Tabii bu olay Fransa’da olmuş ama İtalya büyük olasılıkla daha da beter. Eğer İtalyan sinemasının usta yönetmeni ve gerçekçilik akımının usta yönetmeni Vittorio de Sica’nın 1950’lerin İtalya’sından siyah-beyaz panoramalar sunan ‘Ladri di Biciclette’ yani ‘ Bisiklet Hırsızları’ klasiğini izlediyseniz filmde arka planda kadınların çoğunun başörtülü olduğunu görmüşsünüzdür. Dolayısıyla kadının yeri ve şarap ile kadın arasındaki mesleksel ilişki anlamında durum Fransa’dan pek de farklı gözükmüyormuş. Şarap-kadın ilişkisi yalnızca yine çoğunlukla erkekler tarafından kullanılan ‘şarap gibi kadın’ tanımlamasıyla sınırlı kalmış.
İtalya’da 1960’lara kadar sessiz sedasız, biraz da kör topal gelen şarap sektörü, 1963 yılında bağcılık ve şarap sektörünün devlet eliyle kaliteyi artırmak amaçlı düzenlemeye başlanmasıyla birlikte atağa geçmiş ama malum bağ işi, ağır iş, üzümlerin taşınması, dökülmesi, hep güç gerektiren işler derken erkeklere havale edilmiş veya erkekler tarafından sahiplenilmiş. Kadınlar ise üzümün fidesini diken, onu salkımıyla asmasından ayıran elleri, gerektiğinde onu şarabına kavuşturmak için çiğneyen ayaklarıyla güzel şarapların üretilmesinde etkili ancak hep gölgede bir rol oynamış. Derken 1980’ler gelmiş, İtalya klasik toplum olmaktan modern bir toplum olmaya doğru yol almayı hızlandırmış, şarapların kalitesi yükselmiş, şarap artık yalnızca köylülerin ürettiği bir yemek eşlikçisi değil, büyük ve küçük şehir İtalyan burjuvazisinin oteller ve restoranlarda tükettiği bir içki haline gelmiş. İtalyan kadınının okullaşma oranı da yükseldikçe şarabı içen ve şarap gibi yıllanan kadınların isimleri niçin onun üretimi ve sunumuyla anılmıyor sorusu gündeme gelmiş, kadınların da dahil olmasıyla şaraplar daha da güzelleşmiş.
Yine Fransız şarap hocamın yıllar önce Türkiye’ye ilk geldiğinde ve şaraphaneleri birlikte gezdiğimizde, oralarda şarap üretiminde üst düzeyde çalışan kadınları gördüğünde duyduğu ve ifade ettiği şaşkınlık ve hayranlığı anımsıyor ve bana söylediği ‘Bak, şarap üzümden üretilir ama onu üreten o sürece ruhunu koyar ve bir kadının elinden çıkan şarap inceliği ve zarafetiyle belli olur. Bu yüzden siz zarif şaraplar yapmak yolunda doğru ilerliyorsunuz. Bunu önümüzdeki yıllarda şaraplarınızın kazanacağı başarı ile göreceksiniz’ sözünü unutmuyorum. Haklı çıktınız hocam.
Şarabın Kadınları Derneği 25. yılını kutluyor
Şarabın Kadınları Derneği tam 25 yıl önce, 1988’de kurulmuş. Bu yıl bir çeyrek asrı deviren dernek için ilk büyük yıldönümü oluyor. Bir elin parmakları kadar üyeyle yola çıkan derneğin şu anda tüm İtalya’da 700’ü aşkın üyesi bulunuyor ve dernek ülkenin 20 coğrafi bölgesinde de temsilcilikler kurmuş, etkinlikler düzenliyor. İtalya’da direkt olarak şarap sektöründe çalışan 115 bin kadın var ve bu sayının sektörde toplam çalışanın oransal olarak yüzde 30’una tekabül ettiği gibi bir gerçekle de karşı karşıyayız. Ayrıca hanımlar tarafından yönetilen şarap firmalarının ürettiği şarapların yüzde 77’si gibi yüksek bir oran İtalya’da en yüksek adlandırma standardı olan DOC ve DOCG kategorisindeki şaraplara tekabül ediyor. Yani kalite ortalaması bakımından İtalya’da hanımlar beyleri sollamış bulunuyor.
Şarabın Kadınları Derneği’nin üyeleri yalnızca şarap üreticileri arasından gelmiyor. Enoteca adı verilen ve şarap satılan ve içilen mekânların ve restoranların sahipleri de yine bu derneğin üyeleri arasına katılabiliyor. Elisabetta Tognana adlı Toskana’lı bir üreticinin fikriyle oluşmuş hareketin üyeleri arasında son yıllarda şarap yazıları yazan gazetecilerin de katılmış olması hareketin İtalya’da ve İtalya dışında da duyulmasını sağlıyor. Ayrıca her ne kadar adında Ulusal sözcüğü olsa da yabancılardan da derneğe üyelikler oluyor.
Uzun zamandır çok yazmayı istememe karşın zaman kıtlığından dolayı bu isteğimi ancak gerçekleştirebildim. Çeşitli konularda şarap yazıları yazmak amacındayım. Pudra.com'daki ilk merhabayı da kadınları ilgilendiren bir yazıyla yapmak istedim. Bir başka yazıda buluşmak dileğiyle.
Murat Yankı