Ebeveynler çocukları ile ilişki kurmaya başlarken bazı ana noktaları sağlamış olmalıdırlar. Bu ana noktalar sonucunda, aile içi iletişimin sağlıklı olması ve çıkacak problemlerin önlenmesi beklenir.
Öncelikle çocuğunuz için her zaman güvenli bir liman olduğunuzu onlara hissettirmelisiniz. Siz onun için, yaşayacağı fırtınalara rağmen dönüp dolaşıp gelebileceği fiziksel ve duygusal bir kuvvet olmalısınız. Böylelikle size güvenli bir şekilde bağlı kalırken, aynı zamanda da çevreyi keşfetmek için duyduğu heyecanı doyurabilir.
Çocuğunuz için güvenli bağlanmayı nasıl sağlayabilirsiniz?
- Çocuğunuz ile elinizden geldiğince fazla vakit geçirin. Çocuğunuz, ilk yıllarında size olabilecek en fazla şekilde ihtiyaç duyar.
- Çocuğunuz bir gerginlik yaşadığında bu konu hakkında ne düşündüğünüz ona karşı davranışınızı da etkiler. Örneğin çocuğun mızmızlığı kendisini rahatsız etmek için yaptığını düşünen anne, sabırsız davranır ve yaşanan gerginliğe yardımcı olmayı başaramaz.
- Hayat şartlarınızı değiştirmek veya eğer mümkünse başkalarından destek almanız size yardımcı olabilir. Eğer kişisel hayatınız çocuğunuza yeterli bağlanmayı sunmanızı engelliyorsa, bazı şeyleri gözden geçirmelisiniz.
- Aile içindeki değişken ve reddedici ebeveyn tutumları güvenli bağlanmayı tetikleyerek çatışmaya katkıda bulunur.
Çatışmayı önlemek için ebeveynler açısından önemli bir diğer tutum ise iyi bir kapsayıcı olmaktır. Çocuğunuz bazen birinin kontrolü ele almasına ihtiyaç duyar. Bu kişi kızgınlığın, onaylanmamanın ve başkaldırıların üstesinden gelebilecek kadar güçlü olmalıdır. Ebeveynler çocuklarının sağlıklı gelişimi için net kurallar ve sorumluluklar belirlemelidirler.
Çatışmaları önleme konusunda diğer bir önemli ebeveyn tutumu da onu gerçek dünyaya hazırlamaktır. Burada amaç salt çocuğunuzu mutlu etmek değil, onu hayattaki hayal kırıklıklarına, yenilgilere, adil olmayan durumlara hazırlamak ve birey olmasını sağlamaktır.
Çocuklar gerçek hayatta onları üzebilecek durumların da olabileceğini ve bu durumlarda duygularını ifade edebilmeyi öğrenmelidir. Öte yandan ailenin her durumda istediğini yaparak mutlu ettiği çocuklar genellikle özdisiplin konusunda başarısız olurlar, çünkü kendi hatalarının sonuçlarını görmekten yoksun bırakılmışlardır.
Çocuğunuz sizden koşulsuz sevgi almalı ancak hayatın adil olmadığını da görmeli ve bununla başa çıkmayı öğrenmelidir. Buna hazırlanmak için isteklerini erteleyebilmeyi, yaptığı hareketlerin sorumluluğunu almayı, öz-değerlendirme yapmayı, hayatındaki işleri dengeleyebilmeyi (hedefler, çakışan istekler, sorumluluklar) öğrenmelidir.
Sorunlar ortaya çıktığında çocuğa nasıl sınır konmalıdır?
Şehrin caddelerinden birinde ilerlerken bir trafik ışığına yaklaştığınızda ışık sarıya dönerse, kavşaktan geçebilecek zamanınız varsa bile; sarı ışıkta durur musunuz? Yetişkinlerin çoğu durmaz, çocukların çoğu da anne-babaları bu işaretleri gösterdiklerinde yanlış davranışlarını durdurmazlar. Bunun nedeni çocuğunuza karışık mesaj vermenizdir. Sözel mesaj ile davranışsal mesaj birbirine uymadığı veya birbirini desteklemediği zamanlarda problemlere yol açar. Tekrarlı uyarılar aslında tahmin edilen yardımı sağlamıyor olabilir. Davranışla desteklenmeyen sözel mesajların tekrarı, çocuğa davranış gelene kadar istediğini yapabilme -itaat etmeme- olanağı sağlar. Yetişkinler bazen kendi kavramlarının çocuklarla aynı olduğunu düşünürler. Bu da etkili mesaj vermeyi engeller.
Aile içinde etkili disiplin sıcak ve yakın ebeveyn-çocuk ilişkisiyle başlar. Bunun üzerine tesis edilmiş disiplinin sağlıklı ve etkin olacağı unutulmamalıdır. Ebeveynlere düşen görev, sınır koyarak neyin başarılmaya çalışıldığını netleştirme, bu sınırların çocuğun yaşına uygun olup olmadığına dikkat etmek ve sonrasında çocuğa sınır koyarken ona özgürlük alanı bırakmaktır.