Gambero Rosso da Michelin’in İtalyan versiyonudur. Kırmızı karides anlamına gelen bu sözcük en ünlü İtalyan masal kahramanı Pinokyo’nun hikayesinde, Kedi ve Tilki tarafından Pinokyo’nun akşam yemeğine götürüldüğü Osteria’nın, yani bir tür restoranın adıdır.
Temelde bir restoran rehberi olarak yayın yaşamına başlayan Gambero Rosso’nun kurucuları da bu esprili ismi konuya uygun görüp benimsemişler ve tam Fransız usulü aristokrat ve elitist bir yayın organı olan Michelin’in tam İtalyan tarzı harcıalem ve mütevazı örneğini İtalya’da yayınlamaya karar verirler. Hatta belki bu mütevazılığı da abartarak ilk kitapçığı 16 Aralık 1986 günü sekiz sayfalık bir restoran eki halinde İtalyan Komünist Partisi'nin yayın organı olan Il Manifesto gazetesinin eki olarak yayınlarlar. Gambero Rosso o kadar halktandır ki, komünist mutfağı olarak doğar sizin anlayacağınız.
Bu küçücük komünist gazete eki kısa zamanda belki de tesadüfen eş zamanlı doğduğu Slow Food hareketinin de öncüsü, medya ayağı haline gelir. 1987 yılında Gambero Rosso ilk ciddi yayıncılık hamlesini "İtalya Şarapları Rehberi" yayımlayarak yapar ve bu rehber kitap kısa zamanda bir referans kaynağı haline gelir. Halen Vini d’Italia adıyla yayınlanmakta olan kitap, üreticileri tanıtmanın dışında, onların ürünlerine not verir ve bu notlarda ölçüt olarak kadeh sayısı kullanır. En iyiler üç kadehle gösterilirler.
Bir restoran rehberinden fazlası
1990 yılında ise Gambero Rosso’nun amiral gemisi "Ristoranti d’Italia", yani "İtalya’nın Restoranları" adlı rehber kitap yayımlanmaya başlanır ve o da her ne kadar Fransızlar'ın Michelin’i kadar uluslararası olamasa da, İtalya için çok önemli bir referans kaynağı oluşturur. Restoranlarda kalite ölçütü 'çatal’dır. Burada da en iyiler 3 çatalla ödüllendirilir. Örneğin, bu rehber kitabın 23. baskısı olan 2013 yılı sayısında İtalya çapında 2015 restoran değerlendirilmiş ve bunlardan 21 tanesi üç çatala layık görülmüştür.
Restoranlar rehberinin yıllar içinde yakaladığı başarı, yayıncı kuruluşu iyice cesaretlendirir ve daha sonraki yıllarda en iyi olanını 3 fincanla işaretledikleri İtalya’nın en iyi kafe ve barları –İtalya’da bar aynı zamanda kahve de içilen yerdir (dolayısıyla barlardan çıkmamak bizdekinin tersine, çok da kötü bir şey değildir), en iyisini 3 oval uzun yeşil yaprakla işaretledikleri İtalya’nın en iyi zeytinyağı üreticilerini tanıtan rehber kitaplar gelir. Tabii bu rehber kitapların ortak özelliği hepsinin yalnızca İtalyanca dilinde yayınlanıyor olmasıdır.
Gambero Rosso bunun dışında 1992 yılında halen yayınını sürdürmekte olduğu büyük boyutlarda ve oldukça kalın, aynı zamanda da diğer yayınlar kadar saygın bir dergi çıkarmaya başlar. 1999 yılında ise çok büyük bir atılım gerçekleşir ve yayıncı kuruluş uydu üzerinden yayın yapmak amacıyla bir televizyon kanalı kurar, hemen sonrasında ise İtalyan devlet kanalı RAI ile bir anlaşma imzalar. Söz konusu kanal, 2009 yılında da bizim meşhur Silvio Berlusconi'nin sahibi olduğu Mediaset grubuna ait SKY televizyon ağına katılır ve halen SKY 411’den yayınını sürdürüyor.
2002 yılında Gambero Rosso Yayıncılık, Citta del Gusto, yani "Lezzet Kentleri" projesine start verir. Adres tabii ki başkent Roma’dır ve 10 bin metrekarelik bir alanda, içinde televizyon stüdyosu, mutfak tiyatrosu, mutfak okulları, bir küçük restoran, bir bar ve bir pizzacı bulunan kocaman bir merkez oluşturulur. 2009 yılında ikinci Citta del Gusto, yani lezzet kenti Napoli’de, İtalya’nın gastronomik başkentinde açılır. Bunu Sicilya’nın Catania ve Palermo’sunda açılan iki merkez izler ve son olarak da Kuzey İtalya’nın önemli gastronomi kenti, İstanbul’da da şube açan Eataly’nin doğduğu şehir olan Torino’da bir okul açılır. Bu satırların yazıldığı sırada da, Milano’daki Gambero Rosso Citta del Gusto’nun açılışı için geri sayım başlamış bulunuyor ve böylece toplam 6 citta del gusto’ya ulaşılması hedefleniyor. Tüm citta del gusto’lar günümüzde İtalya’nın prestijli eğitim kurumları arasında olup amatör ve profesyonel kurs programları düzenliyor.
Bu yazımda Gambero Rosso’yu konu etmek istememin nedeni, yaklaşık 30 yıllık bir kurumun oldukça renkli yaşamını aktarmak ve okumuş olduğunuz satırlardan görüleceği gibi sekiz sayfalık bir gazete ekiyle yayın yaşamına başlamış bir kurumun, ne kadar İtalya’ya mal olduğunu göstermekti. Bu satırları yazarak bugüne kadar pek çok kez vurgulayageldiğimiz İtalya markasının boşuna doğmadığını bir kez daha hatırlatmak istedim. Gambero Rosso’nun bence en öneml eksikliği, İtalya’nın pek çok kurumu gibi uluslararası olamaması. Örneğin, İngilizce iletişim kuramaması. Yine de eğer bu okullarda mutfak okumak isteyen varsa pratik ve geçerli bir formül olarak şiddetle önerilir. Yayınları da yine tamamen İtalyanca dilinde ve yalnızca İtalya’da bulunuyor ama gerçekten de ülkenin en iyilerini bulabilmek için önemli bir referans kaynağı oluşturuyor.