Nasıl kalpten dilediysem... Nefesinde yardımıyla dileklerim bir anda gerçek oldu. Konunun buralara varacağı aklıma bile gelmemişti. Bakın bu niyet beni nerelere getirdi: İşte bu yazı bir tutunduğumu fark etme ve bırakma hikayesidir.
Bu aralar yastayım. Gizli bir bağımlılığımı terk etmek üzereyim. Ara ara gözlerim doluyor, dokunsan ağlayacak gibiyim. Bir alkol, bir sigara hatta bir uyuşturucu bağımlısından farklı görmüyorum kendimi. Uzunca bir zamandır, her hissimde yanıma koşan can yoldaşımı kaybetmek üzereyim.
Her üzüntümde, boşluğumda, sıkıntımda hatta özel günlerimde farklı farklı şekillere, kalıplara bürünerek yanıma gelen canım, ciğerim biricik Şeker’imi terk etmek üzereyim.
Son zamanlarda, Şeker’in aslında benim zannettiğim gibi can yoldaşım değil de can düşmanım olduğunu fark ettiğimden beri derin bir hüzündeyim. Bu alışkanlığımı nasıl bırakacağım bir yana onsuz hayatımın nasıl devam edeceğini tasvir bile edemiyorum. Onunla kadar çok içiçeymişiz, o kadar çok şey paylaşıyormuşuz ki...
Ama gördüm ki; karnem kötü, notlarım zayıf. Doktorum bana bu konuya odaklanmazsam, yani farkındalığımı buraya çevirmezsem yeni zeminlerimin pek de iç açıcı olmadığını anlattı. Yani sınıfta kalmam an meselesiymiş!
Benim için tek yol artık eyleme geçip, yeni zeminlerime odaklanma ve eski zeminlerimdeki tutunduklarımı bırakma zamanıymış. Bense daha harekete geçemedim. Beni hüzne boğan bu açı gerçekle yüzleşmeye çalışıyorum. İçime harekete geçmek için neye ihtiyacı olduğunu sorduğumda bu zemini terk etmeden önce biricik Şeker’im ile vedalaşmak, helalleşmek istediğini söyledi.
İşte, bu benim bu sebeple biricik Şeker’ime yazdığım veda mektubum:
Her çayın yanında atıştırılan küçük kurabiye, sade kahvenin yanında yenen draje, gün içine serpilmiş kuru meyvalar, arada bir atıştırılan çantadaki bisküviler, güzel bir yemeğin sonunda paylaşılan tatlı, sabah kahvaltılarıma keyif getiren bal-kaymak, annemin reçelleri, menüde görünce sevindiğim sufle, doğum günü partilerinin vazgeçilmezi pastalar, akşam üzerleri yapılan çay partilerindeki kekler, tartlar, ev ziyaretlerine götürülen baklavalar, arada bir marketten merakla alınan yeni çıkmış bir gofret, sahil yürüyüşlerinin sonunda alınan 2 top dondurma; eski dostlarım, yeni can düşmanlarım hepinize elveda, sizleri çok özleyeceğim. Yerinize ne koyacağımı daha bilemiyorum.
Hayatımın tadı sizsiz nasıl olacak hiç bir fikrim yok. Ama sizleri anda ve şimdideki özgür irademle sevgiyle uğurlamayı seçiyorum. Sizinle olan bütün bağlarımı koparıyorum. Yolunuz açık olsun, tadınız her daim bol olsun.
Ben sizsiz devam edeceğim hayatıma, bedenimi fark ederek ve ihtiyaçlarını sağlıklı yollardan temin ederek ilerlemeyi seçiyorum.
Elveda.
Farkında olduğunuz ya da olmadığınız tutunduklarınızı sevgiyle ve kolaylıkla bırakmanız ve özgürleşmeniz dileğiyle,
Sevgiyle Yazdım,
Saba Deniz
Yaşam ve Nefes Koçu