Bir ışık tutuldu içime,
Birden bire sorular cevaplarını buldu,
Karanlık köşelerdeki gölge korkular kayboldu.
Işıkla geldi aydınlık, ışıkla başladı farkındalık.
Birden bire anlam kazandı olanlar.
Sebepsiz olan olaylar içimde sebepleriyle buluştu.
Derin bir huzur ve sessizlik kapladı beni,
Sözcükleri bırakıp, derin sessizliklere daldım.
Ben daldım, daldıkça da daha derinlerin olduğu fark ettim.
Bayram tatilimin bir kısmını uzun zamandır görüşemediğim birine; kendime ayırdım.
Hamile kalma süreci, hamilelik, doğum, bebekli ilk günler derken sürekli bir koşturma içinde olduğumu fark ettim.
Kelimelerden, içimdeki gürültüden bunalıp bir çıkış ararken karşılaştığım “vipassana in bodrum” programınıyla karşılaşınca bir baktım ki oradayım.
5,5 aylık bebeğimden ilk ayrılmam, program boyunca sadece kahvaltı ve öğle yemeğinin olması, konuşmanın yasak olması, sabah 05.00’de yataktan kalkılması ve gece yarısına kadar çalışmaların devam etmesi uzaktan yorucu görünse de
ben orada tam bir sakinlik ve huzur içindeydim.
Vipassana bir tür meditasyon tekniğidir. Kelime anlamı ise olanı olduğu gibi görmek anlamına geliyor. Ben ise bunu bir tür zihin detoksu olarak adlandırabilirim.
Vipassana’da olan şey nedir?
Farkındalıksızlıkta günlük hayatımızda geçmiş korkular, gelecek endişesi, planlar derken kendimizi sürekli düşünür halde tutarız. Kendimizi ifade etme karmaşası, her şeyi kontrol etme isteği, korkularımıza karşı kendimizi koruma ihtiyacı ve daha benzer birçok duyguyu içimizde yaşarken zihni sürekli kullanırız.
Bu bir şekilde yanlış program kullanmak gibidir.
Vipassana’da olan şey ilk olarak yanlık program olan zihni kullanma ihtiyacını ortadan kaldırmaktır. Bunun için sağlanan güvenli ve huzurlu ortam ilk adımdır.
Bir sonraki adım en basit ihtiyaçları ortadan kaldırmaktır.
Bunlar ne derseniz; konuşmak, yemek yemek, hareket etmek, düşünmek. Bu ihtiyaçları ortadan kaldırınca zihin sakinleşir ve kendisine gerek olmadığını, o olmadan da mükemmel bir şekilde işleyen bir sistemin varlığına şahit olur.
İşte zihin susunca bu sakinliğin arasında bizi duyan ve bizimle konuşan o ufak ince sesi fark etmeye başlarız. Bu farkındalık sayesinde içimizdeki bilgenin sesini duymaya başlarız.
Vipassana’yı özel kılan işte bu sesle tanışmadır. Bunun için anın içinde olmak, olanın farkında olmak gerekir.
Vipasana yaparken deneyimlenen bu farkındalığı fark etmektir. Onun kalitesini artırmayı öğrenmektir.
Farkındalığın kalitesi artırmak ve duymayı sürekli hale getirebilmek için kullanılması gereken teknikleri öğrenmektir. Aynı zamanda da zihnin yaptıklarının farkında olabilmek, ona kapılmamaktır.
Vipasana sonrası günlük hayatımızda bizde ne gibi değişiklikler olur?
Farkındalığımızla tanıştıktan sonra birden zihnin karmaşası, bizi yönetme isteği daha fark edilir olur. Bu sefer eski alışkanlıklarınızı bırakma ile ilgili deneyimler yaşamaya başlarız. Farkındalığımızı geliştirebilmek için yeni zeminlere yeni deneyimlere ihtiyaç duyarız.
Dengelenebilmek için zihni her fark ettiğimizde bir farkındalık yaşarız ve bu durumda bizi içimizdeki bilgeye bir o kadar yaklaştırır.
İşte, Vipassana’ya gitmiş biri olarak yaşadıklarımı bu sebeple bir tür uyanışa benzetebilirim: Aslında zannettiğimiz dünyanın zannettiğimiz şekilde olmadığı gerçeğine uyanış.
Zihninizi susturup, farkındalığınızı fark edip, içinizdeki bilgenin sesini duyabilmeniz dileğiyle,
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu
Sevgili Okurlarım,
Bu yazıyla veya diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuz ve görüşleriniz için bana saba.deniz@pudra.com adresinden ulaşabilirsiniz. Mesajlarınızı bekliyorum.