blogcuanne.com
05.07.2010
Çocukların yemek yeme sorununa çözümler bu kitapta!
'Çocuğum yemek yemiyor' adlı kitap, çocuklardaki iştahsızlık ve yemek yeme sorununa harika çözümler sunuyor.
Severek takip ettiğimiz bir blog var: blogcuanne.com adresinde... Pudra.com olarak, çocuklarda iştahsızlık ve yemek yeme sorunlarına çözüm sunan kitapları araştırırken blogcu anne'nin bu yazısıyla karşılaştık. Doğan Kitap'tan çıkan ''Çocuğum Yemek Yemiyor'' kitabı hakkında yazdıklarını sizlerle paylaşmak istedik:
Çocuğum Yemek Yemiyor
Yazan: Dr. Carlos Gonzales
Budur.
Tracy Hogg, Ferber, Bebeğimi Beklerken… Bütüüüün kitapları bir kenara bırakın.
Çocuk gelişimi yolunda ilk okunması gereken kitap: Çocuğum Yemek Yemiyor.
Benim için yemek olayını bitirdi. Artık soğuk sulardan serinim. Ve… İşin en önemli kısmı: Deniz de öyle. Deniz artık kendi kendine yemeğini yiyor. Görev tamamlandı. Mission accomplished. Finito. Nokta.
Bu farkındalığa varmamda emeği geçen sevgili Aslı'ya ne kadar teşekkür etsem az. O tavsiye etmeseydi kitaptan haberim bile olmayacaktı.
Kitabın yazarı İspanyol bir çocuk doktoru olan Carlos Gonzales. Kitabın bütün ana fikrini şöyle özetlemiş:
''Çocuğunuzu yemek yemeye zorlamayın. Onu hiçbir koşulda, hiçbir nedenle, hiçbir şekilde, hiçbir zaman zorlamayın.''
Bu kadar…
Bu kitap benim Deniz’in midesinin boyutlarını hatırlamamı sağladı. Ona “bütün yemek gruplarından yesin” diye bir yemek kaşığı makarna, bir yemek kaşığı brokoli, bir parça da et verip, yanına da salata ya da yoğurt dayamak, sonra da hepsini bitirmesini beklemek ne kadar doğru? Ara öğünler de cabası tabii.
“Çocuğunuza önce üç tane makarna verin” diyor Gonzales. Üç KAŞIK değil. Üç TANE. Onu bitirsin, sonra verin.
Kitap bence bir kez okunup da kenara konulacak cinsten değil. Hamileyken ayrı, emzirirken ayrı, katı gıdalara geçişte ayrı, çocuğunuz ayaklanıp büyüyünce ayrı mesajlar alınacak bir kitap. Tam bir başucu kitabı niteliğinde.
“Onu zorlamayın” derken kaşıkla “uçak” yapmayın, şarkılar veya televizyonla oyalamayın, hepsini bitirmesi için vaatlerde bulunmayın, tehdit etmeyin, yalvarıp yakarmayın, çocuğunuz olmasından yararlanmayın, araya büyükannesini sokmayın, kardeşleriyle kıyaslamayın, “iyi” ve “kötü” çocuklardan bahsetmeyin, önündekini yediği takdirde tatlı yeme şartı koşmayın demek istiyoruz.''
Ben dahil birçok annenin yukarıdaki yöntemlerden en az bir tanesine bir dönem başvurduğundan eminim.
Her dönemle ilgili ayrı tavsiyeler var kitapta. Örneğin, anne sütünün yetmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, her annenin sütünün bebeğin ihtiyaçlarına göre nasıl da oluştuğu şöyle anlatılıyor:
''Çocuğunuzun önünde hafif çorbalardan yoğun tatlılara kadar uzanan seçeneklerle dolu bir mönü var. Konuşamadığından (gerçi konuşsa da memeniz onun talimatlarından anlamazdı ya neyse) mönüsünü memeye üç farklı yolla talimat vererek seçer:
(1) Her emzirme sırasında emdiği süt miktarı (yani daha uzun veya daha kısa süreli ya da yoğun yahut etkisiz emmesi)
(2) İki emzirme arasındaki süre
(3) Tek memeden ya da her ikisinden birden emmek''
Sütün yetmemesi sebebiyle biberonla mama vermesi teklif edilen anneleri ise şöyle savunuyor yazar:
''Çocuğunu biberonla besleyen bir anneye asla “Bu süt artık beslemiyor, artık ona ya anne sütü ya da anne sütüyle hazırlanmış mama vermelisin” demezler. Bir anne çocuğunu biberonla beslemeye karar verdiğinde bunun yıllarca süreceği varsayılır. Emziren annenin de aynı saygıyı görmeye hakkı vardır.''
Annelerin “çocuğum yemek yemiyor” kaygılarına şöyle değiniyor:
''Yemeyen bir çocuk “yemeyen bir çocuk”tan şu şekilde ayrılır: Birincisi kilo kaybederken ikincisi kaybetmez.''
Çocuğunuzu hiçbir zaman yemeye zorlamayın. Sağlıklıysa zaten ihtiyaç duyduğu kadarını yemiştir.
“Acaba çocuğum dikkat çekmek için mi yemek yemiyor” diye düşünen annelerin bu yaklaşımına da şöyle yanıt vermiş:
''Yemek yemeyi reddeden çocukların çoğu bunu yalnızca daha fazla yemeye ihtiyaç duymadıkları için yapar. Dikkat çekmek istedikleri tek nokta “Hey, benim yemeğim bitti!”dir''.
Kendi kendine yemek yemeyen çocuklardan da şöyle bahsediyor:
''Bir çocuğu tek başına yemek yememeye alıştırmak kötü bir şey değildir; bunu istediğiniz ve uygun olduğunuz her an yıllarca yapabilirsiniz. Kötü olan, tek başına yemek istediğinde buna izin vermemek ve artık alıştığı zaman da kızmaktır.''
Kızaran anneler var mı aramızda?
Peki neden (aynen Deniz gibi) okulda yiyor da evde yemiyor? Çünkü:
''[Bir çocuğu] ne kadar zorlasanız o kadar az yer. Okuldaysa isteseler bile onu kolay kolay zorlayamazlar, çünkü on veya daha fazla çocukla tek bir “hanımefendi” ilgilenir. Bir kase yemeği iki saate yiyecek veya kaşıkla uçak yapacak kadar vakit yoktur; elini çabuk tutmayan aç kalır. Ve tabii ki çocuk da elini çabuk tutar.''
Bu ve bunun gibi bence çok önemli tespitleri var kitabın. Yolun başındaki, ya da benim gibi yolun başını çoktan geçmiş ama sistem oturtmakta gecikmiş annelere şiddetle tavsiye ediyorum. Sadece anneler değil, babalar, ya da çocukla iletişimde olacak bakıcılar, anneanneler de okusa, özümsese ne iyi olur. Çocukları zorlamadan yediririz böylece. Uçak yapmadan, şarkı söylemeden, ısrar etmeden, kızmadan…
Elif Doğan
blogcuanne.com