade bilinçli insanın hissettiği sevginin şartları vardır. Bu bilinçle seven varlık karşısındakinin sevgisini oluşması için koşullar koyar.
Zihin sürekli karşıdaki kişinin sevgisini sorgular. Kendine göre sevginin kalıpları vardır ve sevgilisinin davranışları bu kalıplara uyarsa onun için mutluluk başlar.
Bu mutluluk hali ise uzun sürmez. Ego ne zaman yeni bir koşul belirler o zaman sevgisini, mutluluğunu bu koşul gerçekleşene kadar gene erteler.
Aşık olmak ise başka bir şeydir. Ego’nun bilmediği bir oyundur. Aşık olunca zihin devreden çıkar, geçmiş ve geleceğin önemi kalmaz. Mantık, akıl ile yürümez hiçbir şey sadece duygular vardır. Anda hissedilen çoşku,sevinç, mutluluk vardır.
Aşık olduğunuzda kendinizi ve dünyayı harika hissedersiniz. Çünkü başka bir varlığa duyduğunuz sevgi, Yüksek Beninizle aranızdaki duvarın kalkmasına yardımcı olur.
Yüksek Ben’le ilişkili olmak ise evrendeki sınırsız sevgi, bilgelik, enerji ile ilişki içinde olmak demektir.
Öyleyse, aşkı hissettiğimiz zaman aslında kendi içimizdeki Varlık’a en yakın olduğunuz andır. İçimizde hissettiğimiz o sınırsız mutluluk, çoşku, keyif hali kendi Varlığımıza yaklaşmamızdan kaynaklanmaktadır.
Aşık olma halimiz bizim kendi içimizdeki potansiyel alanımıza, özümüze en yakın halimizdir.
O zaman bu sevgililer günü önce kendimizi sevelim. Önce kendimizle flört edelim, kendimizi şımartalım.
İçimizdeki sevgi kaynağından o kadar çok beslenelim ki, dolup dolup taşalım.
Sevgimizi sadece yanımızdaki sevgilimize değil, aşkımızı uçan kuşla, yolun kenarındaki çiçekle, tanımadığımız yaşlı teyzeyle paylaşabilelim.
İçimizdeki sevgi bardağımızdan taşan sevgimizi cömertçe etrafımıza savuralım.
Aşkı yaşamımızın her anında hissedebilmek dileğiyle,
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu