@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz. 23.11.2009

Yaşam enerjimizi artırmanın yolları

Hayatımızı coşkulu, huzurlu, keyifli yaşamak için yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.

Her şey pembe bugün,

Yaşam enerjimizi artırmanın yolları
Yanaklarım sanki görülmez iki el tarafından yana çekiliyor,
Kocaman bir gülümse var dudaklarımda,
Mutluyum.
Damarlarımda dolaşan coşkuyu, sevinci hissediyorum.
Dertlerim dert değil, yapılacak işler iş değil,
Her şey kolay, her şey çok basit bugün.
Ulaşılamaz, yapılamaz, başarılamaz hiçbir şey yok bugün.
Biliyorum ki ben bugün hayat enerjisi ile doluyum.


Bazı sabahlar uyanırız ve içimiz kıpır kıpırdır. Coşku doludur. Bir sebep yoktur ama biz mutluyuzdur. Bu günlerde bizi hiçbir şey yıldıramaz, sinirlendiremez, üzemez, dertlendiremez. Böyle günlerde her şeyle baş edebilecek güçteyizdir.

İçimizdeki bu güç, hissettiğimiz sevinç; o anda farkında olduğumuz yaşam/hayat enerjisidir.

Hayat Enerjisi /Ki /Chi /Prana/Psi

“Bugün çok enerji doluyum.”
“Kendimi çok enerjik hissediyorum.”

Bu ifadeleri kullanmışsınızdır, değil mi? Peki bu içinizde hissettiğiniz enerji nedir, nereden gelmektedir, nasıl olmaktadır? Biliyor musunuz?

Türkçe Ki, çince Chi, Sanskritce'de Prana, Parapsikoloji alanında ise Psi enerjisi olarak adlandırılan bu enerji fiziksel bedenin çok ötesinde bir enerjidir. Fizik kanunlarıyla açıklanamayan, tanımlanamayan bu enerjinin beyne bağlı bir enerji değil, bütünsel varlığımıza ait bir enerji olduğu ve yayıldığı iddia edilmektedir. Bu enerjinin fiziksel duyularımızla algılanmamasına rağmen bir duyu-üstü yeteneğimizle varlığının hissedildiği söylenir. Bu fiziksel olmayan enerji zihin tarafından yoğunlaştırılıp, yönlendirilebilir.

Etrafımızdaki insanlardan o günkü duruşlarından bu enerjiye ne kadar sahip olduklarını anlayabiliriz. Kişiler vardır bazı günler ışık saçar, o zaman bu insanlar yaşam sevinci ile doludurlar. Böyle insanlara çekilmemiz, yakın olmak isteyişimiz bundandır.

Hayat enerjisini nasıl açıklayabiliyoruz?

Öncelikle yaşayan her varlıkta bu enerji mevcuttur. Gün içinde bu enerjiyi pek çok şekilde kullanırız, tüketiriz. Ama sistem içinde yaptıklarımızla tekrar bu enerji ile dolarız yani bir anlamda kendimizi sürekli şarj ederiz. İhtiyacımız olan bu enerjinin büyük bir kısmını, bunu matematikleştirecek olursak yüzde 70 kadarını uyuduğumuz sırada alırız. Bu sebeple iyi, kaliteli bir uyku hayat enerjisi ile dolmamız için önemlidir. Gün içinde yaptığımız eylemlere bağlı olarak da yaşam enerjisi ile dolmamız mümkündür. Anda kalarak, coşku ve istekle yaptığımız her şey bizi yaşam enerjisi ile şarj eder. Ki enerjisi soluma refleksi ile bedene girer. Ama bu size bu enerjinin havanın içinde olduğunu düşündürmesin çünkü havanın içinde değildir.

Ki enerjisi bir tür etherik enerjidir. Aynı zamanda bu enerjiyi elektronun yapı taşlarının, uzayın ve atmosferin içinde de bulabiliriz.
Enerji türleri ele alındığında ve incelendiğinde fizikçiler ultraviyole ışığının, enerjisinin ötesine şu anki imkanlarla ulaşamamakta, açıklayamamaktadırlar.

Bu sebeple bunun ötesindeki bir alanda oluşan, titreşen bu enerjiyi yani etherik enerjiyi ancak metafizik ile açıklayabiliyoruz. Bu enerjiyi şu anki bilincimizle fiziksel anlamda üretmemiz mümkün değil.

Fizik ötesi olan bu enerji ile nasıl doluyoruz, bir bakalım.

Bu enerjinin ana kanalı nefestir. Aldığımız doğru nefeslerle her an kendimizi bilinçli bir şekilde Ki enerjisi ile doldurmamız mümkündür. Bedene burun yolu ile alınarak giren Ki, önce bir baston gibi yukarı sonra da iki kanaldan omuriliklerimizden geçerek birinci çakramıza gelir. Bu sebeple birinci çakramızın (kök çakra) hep açık olması, mıknatıs gibi bu enerjiyi çekmesi önemlidir.

Yaşam gücü enerjisinin bedende çakralar adı verilen bir dizi enerji merkezi boyunca hareket ederler. Hepimiz kuyruk sokumundan kafanın tepesine kadar 7 enerji merkezine sahibizdir. Çakralar gözle görülmeyen güçlü elektrik alanlarıdır.

Çakralardan biri ya da daha fazlası tıkanmışsa veya dönüşü yavaşlamışsa yaşam enerjisinin dolamayacağı söylenir. Bunun sonucunda da hastalıklar ve yaşlılık ortaya çıkar. Bu sebeple çakralarımızın açık ve hızlı dönüşü yaşam enerjimizi iyi kullanabilmemizin şartlarından biridir.

Hayat enerjisini nasıl kullanıyoruz?

Bu enerjiye sahip olduğumuz sırada sıkıntı, dert bizim için anlamını yitirir. Her şeyi yapabilecek güçte ve heveste oluruz.

Hayat enerjisini her an kullanırız, sabahtan akşama kadar düşünürken bile bu enerjiden tüketiriz.

Hayat enerjisi az olan insan üşenen, keyifsiz, isteksiz dolayısıyla tembel insan olur. En basit olaylar, eylemler bile bu kişiler için aşılamaz, halledilemez dertler olarak algılanır. Kişiler hayat enerjisini iyi kullanamaz, kendilerini şarj edemez noktasına geldiklerinde depresyona girerler.

Hayat enerjimizi hızlı tüketen bazı dikkat etmemiz gereken durumlar vardır. Bunları sanki yaşam enerjimizi çalan kaçaklar olarak düşünebilirsiniz.

1. Öfke
2. Yakın birinin ölüm haberi
3. Çok konuşmak
4. Cinsel boşalım (özellikle erkekler için geçerli)

Örneğin;
Öfkemizi kontrol altına almayı öğrenmemiz önemlidir. Öfkelenmeye başladığımızı hissettiğimizde derin nefesler alarak kendimizi sakinleştirebilir.

Bir ölüm haberi duyduğumuzda olana direnmemek, olanı olduğu gibi kabul etmek önemlidir.

Öyleyse hayatımızın coşkulu, huzurlu, keyifli akışı için yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.

Sizlere çakralarınızın açık, hücrelerinizin yaşam enerjisi ile dolu olduğu anda kaldığınız bir yaşam dilerim,


Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam Koçu


Kitap önerisi
Tibet ‘in Gençlik Pınarı
Peter Kelder
DHARMA Yayınları


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER