Artık insan olmaya ait olan en önemli değerlerimizi kaybediyoruz. Anne babalar ve tabi de hepimiz son zamanlar yaşanan kadına çocuğa hayvana şiddetine ilişkin haberleri okuyarak izleyerek paranoyalar içinde yaşamaya çalışıyoruz
İnsanın yüreği dayanmıyor, küçücük bedenlere yapılan eziyet ve sona eren minicik hayatlar. İçim acıyor, ne yazayım nasıl yazayım en doğru kelimeyi bulayıp diye düşünürken aklıma gelen tedbirlerden bile utanıyorum.
Çocukların bu dünyada yara almadan hayata hazırlanmaları gerek, onları korumak ve en güvenli biçimde onları hayata hazırlamak anne babaların görevi, bu görevi ne kadar doğru bir şekilde yerine getiriyoruz hala tartışılır durumda. Hala anne babalar biz çocuklarımızı ihmal ettiğimiz için bugün çocuklar depresyon da ya da hayata ilgisiz gibi yakınmalarla geliyorlar karşımıza.
Aslında bile bile lades gibi...
Hep söylerim bilenin sorumluluğudur yapmak.
Biliyor ve yapmıyorsanız sorumlusunuz!
İşte bizlerin bilip de yapmadıklarımızdan, belki de yapamadıklarımızdan biri de çocukları etraftaki tehlikelere karşı bilgilendirmek.
Çoğu zaman çocuklar kendi kendilerine öğreniyorlar bu tehlikeleri ve sonrası anne babalar için daha büyük bir dram oluyor.
Herkes için ideal yaşam koşullarını hazırlamak imkansız. Bu yüzden biz alışmışız sorunu kökten çözmek yerine, tedbir almaya.
İşte çocukları olası tehlikelerden, tacizden ve kaçırılma olaylarından korumamız için yapabileceklerimizden, alabileceğimiz tedbirlerden birkaçı:
- Öncelikle çocuklarınızla konuşun, kime güvenmeli kime güvenmemeli, öğretin. Biz küçükken bize öğretilen “yabancıların verdiği şekeri alma” halen geçerli bir yöntem.
- Bizim kültürel değerlerimizden biri olan "tanımasan da büyüklere yardım etmek, yaşlılara merhamet göstermek" konusunda da daha dikkatli olmayı öğretmek gerekiyor çocuklarımıza. Tanısa da tanımasa da onlardan yardım isteyen yetişkinlere gerekirse hayır demeyi, hatta onlara yardımı başka bir yetişkinden istemesi gerektiğini söylemesini öğretin. Unutmayın; çocuğunuzun hayatta ve güvende olması, kibar olmasından daha önemlidir.
Çocuklarınızla aile içinde sadece sizlerin bildiği bir şifre oluşturun
- Son dönemde çocukları korumak için önerilen önemli tedbirlerden biri de aile içinde şifre kullanmak. Aile içinde bu şifreyi sadece anne baba ve çocuk bilmeli ve bu şifre belli aralıklarla değiştirilmeli. Çocuklarınıza “annen çağırıyor, baban çağırıyor” diye başka biri tarafından çağırıldığında ondan şifreyi söylemesini istemeyi öğretin. Ve bu şifreyi asla güvenmediğiniz insanlarla paylaşmayın. Çünkü yine araştırmalar gösteriyor ki çocukları genelde tanıdıkları biri kaçırıyor.
- Çocuklarınıza kaçırıldıklarını anladıklarında anda “imdat” diye bağırmak yerine “bu benim babam değil”, “bu adamı tanımıyorum” diye bağırmalarını öğretin. “İmdat” ya da “yardım edin” diye bağıran birine etraftakiler duyduğunda sadece bakıp geçebilir, ancak “tanımıyorum” diye bağırdığından etraftakiler daha fazla hassasiyet gösterecektir.
- Çocuklarınıza, çocuk kaçıranların, kötü niyetli insanların herkes gibi görünebileceğini, illa sıra dışı ya da korkutucu bir şey aramak gerekmediğini öğretin.
- Çocuklarınızın isimlerini çantalarında görünür yerlere yazmayın. Çocuklar adlarını bilen insanlara daha çabuk güvenir.
- Çocuklarınızın resimlerini sosyal medyada paylaşmayın, çocuklarınızın ne tür paylaşımları sosyal medyada yapabileceğini öğretin ve ona sınır koyun.
- Çocuklarınıza telefon numaranızı ve adresinizi ezberletin. Eğer ezberleme konusunda iyi değil ise sadece anne babayı arayabileceği kol saati ya da bileklik şeklindeki GPS’li telefonlar da bir seçenek olabilir.
- Sır tutma konusuna açıklık getirin. Arkadaşlar arasında sır tutmak ile bir büyüğün ondan sır tutması için “bu bizim sırrımız diyerek” yaptığı yönlendirmenin farklı olduğunu ona öğretin.
Yazarken zorlanmadım desem yalan olur. Bu kadar tedbiri aldıktan soran artık yapılacak son şey varsa ve eğer bu bir dilekse “çocuklarımızın karşısına iyi insanların çıkmasını dilerim”.
Profesyonel Koç Elgiz Henden
Elgiz Henden kimdir?
Gençler için yazılmış “Başarabilirim Çünkü…” adıyla kitabın yazarı olan Elgiz Henden, 1968 yılında doğdu. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun oldu.
1992 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisansını tamamladı. Koçluk mesleğine 2006 yılında profesyonel olarak adım attı. Özellikle bireylerin gelişim alanlarına odaklanarak bireysel koçluk, yönetici koçluğu, anne baba koçluğu, eğitim ve öğrenci koçluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite koçluğu ve mentörlük yaptı.
2009 yılında İz Koçluk Eğitim ve Danışmanlık merkezini kurdu. 2010 yılında JST Coaching ile yaptığı iş birliği sonucu Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) onaylı Türkiye’deki İlk “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Koçluğu” programını gerçekleştirdi.
Yerel kültür ve global koçluk bilgisi ile geliştirdiği gençlerin akademik performanslarını geliştirmeye yönelik “Eğitim ve Öğrenci Koçluğu” programı 2011’de, Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) Continuing Coach Education CCE olarak onaylandı. Her öğrencinin bir koçla çalışmayı hak ettiğine inanan Henden daha fazla gence ulaşmak adına yeni koçların yetiştirilmesi için 2017 yılında “Gençler ve Öğrenciler İçin Profesyonel Koçluk” eğitim programını ICF den 75 saat ACSTH olarak onaylandı.
ICF Akredite Profesyonel ve mentör koç (PCC), eğitmen olan Elgiz Henden 2012-2014 döneminde ICF Türkiye Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. Halen Avrupa Koçluk ve Mentörlük Derneğinde (EMCC) K12 kurulunda aktif olarak çalışan Elgiz Henden’in İz Koçluk bünyesinde sunduğu eğitimler arasında Eğitim ve Öğrenci Koçluğu, Anne Baba Koçluğu, DEHB Koçluğu, Temel Koçluk Becerileri, Duygusal Zeka ve Liderlik, Pozitif Psikoloji Temelli Eğitim, Sosyal ve Duygusal Öğrenme, Kişisel Farkındalık yer alıyor.